İnsanın Çamurdan Yaratılışının Hikâyesi

İnsanlar burada, seviyelerin en düşük olanında var olurlar ve bu seviyenin üzerinde katman katman cennetler bulunmaktadır. Bir Rulay, bu seviyededir. İsa Rulay seviyesine aitti, tıpkı Lao Zi gibi. Onların o seviyede görebildikleri şeyler, sadece orada ve oranın altında bulunanlar ile sınırlıydı. Bırakın çok üzerlerinde olanları, birazcık üzerlerinde gerçekleşen şeylerin bile çok azını görebiliyorlardı. Bu durum, onların ne kadar bilgelik taşıdığını belirleyen seviyelerinden kaynaklanıyordu.

İsa'nın bildiği "insanın çamurdan yaratılmış olması" düşüncesine gelince, bu onun kullandığı ve kendisinin Lord olarak kabul ettiği bir varlıktan kaynaklanan bir ifade idi -"Tanrı insanı çamurdan yarattı." Peki, o sıradan insanların bildiği çamurdan mı bahsediyordu? Hayır. O, sıradan insanların bildiği çamur değildi. Dahası, daha yüksek boyutlarda, [çamur da dâhil olmak üzere bütün maddeler] daha mikro kozmik bir seviyeye ait olan yüksek enerji maddesidir. Peki, onun açıklamış olduğu "insan" ne zaman yaratıldı? Dünya üzerindeki uygarlık doğmadan önce mi, yoksa başka bir zamanda mı? Aslında uzun geçmişe ait efsanelerde bu konu ile ilgili bir hikâye bulunmaktadır ve o, insanlara bunu anlattı -yani Tanrının insanı çamurdan yarattığını.

Fakat aslında o, insanlar tarafında bulunan çamur değildir. Diğer tarafta bulunan çamur, bir güce sahiptir ve diğer tarafı meydana getiren şeyler buraya getirilirse, gong'u andırır. Onun ima ettiği şey, [insanın] diğer tarafta yaratılmış olduğu idi. Göksel varlıklar bizim burada sahip olduğumuzdan daha ince ve daha narin bir cilde sahiplerdir. Bunun sebebi ise, bizim burada sahip olduğumuz madde katmanından oluşan hücreler gibi hücrelere onların sahip olmamalarıdır; onların hücreleri daha ince ve daha küçük maddelerden oluşur. Onlar sıradan insanların bu boyutuna itildiklerinde, tıpkı insan ile aynı hale gelirlerdi. Sadece ve sadece çok narin bir görüntü ile olağanüstü güzellikte görünürlerdi. Bu durum şu anlama geliyor: insanoğluna, daha geniş vücut katmanına ait hücresel maddelerin eklenmesi gerekiyordu. Ve işte bu sebepten dolayı insanlar onlar gibi görünürler.

Cennetteki insanların da vücutları vardır ve onlar buraya uçarak geldiklerinde tıpkı bizim gibi görünürler. Çin'in yüksek dağlarının altında, göksel varlıkların cesetleri gömülüdür. Öldükleri zaman, vücutları dağların altına gömüldü. Bu kişiler, kutsal yazıtlarda anlatılanların aksine, tıpkı insanlar gibi görünürler. İsa dünyadayken, insanlara aslında yazılı hiçbir şey bırakmadı. Ondan ziyade, onları yazanlar, İsa'nın takipçileri idi ve bunu kendi zamanlarına uygun olarak yaptılar. Benzer şekilde, Buda Sakyamuni de arkasında herhangi bir kutsal yazıt bırakmadı ve onları yazanlar da aynı şekilde kendi takipçileri idi. Dolayısıyla, takipçileri söylenenleri duymuş, fakat söylenenlerin orijinal anlamlarını kavramakta başarısız olmuşlardır; onların hangi insanları kastettiklerini ve açıklanan şeylerin hangi tarihi içerik içerisinde yer aldığını anlamamışlardır. İşte böyle bir durumdu.

[İsa], insanın çamurdan yaratıldığını söyledi ve bu durum insanların kafasının karışmasına sebep oldu: "Bizim vücutlarımız çamur değil" diye düşündüler. Aslında düşünce, çok yüksek seviyelerdeki çamurun, bizim etten oluşan vücudumuzdaki maddelerden daha üstün olduğudur. Seviye ne kadar yüksek ise, bir o kadar üstündür.

Düşük seviyeli insanoğlunun var oluşundan oldukça uzun bir zaman önce, yukarıdaki varlıklar, insanoğlunu diğer boyutlarda yarattılar. Ben bir boyuta bir şeyin biçimlenmesini söylediğim an, o şey derhal biçimlenir. Ve herhangi bir nesne, sadece tek bir düşünce ile yaratılabilir -parmağınızı havada oynatırsınız ve biçim alır- başka bir boyutta bile olsa. Diğer bir deyişle, geçmişte dünyanın yaratılması, cennetsel bir seviyenin yaratılması veya Budist yazıtlarda evrenin yaratılışı ile ilgili anlatılan şeyler -bunların tamamı, Budaların sahip olduğu gücün tezahürleridir. Bu, bize şunu anlatıyor: pozitif karma, iyi karma ve kötü karma, onlar tarafından sadece "karma" olarak genelleştirilmiştir. Dolayısıyla, onlar da Budalar tarafından yaratılmışlardır.

Çok büyük güce sahip olan bir Buda, gerçekten de cennetsel bir seviyeyi derhal yaratabilir ve Buda'nın seviyesi ne kadar yüksek ise, yarattığı cennet bir o kadar güzel olur. Ve dahası, ellerini kullanmaya bile ihtiyacı yoktur; sadece ağzını açması ve bunu söylemesi yeterlidir. Ve daha da yüksek seviyeli bir Buda için, sadece tek bir düşünce yeterlidir -sadece bir düşünce ile o gerçekleşir. Seviyeleri Rulaylardan yüksek olan Budalar, sıradan insanların olaylarını işte bu yüzden yönetemezler; sadece tek bir düşüncenin oluşumu ile Dünyadaki her şey anında değişecektir. Fakat bir Rulay Buda bile, olayları burada direkt olarak ele alamaz. Ondan ziyade, sadece rehberlik eder ve her şeyi Pusalar gerçekleştirir.