İsviçre Konferansında Fa'yı Öğretme

(Li Hongzhi, 4-5 Eylül 1998 ~ Cenevre)


Hepinize iyi günler!

Burada oturanlar arasında Singapur Fa konferansından koşup gelenler, diğer ülkeler ve bölgelerden koşup gelenler ve yeni uygulayıcılar da var. Bizim bir Fa konferansı düzenlememizin ana amacı, herkesin birbirinin tecrübelerinin iyi kısımlarını öğrenip eksiklerini keşfederek xiulian uygulamanızda birlikte gelişebilmenizi sağlamaktır. Aynı zamanda bu olayın kendisi, Fa'nın yayılması için bir fırsattır. Bizim bugün burada yapmak istediğimiz her şey, kendimizi geliştirmemizi ve kendimizi yükseltmemizi sağlaması içindir -formalitesel bir anlamı yoktur. Bu yüzden gelecekte herhangi bir zamanda bir konferans düzenlediğimizde, uygulayıcılarımızın gelişim göstermelerine gerçek anlamda yardımcı olmak için, bu prensibe sadık kalmalıyız. Bu gibi konferanslar düzenleyebilmeden önce bunu sağlamalıyız. Herkes sıkı bir biçimde insani düşünme biçimine sahipken, çok fazla sayıda tecrübe paylaşım konferansı düzenlenmesi, sıklıkla sen bu şekilde düzenlersen ben de başka yoldan yaparım vs. gibi bir tür rekabete sebep oluyor ve herkes sıradan insan zihnini sıkça sürdürüyor. Bu olmamalıdır. Hepimiz Fa'nın izinden yürümeliyiz ve bu gibi konferansları tamamen uygulayıcıların uygulaması için düzenlemeliyiz.

Salonda bulunanlarınızın oldukça az sayıda kısmı eski uygulayıcımız. Hepinizi görmekten dolayı gerçekten çok mutluyum. Xiulian yolunda, kendinizi gerçekten büyük bir hızla geliştiriyorsunuz. Henüz kendinizdeki değişimlerin farkına varamıyor, bunu göremiyorsunuz fakat meydana gelen değişim çok büyük. Bunu fazla uzak olmayan bir gelecekte tasdik edebilecek ve görebileceksiniz. Bu yüzden çok memnunum.

Kendinizi geliştirdiğiniz ve xiulian uyguladığınız bu dönem zarfında, Fa konferanslarında öğrettiğim Fa'yı dinleyerek ve Zhuan Falun'u sürekli biçimde derinlemesine okuyarak, gerçeğin farklı tezahürlerini görebiliyor ve farklı ve de daha derin bir anlayış elde etmiş bulunuyorsunuz. Bununla birlikte, uygulama süreciniz hakkında ve başka bir kozmik yapı kavramı hakkında daha ileri bir düzeyde konuşmak istiyorum. Öncelikle bir başka kozmik yapı hakkında konuşacağım. İlk olarak burada açıklamam gereken bir şey var: Kozmos aslında Fa tarafından oluşturulmuştur. Bu yüzden, kozmos hakkında konuşma amacım kesinlikle çağdaş bilimi birtakım daha yüksek seviyelere doğru itmek değildir ve sizlere bir tür bilgi vermek için de değildir. Sizin xiulian uygulamanızı sağlamak içindir. Çünkü bu, Fa ile el ele gitmektedir. Amaç, xiulian uygulamanız ile sizleri farklı seviyelere ulaştırmaktır. Yani yaratılmış olduğunuz farklı alanlardaki yerlere, kozmosun farklı seviyelerine ve âlemlerine geri döndürüleceksiniz. Bu Fa, kozmosun büyüklüğü kadar sınırsızdır ve hala sizin zihniniz tarafından bilinemeyecek olan bir kavramdır. Bugün bir başka açıdan konuşacak ve düşüncelerinizin alıp alamayacağına bakacağım.

İlk önce kozmos hakkında konuşacağım. Kozmos hakkında konuşmak, onu başka bir açıdan ortaya koymak, aslında maddeyi veya maddeyi algılayışı ele almaktır. Modern bilim ne kadar gelişmiş olursa olsun onun maddeyi algılayışı hala çok çok aşırı derecede yüzeyseldir. Kozmosun tamamı ile karşılaştırıldığında bahsedilmeye bile değmez; onlar mukayese dahi edilemezler. Biliyorsunuz, daha önceden, kozmosun temel parçacıklardan oluştuğunu söylemiştim. Peki, o halde onu oluşturan temel parçacıklar nelerdir? Bu belirli, özel bir biçimde açıklanmak zorundadır. Kozmik vücutların farklı katmanları kavramından, [evrenlerin farklı katmanları değil], kozmik vücutlar ne büyüklüktedir? Sadece tek bir kozmik vücudun genişliği çok çok büyüktür. Fakat bir düzenin olduğu, bu şekilde de kozmik bir vücudun evrenlerin birtakım ortalama sayıda katmanlarından oluştuğu gibi de değildir. Bazıları evrenlerin on bin katmanından fazla sayıda katmandan oluşur. Ve evrenlerin 100 milyon katmanından daha fazla katmandan oluşanlar da vardır. Bu kavram aşırı büyüktür. Bu yüzden her bir kozmik vücut, hayal edilemeyecek olan kozmik bir genişliktir.

İnsanlar evrenin kavramı hakkında konuşurken, temel olarak, insanların farkına varabilmiş olduğu belirli sayıdaki galaksinin genişliği içerisinde konuşmaktadır. Bilimin gözlemleyebildiği alan, sadece küçük bir evrendir ki, insanlar bundan bahsetmektedir. Mesela Dünyayı başlangıç noktası olarak ele alalım. Bu küçük evrenden başlayarak bizim bu küçük evrenimiz büyüklüğünde üç bin evren, evrenin ikinci katmanını oluşturur. Ardından ikinci katman büyüklüğünde üç bin evren, evrenin üçüncü katmanını oluşturur. Bir düşünün: Büyüme oranı oldukça büyüktür. Bununla birlikte, bu sadece tek bir başlangıç noktasından olan genişleme hakkında konuşmaktır. Fakat bu evrende dünya büyüklüğünde sadece tek bir tane parça yoktur. Dünyanın büyüklüğüne yakın büyüklükteki parçacıklar, evrenin başından sonuna kadar yayılıp dağılmıştır ve onlar sayılamayacak kadar fazladır. Şu an sadece evrenlerin tek bir parçacıktan başlayarak genişlemesinden bahsettim. Fakat aslında, o büyüklükteki parçacıklar, kozmosun başından sonuna dek her yere yayılmıştır. Onlar herhangi bir şeyin ve de her şeyin içerisindedir. Onların tamamı büyükten küçüğe ve küçükten büyüğe doğru genişleyerek bu tür bir genişleme sistemine sahiptir. İnsan ırkı için, küçük evrenlerin sadece bu tek bir katmanı bile muazzamdır. İçindeki gezegenlere özgü parçacıkların sayısı, sayılamayacak kadar çoktur. Neden? Çünkü her ne kadar, çok yüksek seviyelerde bulunan Budalar, Tanrılar ve Taolar, her şeyi kuşatan bir kavrayışa sahip olsalar da, hiç biri toz zerreciklerini saymayı düşünmemiştir. Engin ve geniş kozmik vücut içerisindeki bir gezegen, gerçekten de kozmosun içinde sürüklenen bir toz zerreciğidir.

Dolayısıyla, bu büyüklükteki üç bin evren durmaksızın çoğalır ve alanı büyütür; onlar durmaksızın sayıca katlanır ve sistemi genişletirler. Aşağı yukarı, bininci katmanda, bu kozmik vücut sisteminin sınırına ulaşılır. Fakat o alan da, var olan tek şey değildir: Engin kozmos içerisinde o hala bir parçacıktır ve o seviyenin parçacıkları da sınırsız kozmosa yayılmıştır. Bu sahanın ötesinde, tamamen bir boşluk durumu var olmaktadır. Ve tam olarak ne kadar boştur? Eğer bu sistemdeki herhangi bir madde onun içine girseydi, bu yok olup parçalanma ile eş değer olurdu. Çünkü bu sistemin menzili içerisinde bulunan herhangi bir madde yaşama sahiptir, karakteristik özelliklere ve düşünceye sahiptir. O türde bir mikroskobik boşluğa girmek, sanki parçacığın artık daha fazla sahip olduğu düşünceyi ve yaşamı sürdüremeyeceği gibi olurdu. Bir anda parçalanıp dağılırdı. Yani bir başka deyişle, onun içine düşmüş olan her şey parçalanıp dağılırdı. Kavramı bu şekilde açıklamak bizim açımızdan anlamayı kolaylaştırıyor. Fakat bununla birlikte, o boşluk alanının ötesinde, aslında daha büyük geniş alanların kozmik vücutları var olmaktadır. Fakat bununla birlikte bu alandaki canlılar oraya doğru tek bir adım bile atamazlar, çünkü daha mikroskobik seviyelerde ve hatta daha da mikroskobik seviyelerde, daha mikroskobik bir doğanın faktörleri daha fazla var olmaktadır. Bununla birlikte, daha büyük olan alanların üzerinde, maddenin ve yaşamın kavramı, o kozmik vücuttakinden faklıdır; maddenin sahip olduğu kavram artık var olmamaktadır. Kozmik vücutların kapladığı saha içerisinde, evrenlerin katmanlarının sayısı aynı değildir fakat her bir kozmik vücut ve tüm kozmik vücutlar, en mikroskobik ve en temel maddelerden oluşturulmuş ve tüm temel maddeler, kozmosun doğası olan Zhen-Shan-Ren'den oluşturulmuştur.

Burada hakkında konuşmakta olduğum kavram gerçekten karmaşıktır. Dikkat göstermeniz gerekiyor çünkü insan dili hakikaten sınırlıdır. Örneğin, belirli bir kozmik vücudun özelliklerini taşıyan en büyük parçası bile, kendi sistemi içerisinde bulunan ölçülemeyecek kadar küçük parçacıklardan, o büyüklükteki parçacıkların bir katmanına dönüştürülmüştür. Buna yatay parçacık oluşum sistemi denir. Yani bir maddenin parçacıkları, sadece dikey mikroskobik sistemden bir araya gelip birleştirilmez, aynı zamanda kendileri de maddelerden oluşur -mikroskobikten daha geniş ve daha geniş olana doğru- kendilerine ait bir sistem içerisinde. Yani bir başka deyişle, o sistemin her bir seviyesindeki farklı büyüklüklerdeki parçacıkların kendileri mikroskobik parçacıklardan oluşan sistemlerdir. Ve o sistemin her bir seviyesindeki farklı büyülüklerdeki paçacıklar her şeyi doldurur, kaplar. O yüzden aynı zamanda farklı büyüklüklerdeki parçacıkları yatay oluşumsal düzen biçimlendirir. Sahip olduğu en temel parçacıklar ile en büyük parçacıklarının seviyesi, birbirinden oldukça uzaktır.

Peki, o halde, en temel, en orijin madde nedir? Sudur. Fakat benim söylediğim su, sıradan insan toplumunun suyu değildir. Ayrıca, farklı seviyelerde bulunan nehirlerin, akarsuların, göllerin ve okyanusların suyu da değildir. Bu su, belirli bir seviyedeki tüm maddeleri ve yaşamı oluşturmuş olan sudur. Onu "orijinal madde" olarak isimlendirebilirsiniz, [aslında] ona sadece orijinal madde diyebilirsiniz. Ve bu tür bir su, bizim sıradan insanların yaşadığı bu boyutta anladığımız su kavramından farklıdır. Tam olarak söylemek gerekirse, ona "durgun su" denmelidir, çünkü hiç hareket etmez. O tamamen durgun ve hareketsizdir. Eğer içine bir şey atarsanız dalgalanmaz veya sıçramaz.

Şimdi su hakkında konuşuyorken, ilk önce insan dünyasındaki su hakkında konuşalım. Günümüz modern biliminden bir örnek alabiliriz. Bildiğiniz gibi, insan toplumumuzda, çağdaş bilim adamları, organik ve inorganik maddelerin var olduğunu söyler. Aslında bunlar sadece, bu boyut ile sınırlanmış olan kavrayışlardır. Madde sadece bu yüzey boyuttaki maddelerden oluşmaz. Genellikle bilim adamları bu boyutta canlı varlık olarak düşünülen -ağaçları, çiçekleri, çimleri, bitkileri, hayvanları ve insanoğlunu organik maddeler olarak sınıflandırır. Aslında onlar bu boyuta ait olan su tarafından yaratılmışlardır. Bildiğiniz gibi su insan vücudunun %90'ından fazlasını kapsamaktadır. Yani, biz insanlar bu boyuta ait olan sudan meydana gelmekteyiz. Daha önce suyun her şeyi yaratabileceğini söylemiştim. Sadece günümüz çağdaş bilimi bunun farkına varamıyor. Bununla birlikte, [bildiğiniz gibi] bu boyutun suyu sebzeleri yetiştirebilir. Bir sebze durmaksızın arka arkaya sıkıldığında, eninde sonunda geriye klorofilden başka bir şey kalmaz. Ve klorofil özel olarak işleme tâbi tutulursa geriye sudan başka bir şey kalmaz. Yani bir başka deyişle, insanların organik maddeler olarak kabul ettiği bu boyuta ait olan her şey, aslında bu boyuta ait olan sudan oluşmaktadır. Bu şu anlama gelir: her şeyi su biçimlendirir ve yaratır.

Bu yüzden sizlere şunu söyleyeyim: Sözüm ona inorganik maddeler de, aslında, daha yüksek seviyeye ait bir su tarafından yaratılmıştır. Fakat modern bilim bunu anlayamaz ve bu yüzden de o maddelerin canlı olmadığını düşünür. Fakat onlar aslında canlıdır. Onların varoluş biçimi, modern bilimin anlayabileceğinden oldukça farklıdır. Eğer modern bilim şu anki kavramında gelişmeye devam ederse, insanlar onların biçimini asla anlayamayacaklar. Antik dönemlere ait xiulian döngülerinde bir deyiş vardı: "Ölümsüzler çok güçlüdür, kazanın içine bir taş atarak suyunu çıkarabilirler." Bu kulağa şaka gibi gelir fakat aslında şaka değildir. Bu evrenin ait olduğu geniş alanın tamamı, başından sonuna kadar, her nesnenin en temel orijini sudur. Peki, daha mikroskobik su nasıldır? Ve daha da mikroskobik olan su nasıldır? Bu kavranılamazdır, hayal edilemezdir. Bunu söylüyorum ve bu sizde sadece bir fikir olarak kalabilir.

Yani şu an söylemiş olduğum şey, farklı seviyelere ait olan parçacıkların hepsinin, bir "temel", "en orijin" olan bir elemente sahip olduğudur. Fakat o parçacıklar, bir bütün olarak, hem dikey hem de yatay düzenlemelere sahiptir. Aynen bizim üzerinde bulunduğumuz dünyanın başlangıç noktası olması gibi: Belirli sayıda galaksiler bir evreni oluşturur ve ardından belirli sayıda evrenler daha geniş bir evrenin alanını oluşturur. Biz başlangıç noktası olarak Dünya'yı alıyoruz çünkü biz insanoğlu buradayız ve ben Fa'yı burada öğretiyorum. Bu yüzden Dünya'yı başlangıç noktası olarak ele alıyorum. Fakat dünya evrendeki tüm maddelerin başlangıç noktası değildir. Bizler etrafımızda gördüğümüz tüm maddelerin en fiziki maddeler olduğunu düşünüyoruz. Geçmişte Fa'yı öğretirken, kimsenin kafasını karıştırmamak için, onların en düşük seviyeli maddeler olduğunu söylemiştim. Fakat gerçekte ise, sadece onlar bir tür fiziki madde olarak ele alınıp, kabul edilemezler. Onlara "basit, temel maddeler" diyebilirsiniz. Onlardan bahsetmek için başka terimler de kullanabiliriz. Bununla birlikte hala "süper-madde", "süper süper madde" ve hatta "daha da süper maddeler" …var olmaktadır.

Dünya bu Üç Diyarın boyutları içerisinde merkezi konumunda bulunmaktadır. O dikey, yatay ve tanecikli anlamda, merkezi konumdadır. O halde, kütleleri dünyamızdan çok daha büyük olan maddeler de vardır. Atomlar veya atom çekirdekleri büyük kütleler biçimlendirseler de, önceden anlatmış olduğum şey bu türden bir kütle değildir; bu o kavram değildir. Onlar insanoğlunun görebildiği maddelerdir. Benim hakkında konuştuğum şey ise "süper-madde"dir, hiçbir şekilde insan boyutuna ait bir madde olmayan bir şeydir. O, bu boyuta ait olan maddeleri, parçacıklar anlamında ve yüzey-bileşimsel durumu anlamında bastırır. Bu yüzden, en büyük [en geniş] süper maddenin [alt] noktası, Üç Diyarın sınır çizgisidir. Ve aynı biçimde, en küçük süper maddenin en [alt] noktası da Üç Diyarın sınırındadır. İnsan boyutu veya insanoğlunun bildiği maddenin [alt] noktası, büyük ve küçük maddelerin arasındadır. Eğer bu insan boyutunda bulunan her şeyi "madde" olarak isimlendirseydiniz, o durumda insan dünyasındaki maddelerden daha küçük olan Üç Diyar içindeki şeyler, sadece "madde olmayan-madde" şeklinde isimlendirilebilirlerdi ve hatta çok daha küçük maddeler "olmayan madde" şeklinde isimlendirilirdi ve bu durum, Üç Diyar içerisindeki en küçük parçacıklara ulaşana dek bu şekilde devam ederdi. Daha önce bu evrendeki büyük ve küçük kavramının sıradan insanların anladığı gibi olmadığını anlatırken, söylemek istediğim şey buydu.

Ve kozmos bir bütün olarak aynıdır. Tüm parçacıklar canlıdır -onlar yaşama sahiptir. Bu yüzden herkes bir düşünsün: Sahası ne kadar büyük olursa olsun, evren de canlıdır. Fakat bir kozmik vücudun sınırları içerisinde, sayısız, sayılamayacak kadar çok olan farklı büyüklüklerdeki parçacıkların her biri, bireysel bir canlı olarak varlığını sürdürmektedir. Bu kozmosta cennetlerin kaç katmanı bulunmaktadır? O evrenlerin kaç katmanına sahiptir? Kozmik vücutların katmanları kaç tanedir? Kozmosun içinde bulunan hiç bir varlık onun ne kadar büyük ve karmaşık olduğunu hesaplayamaz. Hakkında konuştuğum kozmik vücut kavramı, evrenlerin on milyonlarca katmanlarını içermektedir. Fakat o da bu sonsuz kozmosun sınırsız vücudu içerisinde sadece bir toz zerreciğidir. O da küçük bir parçacıktır. Eğer çok ama çok daha uzak yerlere gidebilseydiniz ve dönüp arkanıza bakabilseydiniz, onun, bir kum tanesinin insanlara göründüğü gibi küçük olduğunu görürdünüz. Daha da uzak bir yerden bakıldığında, bir toz zerreciğinden bile daha küçük görünür. Şu anda, tekrar ve tekrar açıklıyorum açık ve net bir biçimde söylemek gerekirse, tüm kozmos parçacıklardan oluşmuş gibi görünür -parçacıklardan oluşmuş parçacıklar ve parçacıklardan oluşmuş parçacıklar gibi. Bunu anlatmak için bir dil yoktur ve bu insanoğluna anlatılamaz.

İnsanların düşünme biçimi daima sınırlıdır. Parçacıkların parçacıklardan oluştuğunu söylediğimde, aslında uygun ve yerinde olmayan basit bir mantık geliştirmiştiniz. Kozmosun yapısının karmaşıklığı insanların kullandığı dili kullanarak net bir biçimde açıklanamaz. Dahası, düşünceler, zaman, boyutlar, yaşam formları… Bizim boyutumuza gelinmesi üzerine her şey değişir. Özellikle, zaman alanları farklılaştığında, parçacıklar arasında büyük farklılıklar oluşur. Örneğin; bizler gezegenler arasında oldukça büyük mesafeler olduğunu biliyoruz. Fakat bizim vücutlarımızın, tahtanın, havanın, suyun vs… hepsinin moleküllerden oluştuğunu, o moleküllerin aynı zamanda parçacıkların bir seviyesi olduğunu ve parçacıkların bu seviyesinin gezegenlerin tam bitişiğinde olduğunu biliyor muydunuz? Yani, moleküller gezegenlerden sonraki en büyük parçacıklardır. Moleküllerden sonraki en büyük parçacıklar ise atomlardır. Moleküller ile atomlar arasındaki mesafeye insan düşünce biçimi ile baktığımızda, onların birbirine çok yakın olduğunu düşünürüz ve hatta neredeyse aralarında mesafe diye bir şey yoktur. Fakat eğer o boyuta girebilseydiniz, o boyutun da kendine ait bir zamanı ve bir durumu olduğunu görürdünüz ve o aynı zamanda aşırı derecede büyük ve geniş bir boyuttur. Her bir seviye bunun gibidir. Bizler, moleküllerin ve gezegenlerin arasına yerleşmiş olarak, kozmosun çok büyük ve geniş olduğunu hissediyoruz. Fakat eğer atomlar ile moleküller arasında dursaydınız, o kozmik alanın şu anki durumundan çok daha geniş olduğunu hissederdiniz. Yani bir başka deyişle, onu anlayabilmek için, onun zamanının ve alanının var olduğu biçime uyum sağlamak zorundasınız.

Şu anda bu konuyu tartışarak herkese şunu anlatıyordum, sizler gezegenler arasında büyük mesafeler görüyorken, insani fikir ve kanılarımız ile bakıldığında birbirlerine çok yakın olan moleküller arasındaki uzaklık aslında çok büyüktür. Parçacıklar sayılamayacak kadar çok canlıya biçim verebilir -buna biz insanoğlu, türlü türlü hayvanlar, bitki çeşitleri, tahta, çimento, çelik ve demir olduğu kadar, içinde yaşadığımız hava da dâhildir. Daha önce insanoğlunun aslında bir toprak yığını içerisinde yaşadığını söylemiştim. Solucanların toprağın içinde sürünerek yaşadığından haberdarız. Fakat Tanrıların biz insanlara aynı şekilde baktığını -insanların toprağı eşeleyip içinde yaşadıkları şeklinde baktıklarını biliyor muydunuz? Peki, bunun sebebi nedir? Biz insanlar toprağı toprak sanırız, fakat Tanrılar hepsini molekül olarak görür -yani, Üç Diyar içerisindeki molekülleri- toprak olarak ve en adi, en bayağı ve en pis madde olarak görürler. Onları toprak olarak ele alırlar ve hakikaten topraktır. Dolayısıyla bir düşünün: O Tanrılar bu evreni ve bu dünyayı nasıl görüyorlar? Hava moleküllerden oluşmuştur ve tüm etrafınızda bulunan, etrafınızda var olan her şey moleküllerden oluşmuştur. Bu boyuttaki su da hava da moleküllerden oluşmuştur ve hava da öyle. Tanrılar molekülleri toprak olarak görür; bu yüzden sizler tamamen toprağın içine gömülmüş durumdasınız ve insanoğlu toprağın içinde kazarak, eşeleyerek ilerlemektedir -insanoğlu sadece bu tip bir ortam ve çevre içerisinde yaşamaktadır. Bunu bu şekilde açıklayınca; Batı dinleri geleneklerinde Yehova ve İsa'nın neden insanın balçıktan yaratıldığını öğrettiğini anlayabilirsiniz, değil mi? Aslında, Doğuda da, Nüwa'nın insanı balçıktan yarattığı söylenir. Bu açıklama sizin bunu anlamanızı daha da kolaylaştırmalıdır. Aslında Tanrılar bu boyuttaki maddeleri oluşturan tüm parçacıkları toprak tozu veya toprak olarak görürler. Bu gerçekten doğrudur.

Şu anda, parçacıkların bir boyuttaki her şeyi oluşturabileceğini söylüyorum. Kozmik vücutlar genişlemekte ve büyümektedir. Bir dünyayı oluşturan parçacıklar ne kadar mikroskobik ise, o dünya bir o kadar güzel ve görkemlidir. Aslında, daha büyük parçacıklar, daha büyük kozmik sahalar veya daha geniş yaşamlar oluşturabilirler. Gezegenler, biz insanoğluna birbirlerinden çok uzaklarmış gibi görünürken, daha büyük varlıklara birbirlerine çok yakınlarmış gibi görünürler. İnsanların, moleküller arasındaki mesafeyi algılamaları ile aynıdır. O halde [insanların gezegenler arasında gördüğü şey] bir varlığın vücudunun bir parçası olabilir mi? Yani bir başka deyişle, o daha büyük bir yaşamı oluşturabilir mi? Bu gerçekten de aynı düşüncedir. Geçmişte, devlerin ve cücelerin olduğu söylenirdi. Sıradan insanların onların var olup olmadığını söylemeleri önemli değildir, ben prensipler anlamında öğretiyorum. Sadece zaman değişmiş durumdadır. Tarihin gelişiminin bu noktaya gelmesi ile birlikte, bu zaman periyodunun tarihi ve kültürel gereksinimlerine uygunluk göstermesi gerekiyordu. O yüzden bu durum, günümüz toplumunun şu anda içinde bulunduğu durumda olmasına neden oldu. İnsanlar artık göremedikleri ve yaşamadıkları şeylere inanmıyorlar. Ve daha fazla inanmadıkça da, gerçeği bilmelerine bir o kadar izin verilmiyor. Bunun sebebi insanların aptal bir hale gelmiş olmalarıdır. Ve insanoğlunun kuşkusu aslında ayarlanmış bir şey idi. Ben sıkça şunu söylerim: insanoğlu kendi başına karar verici olmak istemiş, fakat hiçbir zaman için olamamıştır.

İnsanoğlunun sorumlu ve yetkili olması ve demokrasi istemesi meselesine gelince, insanoğlu asla sorumlu ve yetkili olamaz, çünkü dünyayı yönetenler Tanrılardır. Örneğin, kişiler yaşamları içerisinde birçok kutsamaya ve büyük doğal yeteneklere sahip olduğunda, o elbette ki o şekilde düzenlenmiştir veya yüksek düzey görevliler haline gelirler. Aksine, az miktarda kutsamaya sahip olan ve pek yetenekli olmayanlar da, kesinlikle üst düzey görevli olamazlar. Paris komünü, monarşiyi devirdi. Fakat sizlere şunu söyleyeyim: Fransa'da kuşaklar boyunca seçilen başkanlar, daha önceden imparator olan kişilerdi; sadece ayarlamalar değişmiştir. Bununla söylemek istediğim şudur: her şey Tanrılar tarafından düzenlenir. Bu yüzden, politik partiler arasında gelişmiş olan çekişmeler, sadece günümüz insanoğlunun arasında var olan meselelerdir. Çok eski, antik dönemlerde -ve sanıyorum, hepiniz bu noktaya inanıyorsunuz- böyle bir şey yoktu. Günümüzde insan ırkı, aslında çarpık bir toplum ile birlikte, oldukça çarpık bir insan ırkı durumundadır. Şimdilik bu konu hakkında söyleyeceklerimin hepsi bu kadar.

Az önce, evrenin farklı parçacıklarının farklı büyüklüklerde canlılar oluşturabildiğinden bahsettim. Her bir gezegende yaşam vardır. Sadece, insanoğlunun bu boyutunda görünmezler, bu yüzden de biz insanlar onları anlayamayız. Günümüz bilimi bunu anlayamaz çünkü az gelişmiştir ve o sadece bu boyut içerisinde emekleyebilir. Aslında diğer boyutları görmek oldukça basittir. Büyük bir mikroskobik gözlemleme sistemine sahip olduğunuz sürece, moleküllerden daha küçük parçacıklardan oluşan o nesnelerin varoluş formlarını görebilirsiniz. İnsanoğlu onların gerçek varoluş durumlarını göremez çünkü insanlar kendilerinde her türlü engeli barındırıyor -insanlar kendilerini inanmaktan alıkoyan zihinsel engellere sahipler. Bunu yapmaya cesaretleri yok ve bunu yapma amacını anlamıyorlar. Fakat siz onları görmek isteyin veya istemeyin, zaman zaman kendilerini gösterip, açığa vururlar. Bazı insanlar aniden onları görür. Olayların garip bir birleşimi altında, hareket halindeki maddeler bir anda kendilerini gösterebilir. Bu ara sıra olan bir şeydir. İnsanlar serapları daima atmosferdeki bir kırılma olarak açıklarlar. Bu, modern bilimin açıklayamadığı şeyleri açıklamak için benimsenmiş olan kendini haklı çıkarma teorisidir. Bu hiç mantıklı değildir. Gerçekte ise, onlar diğer boyutlardan olan gerçek tezahürlerdir. Az önce ele almış olduğum evren kavramını anlayıp kavrayabildiniz, öyle değil mi? (Alkış)

Evrende bulunan tüm maddeler Zhen-Shan-Ren'den oluşturulmuştur. Zhen-Shan-Ren farklı seviyelerde kendisini farklı biçimlerde gösterir ve farklı yollarla sergilenir. O, farklı boyutların canlıları için farklı yaşam ortamları yaratmıştır. İnsanoğlunun içinde yaşadığı seviyeye gelince, bu Fa'nın tezahürleri aşırı derecede geniş ve çok karmaşıktır, xiulian uygulama yolları bol ve insanların aydınlandıkları gerçeklikler oldukça fazladır. Eğer bir kişi iyi bir insan olmak istiyorsa, bu boyutta bulunan kriterler: yardımseverlik, sadakat, görgü kuralarına uymak, öğrenmek, güvenilirlik ve bunun gibi şeylerdir. Onların hepsi Zhen-Shan-Ren'den türer ve inanılamayacak kadar fazlalardır. Ve hepsi bu kadar da değil. Bayanları oluşturan elementler narin, kırılgan iken, erkeklerin güçlü ve erdemli olması gerekmektedir. Bunların hepsi Fa'nın tezahürleridir. Maddi varlıkların nasıl göründüğü ve maddi formların varoluş biçimleri -bunların hepsi Fa'nın tezahürleri, kendisini gösterme biçimleridir. Her şeyi Fa yaratmıştır.

Şimdi de, xiulian hakkında konuşacağım. Xiulian uygulamasında, oraya gitmek için neden o seviyenin kriterini karşılamak zorundasınız? Çünkü o belirli seviye için Fa vardır. O seviyenin içerisinde, o canlılar için istenilen bir standart olduğu kadar, o canlıların sahip olduğu ortam için de bir standart vardır. O seviyenin ortamına uygun olmayan karma yüklü bir beden kabul edilemezdir. Kirli bir beden kesinlikle o yükseklikteki bir seviyeye giremez. Bu yüzden o yüksek seviyenin bedensel durumuna uyum göstermek zorundasınız -yani, karmadan muaf bir durumda. Sadece karmadan muaf olmak değil, bir de vücudunuza ait olan maddeler o şekilde mikroskobik ve saf olmak zorundadır. Bu gerçek anlamda xiulian uygulamayanların -isteseler ve peşinde koşsalar dahi- elde edemeyeceği bir şeydir. O sadece geliştirilebilir. O zorluklara dayanarak ve zorlu bir xiulian uygulamasından geçilerek elde edilir.

Dahası, sizin yaşayan tarafınız o alanın standartlarına uymak zorundadır. Veya bir başka deyişle, zihniniz, düşünceleriniz ve varlığınızın tüm spritüel özellikleri o seviyenin standartlarını karşılamak zorundadır.

Elbette, o boyuta ait canlıların varoluş biçimleri için de bir standart vardır. Oraya şu anki gibi bir insan olarak gidemezsiniz. Tamamlanmaya ulaşmak üzereyken, o boyuttaki canlıların görünümünü almak zorundasınız. Seviye ne kadar yüksek ise, o canlıların görünümü bir o kadar genç ve güzeldir. Seviye ne kadar düşük ise, bir o kadar daha az güzeldir. Kişi daha yüksek seviyelere doğru gittikçe, sadece görünüş daha da güzelleşmekle kalmaz, aynı zamanda düşünceler de daha saf ve arıtılmış bir hale gelir. Kişinin varoluş biçimi, konuşması, davranış ve tavırları ve hareketleri -hepsi değişir. Konuşmaları şiirsel gibidir ve bu sadece tek bir belirli seviyedeki olayların durumudur. Daha yüksek seviyeler, çok daha muhteşemdir. Eğer o seviyenin gereksinimlerini karşılamamış iseniz kesinlikle bir işe yaramaz. Sıklıkla şunu söylerim: Xiulian kişinin kendi çabasına bağlıyken, gong Shifu'ya bağlıdır. Bir başka deyişle, o seviyeye yükselmek istemenize rağmen, [onu daha bilmiyorken bile], ona nasıl ulaşabilirdiniz? Bunu nasıl yapabilirdiniz? Siz, siz kendiniz bunu yapamazsınız. Ben sadece sizin xiulian için atan kalbinize bakarım. Eğer xiulian'de kararlı olmayı sürdürürseniz, Shifu öteki tarafta olayları halledecektir. Kritik olan şey, kararlı olup olamayacağınız ve uygulamanızı bitirip bitiremeyeceğinizdir.

Gong'u geliştirmenin özel şeklinden daha önce bahsetmedim ve insanların bu konuya odaklanmasını istemiyorum. Bunu bu şekilde yapmak takıntıların oluşmasını engeller ve insanları mantıksız hayallerin peşinden gitmekten kurtarır. Bildiğiniz gibi, kişi daha yükseğe doğru ilerledikçe zihni daha da sakinleşir. Fakat xinxing'inizi yükseltmeden dinginliğe ulaşma konusunda ısrarcı olmanız yanlıştır. Bazı kişiler egzersizleri yaparken sakinlik için çabalamayı aklına koyar. Dinginliğe girme çabası üzerinde ısrar ederler ve bu bir takıntı haline dönüşür. Fakat sizlere söyleyebilirim ki, düşük seviyeli xiulian uygulamalarının görüşüne göre bu bir metot iken, yüksek seviyelerin perspektifinden bakıldığında niyet taşıyan bir davranıştır. Neden? Dinginlik durumu sadece xiulian uygulayarak ve takıntıları yavaş yavaş bırakarak elde edilebilir. Eğer bir kişi kendisini tamamen dinginlik durumuna sokmak isterse ve aynen bu şekilde tüm takıntılarından ayrılmak isterse, genel anlamda, bu yapılamaz. [Elbette burada ele alıp tartışmayacağımız özel durumlar vardır] O türde bir dinginliğe girebilmek zihninizin o derecede bir saflığa ulaştığı anlamına gelir. "Özel durumlar" olarak isimlendirdiğim şey ile bahsedilen, yardımcı ruhu geliştiren uygulama yöntemleridir ki bu şekilde kişi kendisini daha en başından itibaren dinginlik durumuna sokabilir. Fakat bu bizim Dafa'mızın uygulama yöntemi değildir. Bu önemsiz bir şey değildir.

Daha önce bahsettiğim gibi, aklınızdaki hedefler ile başkaları ile konuştuğunuzda, onları değiştirmek veya ikna etmek istediğinizde, cümleleriniz ne kadar mantıklı olursa olsun, diğer insanlar onları tamamen kabul etme konusunda zorlanacaklardır. Ne de cümleler insanların kalbini oynatabilecektir. Peki neden? Sizlere söyleyeyim: Aslında bunun sebebi, söylediğiniz cümlelerin sizin düşünceleriniz ile dolu olmasıdır. Kullandığınız cümleler, güçlü insani hisler ve arzular gibi karışık düşünceler barındırmaktadır -hatta birçok takıntı, saplantı ve tutkularınızı. Bu, cümlelerinizin çok güçlü olmamasına ve oldukça zayıflamış olmasına sebep olur. Bir de, insanlar başkalarına bir şeyler anlatırken, olaylara kendi perspektiflerinden bakarlar ve bu da evrenin Fa'sı ile uyumlu olmayabilir. Bu yüzden, bu anlamda onlar Gerçeğin gücünden yoksundur. Dahası, başkaları ile konuşurken, insanlar kendilerini korumak için içine bir şeyler katarlar, böylece zarar görmeyeceklerdir. Bir başka deyişle, cümlelerinizin ardında yatan niyet, o durumda artık daha fazla saf değildir. Ve bunun bir sonucu olarak cümleleriniz gerçekten boş, saçma hale gelir. Fakat zihniniz gerçekten de dingin bir hale gelebildiğinde, takıntılarınız giderek azaldığında veya sizi meşgul eden düşünceler giderek daha fazla azaldığında, cümlelerinizin güce sahip olduğunu göreceksiniz. Ben sizlere hareketsiz hakkında konuşurken, engellenmemeniz gerekenler ile engellenmemeniz gerektiği hakkında konuşmamın nedeni neydi? Bunun sebebi şudur; sizin cümleleriniz zaten bir güce sahiptir ve gücü olan cümleler insanları değiştirebilir. Doğru gibi görünürse bile, eğer bir kişiyi değiştirirseniz, yanlış bir şey yapıyor olabilirsiniz. Gerçeği bilmiyorsunuz. Gözleriniz yüzeysel olanı gördüğü için ve geçmişten kaynaklanan karmik nedenleri algılayamadığınız için gerçeği bilmiyorsunuz. Daha yüksek seviyelere yükseldikçe zihniniz giderek daha da saf bir hale gelecektir. O durumda düşündükleriniz gerçekleşecek ve söyledikleriniz son derece saf olacaktır. Onlar daha saf ve daha sade bir hale geldikçe, evrenin o seviyesinin prensipleri ile daha uyumlu bir hale gelirler. O zaman konuştuğunuz cümleler aniden insanların içine işler, insanların düşüncelerinin derinliklerine çarpar ve varlıklarının daha mikroskobik kısımlarını şiddetli bir biçimde etkiler. Onun çok güçlü olacağı doğru değil mi? Bu yüzden eğer dingin bir duruma girebiliyorsanız, bu yetenek sizin belirli bir seviyeye ulaştığınızın göstergesidir.

Bizler, xiulian uygulamamızda, belirli bir seviyeye ulaşmak için, o seviyenin gereksinimlerini karşılamak zorundayız. Aksi takdirde oraya gidemezsiniz. Bizim uygulamamızda insan takıntılarının, saplantı ve tutkularının terk edilmek zorunda olunmasının, karmanın yok edilmek zorunda olmasının, Fa'nın talep ve gereksinimlerinin karşılanması gerektiğinin ve sizlerden kitabı çok okumanızı ve Fa'yı iyi anlamanızı istememin nedeni budur.

Konuyu kısaca özetledim. Bu bir Fa konferansıdır. Benimle buluşmak için fazla fırsatınız olmuyor ve hazırladığınız ve bir fırsatını bulduğunuzda bana sormak istediğiniz birçok sorunuz var. Bu yüzden kalan sorularınızı cevaplamak için zamanı kullanacağım. Fakat dikkat etmeniz gereken bir konu var: Bazı kişiler [elbette onların hepsi yeni uygulayıcılar] sorularını sorarken saygısız bir tutum sergiliyor ve Shifu'larına karşı yeterli saygıyı göstermiyorlar. Tabii ki sizden eski resmi formalitelere göre bir öğretmene saygı göstermenizi istemiyorum, öyle değil, fakat yine de ben sizin Shifu'nuzum ve sizleri yüksek seviyelere doğru kurtaracağım. Benim sizlere verdiğim şey hayatlarınızın sonsuzluğu içerisinde asla karşılığını ödeyemeyeceğiniz bir şeydir. Bu yüzden, umarım tavrınız bir uygulayıcınınki gibi olur. Pekâlâ, soru kâğıtlarınızı verebilirsiniz.


(Soru ve Cevaplar)


Soru: Sakyamuni, Lao Zi ve İsa'nın ardından kaç kişi uygulamasında Rulay Doğru Meyve konumunu elde etti?

Shifu: Toplamda çok vardı. Sakyamuni'nin Yol'u elde etmesinden sonra, çok sayıda kişi başardı; Budist dini içerisinde başarıyla xiulian uyguladılar. İsa'nın sonraki öğrencileri ve keşişler arasında da uygulamasında başarıya ulaşan kişiler vardı. Elbette, Çin'de çok fazla sayıda xiulian uygulama yolları var olmaktadır. Xiulian uygulama yolları coğrafya ile sınırlandırılmadığı için, antik dönemlerde Batı'da da xiulian uygulayan kişiler vardı ve onların arasında oldukça fazla kişi de başarıya ulaştı. Onlar, dinler yoluyla başarıya ulaşmadılar. Fakat son dönemlerde, Tamamlanmaya ulaşan kişi sayısı azdır. Modern toplum içerisinde, sayı neredeyse sıfırdır.

Soru: Zhuan Falun II'de Ay'ın eski dönemdeki bir insan uygarlığı tarafından inşa edildiği anlatılıyor. Shifu onun inşa edilme sebebini birazcık anlatabilir mi?

Shifu: Burada bulunan herkes gülüyor çünkü bu, sizlere Fa'yı öğretiş sebebimden çok uzak bir konu. Bilgi arayışındasınız ve hayal gücünüzü istediğiniz gibi çalıştırıyorsunuz ve hayal gücünüz dizginsiz bir şekilde çalıştığında, düşünceleriniz daha saf olmayan bir hale geliyor ve daha az dingin oluyorlar. Fakat siz bu gibi şeyleri bir köşeye koyacağınıza, sıradan insanlara takılıp kalıyorsunuz, bana onlarla ilgili şeyler soruyor, hatta onları Fa ile birbirine karıştırıyorsunuz. Sizinle ilgili endişelerim tam olarak bunlardır. Zihninizi xiulian'e odaklayın. Elbette, bu soru sorulmuş olduğu için, cevaplayabilirim.

Geçmişte, durum hiçbir zaman günümüz bilimine benzemedi. Dolayısıyla, o zaman dönemlerine ait olan insanlar, elbette ki o zamanlara has olan gelişim biçimlerine sahiplerdi. Bir dönemin insanları, gece karanlığının insanlara sorun yarattığını gördü, o yüzden de, geceleri Dünya'ya ışık sağlaması için bir Ay inşa ettiler. Bunun sizin uygulamanız ile herhangi bir ilgisi yoktur. Size bunu anlatmak istemiyorum gibi bir şey de yok. Sadece durum şudur ki, benim sarf ettiğim cümleler birtakım şeyleri somutlaştırmaktadır, çünkü benim söylediğim şeyler Fa haline dönüşmektedir. Dolayısıyla, bana insanların merak ettiği şeyleri nedensiz yere sormayın.

Soru: Bir kişinin niyetinin hızı, ışık hızından daha mı yüksektir?

Shifu: Elbette. İnsan düşüncelerinin hızı oldukça yüksektir. Seviyeniz yükseldikçe, altınızda bulunan seviyelerdeki tüm boyutlara nüfuz edeceksiniz. Söylediğim şeyi dikkatlice dinleyin: Seviyeniz yükseldikçe, gong'unuz kendi altınızda bulunan herhangi bir seviyeye nüfuz ettiğinde, o seviyelere ait zaman sınırlamalarına artık tâbi olmaz. Gong, niyet tarafından yönlendirilir. Sizler bu ortam içerisinde yaşıyor olduğunuz için, yürüme hızınız, arabanızın hızı ve bu gibi şeyler -ve de her bir şey- bu boyuta ait zaman ile sınırlandırılmıştır. Bu boyutta, insanların yaydığı niyetlerin hızı, yüksektir. Eğer bir kişi uygulayıcı ise, bu boyuta ait sınırlamaları aşar ve sahip olduğu niyet son derece hızlıdır. Bununla birlikte, biz bir kişinin gong'unun ve vücudunda taşıdığı tüm yeteneklerin, o kişinin düşünceleri tarafından kontrol edildiğini söylemiştik. Yani bu şu anlama geliyor: o kişinin niyeti doğduğu an, gongu da ulaşır -işte o kişi bu denli güçlüdür. Daha önce söylemiştim, kendisini yüksek seviyelere kadar geliştirmiş olanlarınızın yetenekleri şayet kilitlenmeseydi, Cennet'i ve Dünya'yı hakikaten sadece tek bir an içerisinde ters düz edebilirdiniz. Dolayısıyla, bir kişi tam anlamıyla Tamamlanmaya ulaşmadan önce, dünya üzerinde xiulian uyguluyorken, sınırlamadan muaf bir hale getirilmesi kesinlikle yasaktır -bu kesinlikle yasaktır. Küçük yeteneklere sahip olanlar açısından bir sorun yoktur çünkü bu boyut, bu boyuta ait olan Tanrılar tarafından gözetilmektedir ve o Tanrılar bütün o şeyleri kontrol edebilirler, böylelikle de kişi Cennet'i deviremez ya da Dünya'yı tepetaklak edemez. Fakat eğer bir kişinin yeteneği çok daha büyük ise, buna izin verilmez. Ayrıca Shifu'da bunu gözetlemektedir.

Soru: Bizim bu evrenimizde, en büyük hıza sahip olan madde türü hangisidir?

Shifu: Bilim hakkında soruyorsunuz. Bunu size söylemek, bir şeylerin peşinde koşan zihninizi tatmin etmek olacaktır ve bu durum takıntınızı büyütmek ile aynı anlama gelir. Fakat eğer söylemezsem de, soru sorulmuş bir şekilde kalacak.

İnsanların bildiği bu boyuttaki hıza gelince, o hala insanların keşfetmemiş olduğu ve istifade etmeyi başaramadığı daha büyük bir enerjiye sahiptir. En büyüğün ve en küçüğün ne olduğu konusundaki fikirlerin tamamı, insan anlayışından kaynaklanmaktadır; bunlar insan boyutu ve bu boyutun içerisindeki zaman alanı sınırları içerisindeki anlayışlardır. İnsanlar tarafından oluşturulmuş olan "büyüklük" kavramı bu evrende var olmamaktadır. Dolayısıyla, evrende sizin bahsettiğiniz -hızlı olan şeyin ne olduğu- seviyeye bağlı bir konudur. Örneğin, çok yüksek seviyeli bir Tanrı'nın konuşma hızı, sizin düşünce hızınızdan daha yüksektir -hatta o Tanrı çok ama çok yavaş konuşsa bile öyledir. Benim burada sarf ettiğim kelimeler ve de takıntılı olduğunuz şeyler ile ilgili olan konuşmam henüz yeni gerçekleşmiş olmasına rağmen, belirli bir boyutta yüzlerce yıl önce gerçekleşti bile. Aradaki farklılık işte bu kadar büyüktür. Evren, akıl almaz derecede büyüktür. Zaman alanlarındaki farklılıklar, evrenin karmaşık boyutlarını biçimlendirir.

Aslında, zamanın sınırlamasına tâbi olmamak, en hızlı olmak anlamına gelir. Fakat insanoğlu bu cümlenin asıl anlamını hiçbir zaman gerçek anlamda anlayamayacak. Sizin "hangi tür madde en büyük hıza sahiptir" şeklindeki düşünceniz bir insan düşüncesi ve bir insan anlayışıdır. Zaman mutlak değildir, hatta bizim şu anki boyutumuzda bile mutlak değildir. Bildiğiniz gibi, Zhuan Falun'da belirli bir yıldızın 150 bin ışık yılı uzaktan görülebildiğinden bahsetmiştim Fakat aslında, konuyu insanların günümüz bilimi ile anlayabileceği şekilde ele alıyordum. Aslında gerçek anlamda öyle değildir. Peki nasıldır? Bir düşünelim: Farklı boyutlarda farklı zamanlar var olmaktadır. Bizim dünyamızın sahası içerisinde bir zaman alanı vardır ve her şey, o zamanın sınırlarının dâhilindedir. İnsan yapımı bir uydu bizim atmosferimizin ötesine gittiği an, bir başka zaman alanının içerisindedir ve o kesinlikle bizim Dünyamızdaki ile aynı değildir. Dolayısıyla, diğer gezegenlerin yanından geçip giderken, o diğer gezegenlerin de zaman alanları bulunmaktadır. Bir kozmik vücut ne kadar büyük ise, içerisindeki zaman farklılıkları ve hız farklılıkları da bir o kadar büyüktür.

Samanyolu Galaksisi sistemi içerisinde gerçekleşen olayların bize görünmesi için 150 bin ışık yılı geçmesi gerektiği söylenir. Aslında, sizlere şunu söyleyeceğim ki, belki de onları sadece 2 veya 3 yıl içerisinde görebiliyorsunuzdur. Peki neden? Çünkü "ışık hızı da" zaman alanlarının sınırlamalarına tabidir. Işık, farklı zaman alanlarının içerisine nüfuz ettiğinde, sahip olduğu hız "Bam,bam,bam" bir anda hızlanır veya yavaşlar. Bizim Dünyamıza geldiğinde ise, Dünyamızın zaman alanına uygunluk gösterir ve aşırı derecede yavaşlar. Evrendeki "zamanı" dünya insanlarının anlayabildiği zaman ile değerlendirmenin hiçbir yolu yoktur. [İnsanoğlunun gelişimi de dâhil olmak üzere] insanların hakikat, madde, yaşam, evren ve birçok konu hakkındaki anlayışları yanlıştır.

Soru: Buda sistemindeki yüce aydınlanmış varlıklar bu evrene ait olan ışığı nasıl açıklıyorlar?

Shifu: Sadece ışığı görmekte bu kadar önemli olan nedir? Işığın birçok türü vardır ve onlar farklı seviyelerde farklıdırlar. Ve ışığın yayılma biçimi de farklıdır; buna ışığın amacı da dâhildir. İnsanoğlundan daha yüksek seviyeli olan konuları düşünmek için insani düşünme biçimini kullanmayın. Söyleyeceğim ki, eğer xiulian uygulamak istiyorsanız, kitabı daha fazla okumalı ve Fa'ya çok çalışmalısınız. Aydınlanamadığınız şeylerin ve bilmediğiniz şeylerin hepsi, gelecekte, Fa'nın içerisinde görünür olacaktır. Bir düşünün: Her maddenin enerjiye sahip olduğunu söylemiştim -moleküllerin dahi enerjisi vardır. İnsanlar moleküllerin enerjisini hissetmeyi başaramazlar çünkü insanların kendileri de moleküllerden oluşmuştur. İnsanların bunu hissedememesinin sebebi budur. Enerjiye sahip olan şeylerin ışığı ve gücü vardır. Pireyi deve yapmayın ya da her bir önemsiz konuyu büyütmeyin. Dafa uygulayıcılarının kudretli erdemi sergilendiği zaman, muhteşem ve parlak olacaktır.

Soru: Fa'yı yaymak için Shifu'nun makalelerini gazetede yayınlayabilir miyiz? Öte yandan, insanların makalelerin anlamını yanlış yorumlayacağından korkuyorum.

Shifu: Öyle yapacaklardır, hepsi öyle yapacaktır. O yüzden bunu yapmamanız en iyisidir. Peki neden? Sizlere şunu söyleyeceğim: Bizim Fa'yı en güzel yayma metodumuz, herkesin egzersizleri grup olarak yapmasıdır. Biz sadece karmik ilişkileri olan kişilerin dışarıda kalmasını istemediğimizi söylüyoruz. Ben Fa'yı yaymak hakkında konuşurken, tüm insanlardan gelip Fa'yı elde etmelerini istemiyorum -düşüncem kesinlikle bu değildir. Ben, önceden belirlenmiş ilişkileri olan insanların Fa'yı elde etmelerinden bahsediyorum. Ayrıca bugün herkese net bir şekilde şunu da söyleyebilirim: en başından beridir bizim benimsemiş olduğumuz Fa'yı yayma yöntemi, egzersizleri dışarıda yapıyor olmamızdır. Bir diğeri de Dafa kitaplarımızın kitapevlerinde satılıyor olmasıdır. Fa Bedenlerim önceden belirlenmiş ilişkisi olan kişileri kitabı almaları için yönlendireceklerdir ve o kişiler kitabı okur okumaz gelecek ve Fa'yı öğreneceklerdir. Ayrıca bizler dışarıda egzersizleri de yapıyoruz, dolayısıyla Fa Bedenleri, o kişilerin egzersiz alanını bulmalarını ve Fa'yı edinmelerini ayarlayacaktır. Olayların garip bir birleşimi altında egzersizleri yapmaya sürüklenecekler ya da uygulayıcılarımızı bulacaklardır. Biz bunu işte bu şekilde ayarladık.

Sizler daha fazla sayıda insanın öğrenmesini istiyor ve çok sayıda yöntemler kullanıyorsunuz. Bu durum uygulayıcıların iyi niyetidir, bunu görebiliyorum. Ve iyi iş çıkarıyorsunuz. Fakat bunların hepsi kişisel girişimlerdir, bireysel davranışlardır; dolayısıyla ben bunu ne onaylayacağım ne de onaylamayacağım. Fakat Fa'nın içerisinde, Dafa için bırakmış olduğum Fa'yı yayma yöntemi şunlardır: Dışarıda gruplar halinde egzersizleri yaparız, Fa konferansları düzenler ve kitapevlerinde kitapları satarız. Karmik ilişkilere sahip olan insanlar kitabı almaya gider ve okumalarının ardından xiulian uygulamak isterler. Ve ardından da kendi inisiyatifleri ile bizi bulur ve öğrenirler. İşte böyledir. Elbette, bazen uygulayıcılar kişisel bir davranış olarak, diğer insanları bilgilendirmek için gazetelere duyurular koyuyorlar. Bu da çok sayıda insanın Fa'yı elde etmesine olanak tanıyabilir. Ben bu gibi bir yaklaşımı onaylamıyor değilim, çünkü önceden belirlenmiş karmik ilişkisi olanların farkına varmasını sağlayabilir. Ben sadece Fa'yı yaymak için size bırakmış olduğum en iyi yöntemlerin grup egzersizleri ve Fa Konferansları olduğunu söylüyorum.

Soru: Ben Fa'yı yaymayı, kendi uygulamamın içsel bir parçası olarak yapıyorum, fakat Shifu, Fa'yı yaymanın Tamamlanmaya ulaşmak ile bir ilgisi olmadığını söyledi.

Shifu: Fa'yı yaymak ve Tamamlanmaya ulaşmak elbette ki iki ayrı kavramdır. Fakat bir noktanın altı çizilmesi gerekiyor: Fa'yı yaymak için çalışanlar, eğer bunu bir iş gibi görüyorsanız ve bunu yapmak için çok çalışıyor ve büyük bir çaba ortaya koyuyorsanız dahi, eğer kitabı sıklıkla okumuyor ve egzersizleri yapmak için zaman ayırmıyorsanız, bu türden bir iş kaçınılmaz olarak Fa'dan ayrılacaktır. Yani bir başka deyişle, uygulamanızı işiniz ile birleştirmemiş olacaksınız. İş yaparken gerçekten takıntı yapıyorsunuz ve karşılaştığınız sorunların xinxing'iniz ile bağlantılı olup olmadığını düşünmüyorsunuz; ya da işleri yapma biçiminizin Fa ile bağdaşıp bağdaşmadığını veya bir uygulayıcının standartları ile bağdaşıp bağdaşmadığını göz önünde bulundurmuyorsunuz. Eğer bu anlamda kendi içinize bakmazsanız, eğer buna bu şekilde bakmazsanız, o durumda yaptığınız iş sadece sıradan insanların bir işi haline dönüşür ve siz sadece Dafa için çalışan sıradan bir insan olursunuz. En kötü ihtimalle, bir uygulayıcının standartları doğrultusunda davranmamış olursunuz. Xiulian'in yaptığınız iş ile birleşmesi gerekiyor. Yaptığınız işte herhangi bir zorluk ile karşılaştığınız zaman, daima kendi xinxing'inizi kontrol etmeli ve kendinizi irdeleyebilmelisiniz. Sorunlar ile karşı karşıya kaldığınızda kendinize bakın ve: "Niçin bunlar oldu? Acaba ben yanlış bir şey mi yaptım?" Taşıdığım niyette yanlış olan bir şey mi var?" Ya da bu başka bir şeyden mi kaynaklanıyor?" şeklinde düşünün. Yani kendinizi daima bir uygulayıcının standartları ile irdelemeli ve değerlendirmelisiniz. Kendinizi bir uygulayıcı olarak gördüğünüzde ve düşüncelerinizi azıcık ta olsa gevşetmediğinizde, gerçek anlamda xiulian uyguluyorsunuz demektir. O durumda yaptığınız iş, Fa ile birleşmiş olmayacak mıdır? Tamamlanmaya gelince, bu durum uygulamanızın derecesine ve o aşamaya ulaşıp ulaşmadığına bağlıdır. Bir kişi her gün xiulian uyguluyor olsa da, Tamamlanmaya ulaşıp ulaşamayacağı, o kişinin Tamamlanma seviyesine ulaşıp ulaşamadığına bağlıdır.

Soru: Ben her gün Zhuan Falun'u okuyorum. Fakat "Büyücülük", "Bigu", "Perhiz", "Qi'nin Çalınması", "Qi Toplamak" gibi konulara gelince, onlarla ilgili genel bir anlayışa sahip olmanın yeterli olacağını düşünüyorum.

Shifu: Sizlere şunu söyleyeyim: Ben her ne kadar bu gibi şeyleri örnek olarak kullanmış olsam da, konuşmuş olduğum şeyler sadece onlarla sınırlı değildir. Bahsettiğim şeyler Fa'nın prensipleridir! Onların ardındaki anlam sayılamayacak kadar çoktur, sınırsızdır, sonsuzdur. Bu kozmos ne kadar büyük ise, Fa ondan daha küçük değildir. İnsanlara bu Fa'yı öğretmek için, sadece insanoğlunun en dünyevi eylemlerini, en basit dilini ve en düşük formlarını kullanıyorum. Amaç, onun sınırsız ve sonsuz içsel anlamlarını anlamanızı ve onlara aydınlanmanızı sağlamaktır. O yüzden kısım seçerek okumayacağınızdan emin olun. Fa'yı en başından başlayıp sonuna dek hiçbir şeyi atlamadan okumak zorundasınız. Buna dikkat edin. Onun devamlılığı, uygulamanız için çok faydalıdır. Fa devamlılığa sahiptir, dolayısıyla bu şekilde kısım seçerek okuyamazsınız.

Soru: Bir uygulayıcının ortamındaki her şey Shifu tarafından mı ayarlanmıştır?

Shifu: Onun etrafındaki ortam ayarlanmış değildir. Uygulamanız esnasında etrafınızda olup biten her şey, doğum öncesindeki karmik nedenlerin bir sonucudur; yani şöyle ki, onlar hem geçmişte yaptığınız iyiliklerin ödülüdür hem de kötülüğün karmik cezalandırmalardır. Her şey iyiliğinizin ya da kötülüğünüzün bir sonucudur. Ben onları sizin xiulian uygulamanız için kullanıyorum. Onlar benim ayarladığım şeyler değillerdir. Sizler birtakım büyük sıkıntılardan geçtiğinizde, karma ödüyor olduğunuz doğrudur, buna hiç şüphe yok. Çok sayıda uygulayıcının rüyalarında gördüğü ya da dingin egzersizler esnasında yaptıkları şeyler de ayarlanmış değildir. Onun bir kısmı gerçekliğin sergileniyor olmasıdır, sadece siz bunu net bir şekilde görmüyorsunuz.

Soru: Shifu, Tamamlanmaya ulaşacak olan uygulayıcılarınıza sizin kendi uygulamanız ile ilgili birkaç şeyi ifşa edebilir misiniz lütfen?

Shifu: Olayları Tamamlanmaya ulaştıktan sonra öğreneceksiniz. Sizlerle altyapımı paylaşmaya niyetlenmiştim. Fakat şu anki durumda, öyle görünüyor ki bu çok da mümkün değil. Peki neden? Çünkü insanların benim varlığımı bilmelerine izin verilmeyecek. O yüzden de insanlara kendi hikâyemi bırakmak istemiyorum. Sizlere gelince ise, Tamamlanmaya ulaştığınız zaman bileceksiniz. O noktada, Shifu'nuzun görkemini tanımlamak için kelimeler yetersiz kalacak! (Alkış)

Sadece sizlere değil, tüm yaşamlara karşı elimden gelen en büyük ilgiyi gösteriyorum. Tüm yaşamlar için, neredeyse kendim ile ilgili her şeyi bitirip tükettim. Elbette bu türden bir tüketmek sizin anladığınız gibi bir şey değildir -sanki geriye hiçbir şey kalmamış gibi. Xiulian uygulayabilmeniz ve gelişmeniz için her şeyi [ve xiulian yoluyla elde edebileceğiniz her şeyi], bu Fa ile birleştirmiş olduğumu sizlere sıkça söylüyorum. Sizler her ne kadar farklı boyutlarda olsanız da, hiçbiriniz sözlerimin ne kadar değerli olduğunu gerçek anlamda anlayamazsınız. Uygulama yaptığınız müddetçe her şeyi elde edeceksiniz. Fakat elde edeceğiniz şeylerin içerisine, bana ait unsurların ne kadarının dâhil edildiğini biliyor musunuz? (Alkış) Elbette, benimle bağlantılı olan bu gibi şeyler hakkında konuşmak istemiyorum. Ben sadece sizlere Shifu'nuzun üstlenmiş olduğu bu sorumluluğun üzerine titremeniz gerektiğini söylüyorum! Xiulian'de iyi iş çıkarmak zorundasınız. Bu şansı kaçırmayın.

Soru: Batılılar tarafından çevrilmiş olan Dafa'yı ne zaman elde edebileceğiz?

Shifu: Zhuan Falun yakında ulaşılabilir olacak. Fransızca versiyonu basılması için yakında yayınevine yollanacak ve İngilizce versiyonu zaten ulaşılabilir durumda. Alman versiyonu şu anda kitapçılarda bulunuyor; öyle görünüyor ki çok sayıda kitapevinde bulunuyor. Diğer dillere gelince, İtalyanca ve İspanyolca versiyonu şu an çevriliyor; Rusça versiyon ise ulaşılabilir durumda. Batı dillerindeki durum budur. Ve hala diğer dillere çeviren kişiler de bulunuyor. Kişisel olarak, bu mesele konusunda gerçekten endişeliyim. Sıklıkla, bunun sebebi koşulların birçok anlamda olgunlaşmamış olması. Ve çeşitli kaynaklardan gelip de sizin farkında olmadığınız engellemeler de bulunuyor. O yüzden iş uzadıkça uzuyor.

Soru: Eğer xinxing gelişimi en büyük öneme sahip olan şey ise niçin Shifu hala kitapta xiulian seviyelerinden ve Tanrısal güçlerden bahsediyor?

Shifu: Çok sayıda soru yeni uygulayıcılar tarafından soruluyor. Soru sormadan önce bari en azından kitabı okuyun! Xiulian ile bir Buda'nın yetenekleri birbirinden ayrılmaz şeylerdir. Dolayısıyla ben o gibi konular hakkında Fa hakikatleri ve prensipleri temelinde genel anlamda konuşuyorum ve bu durum sizin anlamanıza olanak tanıyor. Uygulayıcıların anlamalarını sağlamak için sadece tek bir örnek veriyorum. Bu gibi şeylerin peşinde koşmamanızı istiyorum gibi bir şey yoktur, fakat ben devam ediyor ve size bu gibi şeyleri anlatmayı sürdürüyorum. Bu gibi konular Buda Fa uygulamasından ayrılamaz olan şeylerdir. Sizin peşinde koştuğunuz şeyler ile anlamanız gereken Fa prensipleri birbirlerinden tamamen ayrı iki konudur; Tanrısal güçler Buda Fa'nın bir diğer yönünün tezahürleridir. Buda Fa'nın Tanrısal güçlerinin sıra dışılığını görme yeteneğinden yoksun olmanız, kitabı insan zihni ile okuyor olmanızın bir sonucudur. Bu gibi şeyleri canınızın istediği gibi okuyorsunuz. Okumuyorsunuz ve hatta kabul etmiyorsunuz; insani düşünme biçiminiz kavrama konusunda başarısız oluyor. Gelişim kaydedemiyor olmanızın sebebi tam olarak budur.

Soru: Homoseksüellik niçin ahlaksızlık olarak kabul ediliyor?

Shifu: Hepiniz şunu bir düşünün: Homoseksüellik bir insan davranışı mıdır? Cennet, erkeği ve kadını yaratmıştır. Peki, bundaki amaç ne idi? Gelecek kuşakları yaratmak idi. Bir erkekle bir erkeğin birlikte olması ya da bir kadının bir kadın ile birlikte olması -bunun yanlış mı yoksa doğru mu olduğunu anlamak için çok da düşünmeye gerek yok. Önemsiz şeyler yanlış yapıldığında, kişinin hatalı olduğu söylenebilir. Önemli şeyler yanlış bir şekilde yapıldığında ise, bu, insanoğlunun bir ahlak koduna sahip olmadığı anlamına gelen bir durumdur ve o durumda onlar artık insan olmayı hak etmiyorlardır.

Sizlere, günümüz toplumunun niçin içinde bulunduğu şu anki durumda olduğunu söyleyeyim. Bu durum, insanoğlunu kontrol altında tutan doğru ve erdemli bir Fa'nın olmamasının sonucudur. Bu Dafa en kaotik durumdaki bu ortamın içerisinde öğretiliyor; artık hiçbir dinin insanları kurtaramadığı bir zamanın içerisinde ve artık hiçbir Tanrı'nın insanlar ile ilgilenmediği bir durumun içerisinde öğretiliyor. Fa'nın gücü her şeye yetmektedir. [Fa, her şeye gücü yetendir.] En iyi olan zaman dönemi, böylesine muazzam bir Fa'nın öğretilmesini gerektirmezdi. Sadece en kötü zaman dönemleri içerisinde Fa'nın gücü kendisini gösterebilir. Başka sebepler de vardır.

Soru: Homoseksüellerin kötü insanlar olarak görülmesinin nedeni nedir?

Shifu: Sizlere şunu söyleyeyim, eğer ben bugün bu Fa'yı öğretiyor olmasaydım, Tanrıların ilk yok edecekleri hedef homoseksüeller olurdu. Onları yok edecek olan kişi ben olmazdım -Tanrılar olurdu. Biliyorsunuz homoseksüeller, antik Yunan kültürü dönemi esnasında, homoseksüellik ile ilgili yasal zemin oluşturmuşlardı. Evet, antik Yunan kültüründe benzer bir olgu vardı. Peki, antik dönem Yunan kültürünün artık neden var olmadığını biliyor musunuz? Antik Yunanlar neden yok oldular? Çünkü o noktaya dek yozlaşmışlardı ve bu yüzden de yok edildiler.

Tanrılar insanları yarattığı zaman, insan davranışları ve yaşantısı için standartlar buyurdular. İnsanlar o sınırları aştığında, her ne kadar bir insanın dış görüntüsüne sahip olsalar da, artık insan olarak isimlendirilmezler. Dolayısıyla da Tanrılar, onların var olmalarını hoş göremezler ve onları yok ederler. Savaşların, salgın hastalıkların, doğal felaketlerin ve insanların sebep olduğu felaketlerin dünyada niçin gerçekleştiğini biliyor musunuz? Onların tam olarak sebebi, insanların karmaya sahip olmalarıdır ve o olaylar bunu yok etmek için var olmaktadır. Gelecekteki bir zaman dönemi ne kadar muhteşem olabilirse olsun, dünya üzerinde savaşlar, salgın hastalıklar, doğal felaketler ve insanların sebep olduğu felaketler hala var olmaya devam edecekler. Onlar, insanlar için olan karmayı yok etme yoludur. Günah işlemiş olan bazı insanlar, karmalarını, fiziksel vücutlarının ölmesi ve acı çekme yolu ile ödeyebilirler ve ardından reenkarne oldukları zaman, o karmadan kurtulurlar. Yaşamları gerçek anlamda ölmez, tekrar reenkarne olurlar. Fakat bazı insanların biriktirmiş olduğu karma çok fazladır ve o gibi bir durumda o kişilerin varoluşlarının en temel elementleri bu işin içine dâhil edilir ve yok edilirler. Homoseksüeller, Tanrıların insanlar için belirlemiş olduğu standartları ihlal etmekle kalmıyor, aynı zamanda insan toplumunun ahlak koduna da zarar veriyorlar. Özellikle de, bu durumun çocuklar üzerinde yarattığı etki, gelecekte, toplumda şeytani bir şeye dönüşecektir. Mesele budur. Fakat bu türden bir yok ediş, yok edilmelerinin ardından sadece ortadan yok olmaları gibi bir şey değildir. O kişi, bize çok hızlıymış gibi görünen bir an içerisinde katman katman yok edilir, fakat aslında bu, oradaki zaman alanı içerisinde son derece yavaş bir süreçtir. Kişi tekrar ve de tekrar, son derece acı veren bir yolla yok edilir. Bu, çok ama çok korkutucudur. Bir insan erdemli bir biçimde yaşamalıdır; bir insan gibi saygın bir şekilde yaşamalıdır. Kişi kendi şeytani doğasına teslim olmamalı ve canının istediği her şeyi yapmamalıdır.

Soru: Ben Doğru Meyve Konumuna ulaşmak istiyorum. Amacım Luohan seviyesine kadar ulaşmak. Benimle karmik ilişkisi olmayanlara yardım etme girişiminde bulunmadım ve buna Fa'yı yaymak ta dâhil. Acaba yanlış mı yaptım?

Shifu: Evet. O, senin yüzeyde bulunan insan düşüncendir. Her birinizin nereye kadar xiulian uygulamanız gerektiği konusunda, dayanma yeteneğiniz ölçüsünde, sahip olduğunuz erdem miktarına göre ve de fiziki temeliniz seviyesi doğrultusunda, iyi şeyler ayarlamış olduğumu biliyor musunuz? Kendiniz için bir uygulama yönü ayarlamak istiyorsunuz, fakat bu kabul edilemez bir şeydir -ayrıca kimse bunu tanımaz da. Niçin kendin için Luohan seviyesini yeterli görüyorsun? Bunun sebebi, şu anda Fa'yı sadece o kadar anlıyor olmandır. Terk etmek istemediğin çok sayıda takıntın bulunuyor. Sadece, Fa'yı bu kadar kavrıyor olduğun için bu şekilde düşündüğün söylenebilir. Gelecekte, Fa'yı daha yüksek bir seviyede anladığında -Dafa kitaplarını okuma sayını arttırdığın zaman- düşünme biçimini kesinlikle değiştireceksin. Bu soruyu sormaman gerektiğini hissedecek ve o noktada, kendini utanmış hissedeceksin. Şu anda sana sadece şunu söyleyebilirim ki, bu durum sadece bulunduğun yeri temsil ediyor, o yüzden de seni suçlamıyorum fakat davranışın doğru değil. Eğer senden istenilenlerde gevşersen aşmak istemediğin takıntıların, azimle ilerlemen konusunda zorluk yaşamanı sağlayacaklardır.

Soru: Xiulian yoluna ilk adım attığımda oldukça ilgili ve azimliydim. Fakat çok da uzun bir zaman geçmeden Dafa'dan kuşku duymaya başladım. Arka arkaya hatalar yaptım ve testleri geçemedim. Bu düşünce karması mıdır yoksa şeytani engelleme mi?

Shifu: Ben niçin sizden orijinal ve gerçek benliğinize dönmenizi istiyorum? Gerçek benliğinize dönmenizdeki amaç nedir? Amaç, gerçek benliğiniz ne ise ona dönmektir. İnsanoğlu çok sayıda takıntılara, her türden düşünce, fikir ve kanılara sahiptir ve bütün bunlar kafanızın içinde bulunan düşüncelerdir -fakat onların hiçbiri siz değilsiniz. Daha önce kapının ardına kadar açık olduğunu ve bunun sadece sizin kalbinizle ilgili bir mesele olduğunu söylemiştim. Bir kişinin xiulian uygulayıp uygulayamayacağı, sadece o kişinin kalbine bağlıdır; sadece o kişinin hala orijinine, gerçek benliğine dönme düşüncesi ve niyetine sahip olup olmadığına bağlıdır. Sizlere, düşüncelerinize engelleme yaratan şeylerin hepsinin siz olmayabileceğinizi işte bu yüzden söylüyorum. Kişisel menfaatlerini insanlar arasında tehlike altındayken bırakamayan veya hangi düşüncelerin kendi düşünceleri hangilerinin ise kendi düşünceleri olmadığını ayırt edemeyen kişilere gelince ve hatta o kötü düşüncelerin kendi düşünceleri olduğunu düşünen kişilere gelince, biz kesinlikle onlarla ilgilenmeyi sürdürmeyeceğiz. Peki neden? Çünkü o kişiler o kötü düşünceleri kendileri olarak görüyorlar -ve bize ait olan şeyler, o gibi kötü düşüncelere verilmez.

Soru: Zhuan Falun'da yüce aydınlanmış varlıkların kendi karakteristik özellikleri temelinde bir evren inşa ettiklerinden bahsediliyor.

Shifu: Sizlere şunu söyleyeceğim: çok sayıda kişi bu kısmı okuyor ve bu kısma şaşırıyor. O kısımda, tüm boyutları kapsayan engin kozmosta var olan çok sayıdaki boyutların evrenlerinde gerçekleşen olaylardan bahsediliyor. Bu kozmos tek kelimeyle devasadır. Bahsettiğim şey, tüm kozmos hakkında değildi. Kozmosun farklı seviyelerinde bulunan yüce aydınlanmış varlıklar, kozmosun Dafa'sının farklı gerçekliklerine aydınlanmışlardır ve hatta aynı seviyeye ait olan yüce aydınlanmış varlıkların aydınlanmış oldukları şeyler bile farklıdır. Bu engin kozmos içerisinde farklı büyüklüklere sahip olan bazı evrenler yozlaşma sinyalleri vermeye başladığında, yüksek bir seviyeye ve de doğru yasalara aydınlanmış olan yüce aydınlanmış varlıklar, o seviyede yeni bir evren yaratırlar. Bununla, daha büyük olan, [evrenlerin sayısız katmanlarını kapsayan], inanılmaz derecedeki engin kozmostan bahsedilmiyor.

Soru: Zaman ile Diyalog makalesinde, bir Tanrı'dan bahsediliyor. Bu Tanrı kavramını nasıl anlamamız gerekiyor? Ve onu Buda'dan veya Tao'dan nasıl ayırt edebiliriz? Onun normal Tanrılar ile nasıl bir ilişkisi var?

Shifu: Evrende var olan ve yetenekleri sıradan insanları bastıranların hepsi Tanrılardır. Mikroskobik olup havaya nüfuz etmiş olan sınırsız sayıdaki canlı, sayısız ve formsuz Tanrılardır; düşünce budur. Tanrılar çeşit çeşit âlemlerde bulunurlar ve çeşitli türlerdedirler. Budalar, Tanrı değiller midir? Taolar, Tanrı değiller midir? Hep birlikte, onlar Tanrılar olarak bilinirler. Sadece, onların her biri, kendi uygulama özelliklerine ve kendi görüntülerine sahiplerdir. Dahası onlar kendilerine has şeyler biçimlendirmişlerdir. O yüzden bazısı Tao, bazısı Buda ve bazısı da Tanrı olarak isimlendirilir. Evrende var olan her şey düşünceye ve yaşama sahiptir. Onların Tanrı olmadıklarını söyleyebilir misiniz? Herhangi bir boyutta bulunan "zaman", o boyuta ait tüm maddelerde gerçekleşen değişimler ile sıkı bir şekilde ilişkilendirilmiştir. "Zamanın" bir Tanrı olmadığını söyleyebilir misiniz? O, kendi kontrol sahası içerisinde bulunan tüm yaşamların düşüncelerini bilmektedir. Eğer konuşmak isterse, konuşabilir; eğer bir insan formuna bürünmek isterse bunu da yapabilir. Onun bir Tanrı olmadığını söyleyebilir misiniz? İnsanoğlu "zamanın" sadece bir kavram olduğunu düşünüyor. Güneş doğuyor ve batıyor, insanlar bir şeylerin sınırını çiziyor ve saate birtakım rakamlar yerleştiriyorlar -ve bunun "zaman" olduğunu düşünüyorlar. Yani zaman, sıradan insan toplumunda, güneşin doğması ve batması ile ifade ediliyor. Fakat sizlere söyleyebilirim ki, güneşin doğuşu ve batışı ve Dünya'nın Güneş etrafındaki dönüşü bile -herhangi bir sapma olmadan- bu boyuta ait olan "zaman" tarafından belirlenmiş ve düzenlenmiştir.

Soru: Ben Tamamlanmaya ulaşma konusunda azimliyim. Shifu Fa'yı öğretmeyi durdurduğu zaman hala Shifu'nun Fa Bedenleri tarafından korunacak mıyım?

Shifu: Aslında ben Fa'yı öğretmeyi durdurdum. Benim Fa'yı sistematik olarak öğretme sürecim geçti. Şu anda ben sadece bu Fa konferansına katılmak ve bazı sorularınızı yanıtlamak için buradayım. Asistan merkezlerinin koordinatörleri benden sürekli olarak daha derin şeyler konuşmamı ve sizlere daha fazla şeyler anlatmamı istiyorlar. Benim önceden Fa'yı öğretmem en büyük öneme sahip olan şey idi. Bugün en büyük öneme sahip olan şey ise sizin uygulamanız ve gelişiminizdir. Sizinle ilgilenmeyen hiçbir Fa Bedeni olmaması nasıl olabilir? Fa Bedenlerim sizinle artık ilgilenmediğinde ise, Tamamlanmaya ulaşmış olacaksınız.

Soru: Fa'yı henüz yeni öğrenmiş olan bazı yeni uygulayıcılar Shifu'nun 1998 Kuzey Amerika Fa konuşmalarından önceki ses ve video kayıtlarını gerçekten izlemek istiyorlar. Bunda bir sorun var mı?

Shifu: Şu anda, ABD'ye ilk gittiğim günden bu yana olan konuşmalarımı içeren yeni bir kitap var. Kitabı okumak Fa ile ilgili olan anlayışınıza büyük fayda sağlar. Diğer yandan, videolar sizinle direkt olarak ilgili olmayabilirler çünkü o anlarda ben, salondaki uygulayıcıların belirli durumları için konuşma yapıyordum. Fakat tam tersi, kitaplar ise genel dinleyiciler için uygundur, çünkü onlar yeniden düzenlenmişlerdir. Dahası, Fa hakkında konuşma yapıyorken çok özel bir konuşma ile ilgili videoları da görmüş olabilirsiniz. Hiç durmadan konuşurken, bir anda konuları değiştirir ve başka konular hakkında konuşmaya başlarım. Belki de hepiniz bunu hissetmişsinizdir. Peki, bunu niçin yapıyorum? Çünkü devam ediyorken, uygulayıcıların o konuyu anladığını görüyordum. Ben konuşmayı bitirmeden bile, anlamış oluyorlardı. O zaman, ben de o konuyu konuşmayı bırakıyor ve bir başka konuya devam ediyordum. Videolarımda bu durum sıklıkla gerçekleştiği için, [çok sayıda şey anlamında] videoları izlemek sizin açınızdan kitabı okumaya göre ille de daha iyi olmayabilir. Kitabı okumak sizin açınızdan daha iyidir -söylemek istediğim şey budur. Kitabın ve videonun bir arada var olması engelleme ile sonuçlanır. Dolayısıyla, farklı bölgelerdeki Fa konuşmalarının kitapları yayınlanır yayınlanmaz tüm kayıtların ve videoların silinmesi gerekiyor ve bu, Dafa'yı korumak içindir. Kişinin terk edemediği şey ise, insan duygusudur.

Soru: Ben ve karım Dafa uyguluyoruz. Birkaç ay önce, ikimiz de arka arkaya, rüyamızda, inanılmaz güzellikte büyük bir kuş gördük. Kuş benim vücuduma girdikten sonra kayboldu, fakat karım kuş seslerini duyuyordu. Bu neyin işareti oluyor?

Shifu: O sadece bir kuş. Hayatlar ve de hayatlar boyu süren reenkarnasyonlarınızda -çok yüksek seviyeden gelmiş olan bir Tanrı bile bir yaşantısında insan, diğer bir yaşantısında ise hayvan olarak reenkarne olabilir. İnsan dünyasında işler böyledir. Uygulamanızın başlangıç safhasında gördüğünüz ilk şey, muhtemelen sizin orijinal formunuzdur veya ilk başta bulunduğunuz yerin görüntüsüdür. O bir insan, bir hayvan ya da herhangi bir şeyin formu içerisinde olabilir. Cennetlerde bulunan kuşlar da Tanrısal varlıklardır.

Soru: Uygulayıcılar besinsel destek alabilirler mi?

Shifu: Kitabı okumuyorsunuz, kitabı kesinlikle okumuyorsunuz. Bir düşünün: Bir uygulayıcının vücudu eğer hastalık taşısaydı, gong geliştiremezdi. Yani saf olmayan vücudunuz xiulian için uygun olmazdı. Xiulian uyguladığınızda vücudunuz mutlak saflık derecesine ulaşana dek temizlenmek zorundadır ve sadece bunun ardından gong geliştirmeye başlayabilir. İşte ben bu yüzden sizlere hastalık tedavi etmediğimizi söylemiştim. Fakat gerçek uygulayıcıların vücutlarını temizleyeceğim ve bu türden bir vücut hastalıktan muaf durumdadır. Bizler Budaların seviyesinde var olan türden bir vücut edinmek niyetindeyiz. Bunu besinsel destek alarak elde edebilir misiniz? Kesinlikle hayır. Peki, o zaman niçin onları alıyorsunuz? Bu, lezzetli bir şey ve nefis tadı için denemeye değer bir şey gibi değildir. Biz, vücudunuzu en doğal ve uygun diğer koşula yavaş yavaş ulaştırmak için, vücudunuzu uygulama esnasında giderek artan bir şekilde saflaştırıyoruz. Bu, ilaçların başaramayacağı bir şeydir. Eğer ilaç alıyor ya da destekleyiciler kullanıyorsanız, xiulian'den hala kuşku duymuyor musunuz? Kendinizi açıkça bir uygulayıcı olarak görmüyorsunuz. Sebep bu değil midir? Eğer siz kendinizi bir uygulayıcı olarak görmüyorsanız, biz nasıl görebiliriz? Mantıklı, öyle değil mi? İster Çin bitkisel ilaçları olsun, ister Batı ilaçları -ilaçlar aynıdır; buna hiç şüphe yok. Sizin amacınız kesinlikle sağlıklı bir vücut elde etmektir, fakat bizim uygulamamız bunun çok daha ötesine ulaşmaktadır. Bu gibi şeylerin nasıl işlediğini açıklamıştım. Dolayısıyla bu konunun ne şekilde ele alınması gerektiğini düşünüyorsunuz?

Soru: Biz, Çin'den gelen uygulayıcılarız. Çeşitli sebeplerden dolayı gelemeyen 5 kişi daha var. Bu durum şeytani engellemenin çok fazla olmasından dolayı mıdır yoksa onların gelmemelerini Shifu mu ayarladı?

Shifu: Beşinizin bile gelmesine izin vermek istememiştim. Peki neden? Daha yeni söylemiş olduğum gibi, önceleri Fa'yı öğretiyor olmam en büyük öneme sahip olan şey idi fakat bugün sizin uygulamanız ve gelişiminiz en büyük önemi teşkil ediyor. Zihninizi tamamen xiulian'e odaklayın; sarsılmaz ve azimli bir şekilde xiulian uygulayın -kilit nokta budur. Sarsılmaz olmayan bir kalbe sahip olmanız, beni bulmayı istemeniz, Fa hakkındaki konuşmalarımı dinlemeyi arzu etmeniz, beni her yerde takip etmeniz… Bunların uygulamanıza hiçbir şekilde faydası yoktur -en ufak bir şekilde bile. Singapur'da bir Fa konferansı düzenlenecek iken, Çin'den çok sayıda insan gelmek istedi. O zaman da ben Ana Dafa Derneğine, "Şunu aktarmanız gerekiyor": Her bir bölgede bulunan asistan merkezleri, uygulayıcılara seyahat etmemeleri gerektiğini, çünkü bunun bir faydasının olmayacağını söylesin" demiştim. Esasen bu zaman periyodunda, sizin uygulamanızın aşamalarını Fa Bedenleri düzenliyorlar. Fakat sizler bunu bozuyorsunuz. Bu zaman diliminde, kendinizi geliştirmeniz için bölünmüş olan takıntılarınızın bazıları büyük ihtimalle terk edilmiş olabilecekti, fakat geliştirilmesi gereken şeyler -belirli bir anlamda- bozuluyor. Sebep budur. Yapmamanız gereken şeyler konusunda direnen bütün takıntılarınızı, şeytani engelleme olarak görmeyin.

Soru: Kocam egzersizleri hiç yapmadı. Fakat Zhuan Falun'u bir kere okudu ve bir kez de Shifu'nun Fa konuşmalarının videolarını izledi. Fakat kendisinin Göksel Gözü açıldı ve hatta Uzağı Görebilme Yeteneğini dahi kullanabiliyor .

Shifu: Bu durum onun karmik ilişkisinden kaynaklanıyor. Sahip olduğu spritüel temel oldukça iyi olabilir ve bu da kitabı okur okumaz Göksel Gözünün açılmasına sebep olmuştur. Öğrenip öğrenmediğine ya da xiulian uygulayıp uygulamadığına gelince ise, bu karmaşık toplum içerisinde, herkes aşırı derecede karmaşık bir hale gelmiştir. Bu dünyaya gelmeden önce, siz salonda bulunan her birinizin, [geçmiş bir zaman içerisinde], kalbinin ve ruhunun derinliklerine, bugün Fa'yı edinmeniz için gerekli olan tohumlar ekildi. İnsan toplumunda sizleri defalarca aradım ve buldum ve sizlere işaretler verdim. Bütün bu şeyler güçlü bir rol oynamaktadır, fakat bunların hiçbiri, sahip olduğunuz insan takıntılarınızı azaltmaz. Ve bunların hiçbiri, Fa ile karşılaştığınız zamanki gibi hissetmenizi sağlayamaz: "Vay canına! Çok uzun zamandır bekliyordum. Ben sadece onu edinmek için geldim." Çok sayıda insan artık o hisse sahip değil ve bu durum uygulamalarında aksamalarına ve azimli olamamalarına sebep oluyor. Karmik ilişkisi olan ve Fa'yı edinen çok sayıda insan, hala insan takıntılarından kurtulamıyor. Her tür senaryo var olmaktadır. Karmik ilişki bir kez bittiğinde, son bulur.

Soru: Shifu siz Srivatsa sembolü hakkında konuşurken: "Rulay seviyesinden iki kat yüksekte bulunan bir Buda'nın 2 adet Srivatsa sembolü vardır" demiştiniz. O ifadede, kişinin bir Rulay'dan iki kat yüksek olan gong sütunundan mı bahsediyordunuz?

Shifu: Kişinin xinxing'inden ve kudretli erdeminden bahsediyordum. Gong sadece onun bir tezahürüdür. Bunu kişinin gong sütunu olarak da anlayabilirsiniz -bunda bir sorun yoktur. Fakat o, kişi Tamamlanmaya ulaştıktan sonra, gong sütunu olmak zorundadır. Yani, Tamamlanmaya ulaşılmasının ardından gong sütununun yüksekliği, bir Rulay'ınkinden 2 kat yüksek olmalıdır. Xiulian süreci esnasında geliştirilmiş olan gong sütunu sayılmaz. Çünkü daha sonlandırılmamıştır, bunun sebebi ise, diğer kısımlarınızın henüz Tamamlanmaya ulaşmamış olmasıdır. Dolayısıyla o sadece bir enerjinin varoluş formudur. Fakat belirli bir bakış açısından bakıldığında ise, xiulian uyguluyorken seviyenizi ve xinxing'inizi temsil eder.

Soru: Singapur Fa konferansı esnasında Shifu alkış alırken, kabul işareti olarak her iki elini de kullanıyordu. Fakat önceden Fa konuşması yaparken, kabul işareti olarak genellikle tek elinizi kullanıyordunuz. Bunda nasıl bir içsel anlam bulunuyor?

Shifu: Uygulayıcılarımıza karşı tek elimi kullanırım. Fakat bir nokta var: Herkesin saf kalbini gördüğümde ve onların azimle ve de durmaksızın ilerliyor olduklarını gördüğümde, gerçekten mutlu oluyorum ve o durumda da iki elimi kullanmayı seviyorum. Normal koşullar altında, bir Shifu, uygulayıcılarına karşı tek elini kullanır.

Soru: Bir kişi Zhuan Falun'u ezberleyebildiğinde, ister Tamamlanmaya ulaşabilsin ister ulaşamasın, ana ruhunda Dafa'yı sonsuza dek taşıyabileceğini duydum.

Shifu: Kim sadece Fa'yı ezberleyip Tamamlanmaya ulaşmamaya razı olur ki? Kitabı niçin ezberliyorsunuz? Ezberlemek, Tamamlanmaya ulaşmak için değil mi? Zhuan Falun'u ezberlemek, gelişiminize yardımcı olur, çünkü hem vücudunuzun mikroskobik parçası hem de yüzeyde bulunan insan kısmı, hep birlikte ezberlemektedir. Fakat onu nasıl ezberlerseniz ezberleyin -ve bu durum onu çok iyi ezberlemiş olan kişiler için de geçerlidir- belirli bir zaman geldiğinde artık ezbere okuyamadığınızı göreceksiniz. Peki neden? Çünkü ana kısmınız, onu ezberlemiş olan kısmınız, standardı karşıladıktan sonra sizden ayrılmaktadır. Aniden: "A, nasıl oluyor da artık ezbere okuyamıyorum?" şeklinde hissedersiniz. Bunun sebebi, gereksinimi karşılayan kısmın ayrılmış olmasıdır ve insan yüzeyi artık onun tamamını ezbere okuyamaz, çünkü unutmuştur. Bazıları fazlaca unutur, bazıları ise daha az unutur. Bu türden bir durum gerçekleşmektedir.

Birçoğunuz, iyi duymak gibi ve Göksel Gözünüzün bir şeyleri net bir şekilde görmesi gibi periyodik bir durumu yaşamıştır. Peki, kişi ne zaman net olarak görebilir? Ya da ne zaman en iyi şekilde görebilir? Belirli bir safhada gerçekten iyi uygulama yaptığı zaman görebilir ve o an ayrılma henüz gerçekleşmemiştir ve o kişi standardı karşılamak üzeredir. Net bir şekilde görebilir, kulakları ile net bir şekilde duyabilir ve vücudu duyarlıdır. Ayrılma gerçekleşir gerçekleşmez ise o durumu kaybettiğini hisseder ve kendi kendine: "Bunun sebebi seviyemin düşmüş olması mı acaba? Niçin her şey eskisi gibi iyi değil?" diye düşünür. Bu durum düşmüş olmanız değildir. Olan şey, uygulamayı bitirmiş olan kısmınızın sizden ayrılmış olmasıdır ve geriye kalan şey ise henüz uygulamayı bitirmemiş olan ve uygulamaya devam etmesi gereken kısımdır. Dolayısıyla zaman zaman duyarlı olursunuz. İşte böyledir. Bu durum sadece Dafa uygularken gerçekleşir.

Soru: Daha yüksek seviyelere doğru ilerledikçe daha az uyunduğu doğru mudur?

Shifu: Öyle değildir. Bu, düşüncelerinize özgü olan parçacıklardaki değişimler ve yükselmeler ile bağlantılıdır. Fakat bu periyodik olarak gerçekleşir. Az önce konuştuğum konu, bu faktörü de içerir. İyi geliştirmiş olduğunuz kısmınız sizden ayrıldığında, yüzeyde, normal duruma dönersiniz. Tamamlanmaya ulaşana dek yaşayacağınız şey budur. Bütün bunlar sizin normal bir insan gibi yaşamanıza olanak tanır. Fakat insan kısmınız giderek daha da güçsüzleşir. Ve eğer kendinizi yüksek standartlarda tutmayı başarabilirseniz, muhtemelen sıradan insanlar arasındayken kendinizi giderek daha iyi idare edebilirsiniz. Bu şekildedir.

Soru: Zaman bastırıyor fakat ben hala tam lotus pozisyonunda oturamıyorum. Nasıl daha iyi yapabilirim?

Shifu: Endişelenme. Hiç kimse zamanın yeterli olmadığını söylemiyor. Ben asla yeterli zaman yok gibi bir şey söylemedim. Ben sizden kendinizi geliştirmeniz konusunda acele etmenizi istedim ve sizden uygulamaya odaklanmanızı istedim. Fakat bunun anlamı kendiniz için sıkı gereksinimlere sahip olmanız gerektiğini bilmelisiniz -söylemek istediğim şey budur. Neyse, bacaklarını tam lotus katlayamayanlar çok ama çok nadirdir. Cennetlerde ana ruhu bir insan görüntüsü taşımayıp da diğer Tanrıların görüntüsünü taşıyan canlılar vardır ve onlar bacaklarını tam lotus pozisyonunda katlayamazlar. Belki de böyle bir durumu içeriyor olabilir. Fakat sizler bugün bir insan bedenine, fiziksel bir bedene sahip olduğunuz için, inanıyorum ki hepiniz bacaklarınızı katlayabilirsiniz -çok ama çok nadir kişiler hariç. Bunu çok kaygısız bir şekilde dile getireceğim. Bugün burada oturanlar arasında, çok sayıda kişi kendisini oldukça iyi geliştiriyor. Cennetlerde bulunan Pusalar bacaklarını katlayamayan kişilere bakarak ağızlarını kapatıp gülüyor ve: "Bacaklarını katlayamayan şu uygulayıcılara bakın" diyorlar.

Soru: Shifu takıntılar kavramından bahsedebilir mi?

Shifu: İnsanların evrenin hakikatini görememelerinin sebebi nedir? Bu boyut niçin aldatıcıdır? Herkese şunu söyleyeceğim: Sıradan insanlar arasında gördüğünüz şeyler ve sıradan insanların yaşadığı bu boyut içerisinde temas kurduğunuz her şey sizi sınırlıyor ve sınırlıyor -buna sıradan insanlar arasında öğrenilen bilgiler de dâhildir. Bu boyut ile ilgili bilginiz biriktiğinde, bu boyut içerisinde var olan her şey ile ilgili olan anlayışınız giderek daha ve daha net bir hale geldiğinde ve görünüşte giderek daha da farkındaymış gibi bir hale geldiğinizde, aslında kendinizi giderek daha da tıkamaktasınız. İnsanların yaşadığı bu boyut içerisinde "gerçek" olarak kabul ettiğiniz şeyler aslında pekâlâ yanlış veya ters olabilir. Dolayısıyla, insan toplumuna ait anlayışları terk edemezseniz, evrenin hakikatini göremezsiniz. Ben özellikle insanoğlu olarak hayatta kalmak, kendimizi korumak için olan şeylerin tamamını, ya da bizim daha fazla faydamıza olan şeylerin hepsini takıntı olarak isimlendiriyorum. Bu takıntılar aynen sizi kilitleyen büyük ve sağlam bir kilit gibidir. Sizler kendi yolunuzda yürüdükçe, bu kilitlerin tamamını açmak zorundasınız. Eğer bunu yapmazsanız sizi kilitli tutar ve sizi ayartırlar -ve gerçeği göremezsiniz. Ve sizi orijininize ve gerçek benliğinize döndürecek olan yolda o kilitleri açamazsanız, ileriye doğru gidemezsiniz. Bir testin ne olduğu işte budur. Saplanıp kalmış olduğunuz her şey sizin engelinizdir. Xiulian uygulamasında karşılaştığınız testler aslında sizin kendi zorluklarınızdır. Benim onları kullanma nedenim sahip olduğunuz takıntılarınızı açmak, gerçeği görmenizi sağlamak ve zihninizi yükseltmek içindir.

Soru: Tüm takıntıları yok etmeyi nasıl anlamalıyız?

Shifu: Bu, sıradan insan toplumunda terk edilemeyen takıntılar anlamına geliyor, çünkü sizin bugün uyguladığınız xiulian yöntemi, geçmişteki tüm yöntemlerden farklıdır. Çok sayıda insanın öğrenmeye geleceğini ve sosyal bir olgunun ortaya çıkacağını biliyordum. Hatta gelecekte, daha da fazla sayıda insan öğrenmeye gelecek. O durumda, ortaya çıkan bu sosyal olgu, toplum üzerinde çok büyük bir etki yaratacaktı. Eğer herkes sahip olduğu yetenek kilitlenmeden xiulian uygulasaydı ve herkes etrafta olağanüstü şeyler yaparak dolansaydı, toplumun çehresi değişirdi. Ve o durumda toplum, bir insan toplumuna benzeyeceğine, Tanrısal varlıkların bir toplumunu andırırdı. Bu gerçekleşemez. İnsan toplumu aynen şu anki şeklinde olduğu için, bizler bu ortamdan istifade ediyor ve bu toplum içerisinde xiulian uyguluyoruz. Bizler sadece ona zarar vermemekle kalmıyoruz -xiulian uygularken ona uymak da mecburiyetindeyiz. Çünkü bu ortama uyum sağlamasaydınız, xiulian uygulamak için başka hiçbir yolunuz kalmayacaktı. Bugün bizim benimsemiş olduğumuz yaklaşım tarzı işte böyledir. Günümüzde Dafa uygulayan 100 milyonun üzerinde insan bulunuyor. Eğer onların hepsi Hıristiyan ya da Budist keşişler olmak için evlerini terk etselerdi bir işe yaramazdı. Gelecekte daha da fazla insan olacak. O durumda bu topluma ne olurdu? Eğer herkes xiulian uygulamaya gelseydi, sizi kimler beslerdi? Bu bir işe yaramazdı. O yüzden insan toplumuna mümkün olduğunca uyum sağlamalıyız. Bizler xiulian uygulamak için insanlara ait olan bu türden bir sosyal ortamdan istifade ediyoruz, dolayısıyla da uyum sağlamak zorundayız.

Hepinizin bir mesleğinin, bir ortamının olması gerekiyor, hatta insan toplumu içerisinde bir ailenizin ve de çok sayıda akrabalarınızın olması gerekiyor. Bu gibi şeylerin tüm yönleri, bizim insan toplumunun düzenlerine uyum sağlama yeteneğimizin bir yansımasıdır. Aynı zamanda bunlar xiulian uygulamamız için bize iyi fırsatlar yaratıyor ve xiulian için bize ortam sağlıyorlar, çünkü sizler insanlar arasında xiulian uyguluyorsunuz. O zaman, bizler insanlar arasında uygulama yapıyor olduğunuz için, maddi şeylerle veya maddi anlamda sahip olunan şeylerle baş etme konusunda topluma mümkün olduğunca uyum sağlamak zorundayız. Fakat bir noktanın altının çizilmesi gerekiyor: Sizler diğer insanlarla aynı değilsiniz. Sizler uygulayıcı olduğunuz için kalbiniz ve zihniniz o gibi şeylere takılıp kalmış değildir. Çok paranız olabilir, bir aileniz, malınız olabilir -çok sayıda şeyiniz olabilir. Fakat onlara karşı olan takıntılarınızı yok etmeniz gerekiyor. Xiulian uygulama yolu budur.

Bizim burada bahsediyor olduğumuz her şeyi tamamen bırakma, maddi şeylerden vazgeçmek zorunda olduğunuz için bırakmak anlamına gelmez. Tam aksine, eğer siz maddi şeyleri terk ediyor fakat kalbinizde ve zihninizde onları terk edemiyorsanız, eğer onlardan ayrılma konusunda gönülsüz iseniz, eğer onlardan ayrılmayı başaramıyorsanız, ya da onları sıklıkla düşünüyor ve bazen uygulamanızı etkilemelerine izin veriyorsanız, o durumda bunun terk etmek değil de, terk etmeye zorlamak olduğunu söyleyeceğim. Dolayısıyla, maddi şeyleri yüzeysel anlamda görmek sadece bir formalitedir. Benim gördüğüm kadarı ile bir kişinin xiulian yoluyla yükselebilmesinin gerçek sebebi, insan kalbinin ve zihninin değişimden geçmesidir. Sadece bir kişinin kalbi ve düşünsel seviyesi standarda ulaştığı zaman o kişi xiulian'de yükselmiş demektir. Bizler maddi şeyleri çok hafife alırız. Onlara sahip olmanız ya da olmamanız hiç fark etmez. En önemli husus, o takıntıyı terk edip edememek ve yükselip yükselememenizdir -en kritik şey budur. Dahası, bizim uygulama formumuzun tamamı, sıradan insanlar arasında uygulama yapmak şeklinde düzenlenmiştir ve bu, azimli bir şekilde ilerlemenize ve gong'unuzun gerilememesine olanak tanır. Tüm ayarlamalar, her anlamda, bizim bugün sahip olduğumuz xiulian uygulama formuna uygunluk göstermektedir. O yüzden ben yıllar önce Fa'yı öğretmeye başlarken Tanrılar bu Fa'nın: "Yüksek Erdemin Fa'sı" olduğunu söylemişlerdi. Onun gerçekten çok iyi olduğunu hissetmişlerdi.

Soru: Dafa'yı yayma yöntemlerinin Avrupalılara göre ayarlanması gerekiyor mu?

Shifu: Fa'yı edinmiş bir uygulayıcının bu büyük amaca sahip olması ve daha fazla insanın öğrenmesi için Fa'yı nasıl yayacağını düşünmesi muhteşem bir şeydir. İster Avrupa'da olsun ister Doğu'da, onu ne şekilde yayarsanız yayın, yazgılı olmayanların gelip öğrenmeleri zor olacaktır. Peki, hangi insanlar "yazgılıdır?" Yazgılı olmaktan daha önce bahsetmiştim. Peki, bizler yazgılı olan bu insanları nasıl bulacağız? Diyelim ki "kim yazgılı" diye araştırmak için gazeteye bir ilan verdiniz. Bu bir işe yaramayacaktır. Fakat herkesin net olması gereken bir nokta var. Muhtemelen her bir uygulayıcımız "Falun Gong" veya "Zhuan Falun" kelimelerinden bahsettiği an çarpılacak ya da heyecanlanacak olan bazı insanlar olduğunu içlerinden biliyorlardır ve o insanlar derhal öğrenmek isteyeceklerdir. Büyük ihtimalle o kişiler yazgılı olan kişilerdir. Bazı insanlara ise ne kadar konuşursanız konuşun, kalpleri oynamaz ve onların yazgılı olmadıkları büyük bir olasılıktır.

Dolayısıyla onu nasıl yayacağımıza ve onu yayma metotlarına gelince, aslında uygulayıcılarımız için en iyi yol, halka açık yerlerde egzersizleri yapmalarıdır; bu suretle karmik ilişkisi olan kişiler gelip onları bulabileceklerdir. Bir diğeri ise, Dafa kitaplarımızın çeşitli etnik bölgelerdeki ve ülkelerdeki kitap dükkânlarında ulaşılabilir olmasıdır. Benim kimin yazgılı olduğunu ve kimin Fa'yı edinmesi gerektiğini derhal görebilen sayısız Fa Bedenlerim bulunmaktadır. Eğer kitap dükkânlarında kitaplarımız var ise ve uygulayıcılarımız parklarda egzersizleri yapıyor ise, Fa Bedenleri karmik ilişkiye sahip olanları bulabilir ve Fa'yı aramaları için onları oraya getirebilir. Eğer bu türden bir ortamdan yoksun olursak, birtakım zorluklar belirecektir. Fakat kullanılan metot ne olursa olsun, karmik ilişkisi olan kişi kitabı bulacak ve kitabı okuduğunda onun iyi olduğunu düşünecektir. O kişi karmik ilişkiye sahip olduğu için kesinlikle onun iyi olduğunu düşünecek ve onun peşine düşecektir ve parklarda egzersiz yapan kişilerimiz olduğu için bizi derhal bulacaktır. Çünkü ben Fa'yı öğretmeye başladığım ilk zamanlarda, çok sayıda insan onu bu şekilde öğrendi. Fakat uygulayıcılarımızdan duyan çok sayıda insan da var. Fa'nın çok iyi bir şey olduğunu düşündüler ve aile fertlerinden gelip öğrenmelerini istediler. Eğer onun iyi bir şey olmadığını hissetselerdi kesinlikle aile fertlerinin kandırılmalarını istemezlerdi. Kesinlikle iyi bir şey olduğunu düşündükleri için aile fertlerinden gelip öğrenmelerini istediler. Daha sonra aile fertleri de onun iyi bir şey olduğunu hissetti ve onlar da diğer arkadaşlarının ve akrabalarının öğrenmesini istediler. Uygulayıcılar kişisel deneyimlerinden bahsettiklerinde ve nasıl hissettiklerini anlattıklarında, insanlar çok güçlü şekilde etkileniyorlar. Onlar kendi aile fertlerine yalan söylemiyorlardı -ayrıca arkadaşlarına da öyle. O yüzden arkadaşları buna inanıyorlar. Dafa işte bu şekilde yayılmaktadır.

Fakat söylendiği gibi, Fa'yı, uygulayıcılarımızın gazetelere ya da dergilere koyduğu makalelerden görerek edinen az sayıda insan da bulunuyor. Dün, Fa'yı bu şekilde edinmeye karşı olmadığımı söylemiştim. Fakat böyle bir senaryoda ne gibi bir problem belirebilir? Sadece en iyi kalitedeki insanlar gelmeyecek, en kötü türden insanlar da gelecektir. Dolayısıyla, gelen insanlar farklı amaçlara ve farklı zihinsel durumlara sahip olacaklardır; belirli bir süre uygulama yaptıktan sonra ayrılıp giden insanların olmasının sebebi budur. Onların daha düşük kalitede insanlar olma olasılıkları vardır. Belki Fa'yı edinmek istemiyorlardır, ya da elde etmeleri gerekmiyordur. Durum genellikle budur. Uygulayıcıların kendi başlarına makaleler yazması veya gazetelere bilgilendirmeler koymaları da iyi bir şeydir. Ben buna karşı değilim çünkü netice itibarı ile bu durum, yazgılı kişilerin gelmesine yardımcı olacaktır; nitelikli insanlar gazeteyi görecek ve geleceklerdir. Etkili olabilecek olmasının sebebi budur. Fakat sadece iki ana yöntem vardır: Birincisi kitap evlerinde kitaplarımızın olması ve egzersiz alanlarımızın bulunmasıdır -böylece Fa Bedenleri onları bulmaları için insanları getirebilirler; diğer yöntem ise Fa konferansları ve uygulayıcılarımızın kendi deneyimlerini aileleri ile paylaşmasıdır. Genelde bu iki yöntem ile daha fazla sayıda insan geliyor ve bu kişilerin kalitesi yüksektir. Diğer yöntemleri benimsemeye gelince, ister Doğulu ister Batılı olsunlar, bence onlar hala bu iki ana yöntemdir. Birçok bölgede bulunan insanlar, [başlangıç safhasında], Falun Gong'un ne olduğu konusunda henüz bir anlayış taşımıyor; dolayısıyla biz onu insanlara gazetelerde, dergilerde ya da bu gibi şeylerde makaleler yazarak tanıtıyoruz. Elbette bu da Fa'yı yaymaktır -buna hiç şüphe yok.

Soru: Ben beyaz ırktan biriyim. Siz bir test ile karşı karşıya kaldığınızda onu kabul ediyor musunuz yoksa onu terk mi ediyorsunuz?

Shifu: "Siz…" Burada benden bahsediliyor, öyle değil mi? Hepinize anlatmak istediğim bir şey var. Bu çok iyi bir soru. Sanırım herkes için bir şeyleri açıklığa kavuşturmanın vakti geldi.

Sizlere şunu söyleyebilirim ki, bugün kaç kişi Dafa uyguluyor olursa olsun veya benim kaç öğrencim ya da uygulayıcım olursa olsun, hepiniz uygulayıcılarsınız. Hiç kimse istisna değildir. Dolayısıyla, hepiniz xiulian uyguluyorsunuz. İster iyi bir şekilde xiulian uyguluyor olun ister zayıf bir şekilde; ister azimli şekilde ister değil; ister seviyeniz yüksek olsun ister düşük; xiulian uyguluyorken hepiniz kendinizi sıkı gereksinimlerde tutmalı ve kendinizi bir uygulayıcı olarak görmelisiniz. Fakat ben burada xiulian uygulamak için bulunmuyorum. Bu ayırım konusunda net olmalısınız. Benim kendime ait sıkıntılarım yok, ayrıca sizin sahip olduğunuz gibi xiulian faktörlerine de sahip değilim. Açıklık getirmek istediğim bir nokta var: Ben sizleri uygulayıcılarım olarak kabul ediyorum, dolayısıyla da size kurtuluş sunuyor, sizi kurtarıyor ve sizi dönüştürüyorum. Bu sebepten dolayı, benim sizden farklı olduğumu söyleyebilirsiniz. Karşılaştığınız tüm sıkıntıları xiulian olarak kabul etmeniz gerekiyor çünkü onlar kesinlikle xiulian'dir. Fakat eğer benim için bir sıkıntı gerçekleşirse, bu durum Fa'nın bozulması ve zarar görmesi demektir. Peki, buna niçin bu şekilde bakılması gerekiyor? Bu kozmos, en başlangıçta var olan şeydir. Benim bunu yapma amacım, Fa-düzeltmesidir. Kozmosa ait olan tüm canlılar Fa'dan saptılar, dolayısıyla da Fa ile rektife edilmeleri gerekiyor. Sizlere sıklıkla şunu söylüyorum: bu durum bir insanın binlerce yılda bir dahi karşılaşamayacağı bir şeydir. Tüm kozmosa ait olan Dafa'nın, [daha önce Tanrıların bile farkında olmadığı bir Fa'nın] dünyada öğretilmesi, tüm yaradılış boyunca asla gerçekleşmemiş olan bir şeydir.

Canlılar, sayısız tarihi çağlar boyunca, [giderek artan bir şekilde] saf olmayan bir hale geldiler ve her şey sapıyor. Eğer bu şekilde biraz daha devam ederse, en temel şey olan Zhen-Shan-Ren bile sapacaktı. Bu inanılmaz derecede korkutucudur. Fakat ben kozmostaki yaşamları bağrıma basıyorum. Orijinal yaşamları mümkün olduğunca korumak ve yok oluş sürecini önlemek istiyorum. Bende bu istek ortaya çıktı ve bu yüzden de geldim. (Alkış) Buraya geldiğimden dolayı, en orijinal, en şahane ve zamanın başlangıcındaki daha mükemmel olan her şeyi kendimle birlikte getirdiğim bir şekilde geldim. Biliyorsunuz ki, Falun dönmektedir. Sizin gördüğünüz Falun sadece onun yüzeysel formudur. Onun bir de sizin göremediğiniz Fa kısmı bulunmaktadır. O sürekli olarak dönmektedir ve onun otomatik bir düzeltme mekanizması vardır; her şeyi en orijinal ve en uygun haline dönüştürmektedir. Mikroskobik seviyeden yüzeye kadar tüm madde ve tüm yaşamlar işte böyledir -her şey döner ve hareket halindedir. Ben bütün bunları yaratıyor ve tamir ediyorum. Dahası, o her şeyi durmaksızın mükemmelleştirmekte ve uyumlandırmaktadır. Benim için xiulian diye bir şey yoktur. Bu sorumluluğu gerçekleştirirken, benim çözmem gereken şey, evrendeki yaşamların saf olmayan bir hale gelmelerinden sonra biçimlenen şeytani güçlere ait engelleyici etkileri ortadan kaldırmaktır. Ayrıca, toplumdaki tüm yaşamlar tarafından yaratılan karmanın benim için yarattığı zorluklar da var. Sizlere İsa'nın niçin insanlar tarafından çarmıha gerildiğini, Sakyamuni'nin niçin Nirvana'dan geçtiğini ve Lao Zi'nin niçin ardında beş bin kelime kitabını bırakarak aceleyle buradan ayrıldığını sıklıkla bildiğimi söylüyorum. Bir kişi dünyaya geldi ve yaşamlar boyunca reenkarne oldu diyelim. Kaç tane yaşamınız olduğu ve kaç yaşam süresinden geçtiğiniz hakkında hiçbir fikriniz bulunmuyor. Fakat her bir ve de tüm yaşamlarınız boyunca, başkalarına karşı çok sayıda borç edindiniz ve çok sayıda yanlış şey yaptınız. Bazı insanlar çeşitli seviyelerden geldi ve bu dünyaya reenkarne oldular. Adım adım düşerken yanlış şeyler yaptılar, yani bu onların birtakım yüksek seviyelerde zaman geçirmiş oldukları anlamına geliyor. Peki, niçin o yüksek seviyeli boyutlarda kalamadılar? Çünkü oradayken de kötü şeyler yaptılar ve biraz daha aşağı düştüler; tekrar kötü şeyler yaptılar ve biraz daha düştüler. Dolayısıyla, cennetlerde yanlış şeyler yapmalarından dolayı biriken borçlar, Tanrılara olan borçlar idi.

Cennetlerde bulunan Tanrılar bir insanın cennetlere geri dönmesine izin vermezler! Öğreten bir Shifu olmadan, sizi koruyup gözeten bir Shifu olmadan, asla geri dönemezsiniz -yetenekleriniz ne kadar büyük olursa olsun. İnsanları gerçek anlamda kurtaran türden bir Shifu sizinle ilgilenmiyorsa, dünyaya geldikten sonra geri dönmek, sonsuza dek imkânsızdır. Çünkü insan dünyasına ait karmayı ödeyebilmeniz mümkün olsaydı bile, cennetlerde borçlanılmış olanları hala ödeyemezdiniz. İsa insanları kurtarmak istemişti ve büyük bir merhamete sahipti, o yüzden de bütün bunları önemsemedi. O durumda, insanları bağlamış olan ve çözülmesi güç olan karmik borç düğümlerini kendisinin çözmesi gerekiyordu. Fakat bu evrende şunu söyleyen bir yasa vardır: "Kaybetmeyen kişiler kazanamaz; kazanmak için kaybetmek zorundasınız; borçlanılmış olan şey telafi edilmelidir." Bu mutlaktır, bu mutlak ve de ebedi olan yasadır. Bu doğrultuda, eğer bir kişiyi bundan kurtarırsanız, o borcu kim geri ödeyecek? Dolayısıyla bütün o hesaplar veya borçlar doğal olarak İsa'nın üzerine yıkıldı. "Bunu onlar için sen çözdün, o zaman onlar adına bunu sen ödeyeceksin" Çözülemeyen tüm düğümler, borçlu olunan her şey ve kurtulan o insanlara ait olup kendilerinin asla kurtulamadıkları şeylerin tamamı, [İsa Dünya üzerinde olduğu için] İsa'ya bağlandı. Tüm farklı seviyelerden gelen karmik borçlar vardı; yani onlar sadece buradan, insanların arasından kaynaklanmıyorlardı. Peki, en nihayetinde hangi dereceye kadar ulaşmıştı? Ne kadar insanı kurtardıysa daha fazla zorluk taşıyordu. Kendisini kurtarmasının hiçbir yolu yoktu, ayrıca o şeyleri yapacak enerjiye de sahip değildi. Düğümler çözülemiyordu. O yüzden, en sonunda, İsa o insanları kurtardı fakat kendisine ait insan bedeni kurtarılamıyordu. Dolayısıyla onların borçlarını ödemek için İsa'nın kendi vücudunu terk etmesinden başka bir yolu yoktu. Çok sayıda canlının karması ve de çok büyük miktarda bir nefret, İsa'nın üzerine çöktü. "Pekâlâ, tüm inanan kişiler için onları ödeyeceğim" Çarmıha gerildi ve ıstırap veren bir yolla öldü. Tüm düğümler İsa'nın fiziksel vücuduna sıçradı ve fiziksel vücudunun ölmesi ile birlikte yok oldular. O beden çıkarılıp atıldığı an, İsa da kurtuldu. İsa'nın çarmıha gerilmek zorunda olmasının ve insanların "İsa insanlar için acı çekti" demesinin nedeni budur. Sebep budur.

Hepiniz bu Fa'yı öğrenmeye çok sayıda insanın gelmiş olduğunu görüyorsunuz. Gelecekte daha da fazla olacak. Biliyorsunuz, xiulian uygulamanız için, bu gibi şeylerin Shifu tarafından yapılması gerekiyor. Fakat ben onlardan farklıyım, çünkü ister İsa olsun ister Sakyamuni, [netice itibarı ile] onlar küçük bir sahaya ait olan aydınlanmış varlıklar idi. Ben kozmosun içerisinde değilim, o yüzden farklı seviyelerdeki canlıların problemlerini ve kozmosun farklı kozmik vücutlarının problemlerini çözebiliyorum. Daha önce insanları kurtarmanın benim gerçek amacım olmadığını söylemiştim, onlar buna dâhil olan canlıların bir seviyesidir -onlar benim kurtarmak istediğim bir yaşam seviyesidir. Aslında ben kendim herhangi bir zorluğa sahip değilim; ben xiulian uygulamıyorum. Benim karşılaştığım sıkıntılar kendilerini burada, sıradan insan kısmında nadiren gösterirler ve kendilerini burada gösterenler de vardır ve onların büyük çoğunluğunu sizler bilmiyorsunuz. Benim kendimi ondan muaf tutabiliyor olmamın sebebi, benim onun içerisinde bulunmuyor olmamdır. Ben onlar gibi olmayacağım -kendisini sorundan kurtaramayan biri gibi olmayacağım. Kendimi muaf tutabilirim, fakat zorluk aşırı derecede büyük -bu, hiçbirinizin hayal edemeyeceği bir şeydir. Ben kendime ait olan şeyleri mümkün olabildiğince fazla bırakabiliyorum ve bütün bunları çözebiliyor olmamın sebebi de budur. (Alkış)

Aklıma gelmişken, şu anda sorulan soru ile ilgili bir konuya biraz daha vurgu yapayım. Sıklıkla benim yanımda, bana eşlik eden uygulayıcılar oluyor ve ayrıca her bölgede, sorumluluk üstlenmiş olan bazı insanlar da var -merkez koordinatörler veya sorumluluk üstlenmiş olan başka kişiler de var. Bir konuyu anlamanız gerekiyor: Sizin karşılaştığınız her şey, zorlukların üstesinden gelmektir. Fakat sizler Shifu'yu temsil edemezsiniz. Benim iştirak ettiğim ve sizin bildiğiniz herhangi bir konuya gelince, meseleyi benim perspektifimden değerlendirmek zorundasınız. Bunu daha önceleri savsaklıyordunuz. Benim için yaratılmış zorluklar, doğrudan Fa'yı hedefleyen zararlardır. Dolayısıyla, bu durum, sizin zorluklardan geçmenizden tamamen farklı bir durumdur. Shifu'nuz xiulian uyguluyor ya da testlerden geçiyor gibi bir durum kesinlikle söz konusu değildir. O gerçekten de Fa'yı ve kozmosu hedefleyen bir zarardır, dolayısıyla bunlar aynı kefeye konamazlar. Bu konuda net olun. Ben problemleri ele alırken, onları gerçek şeytanlar olarak ele alıyorum, fakat sizler bunu yapamazsınız! Sizin karşılaştığınız her şey, doğrudan sizin uygulamanız ile bağlantılıdır. Dolayısıyla siz onu daima xiulian olarak ele almak ve sebeplerini kendi içinizde bulmak zorundasınız. Bunlar tamamen ayrı şeylerdir.

Soru: Avrupalıların dinginlik durumuna girmeleri çok zormuş gibi görünüyor? Neden?

Shifu: Aslında, bu durum Asyalılar için de, Avrupalılar için de aynıdır. Sıradan insan toplumunda xiulian uygularken gerçek dinginliğe ulaşabilen bir kişi, hakikaten yüksek bir seviyededir. Sizler toplum içerisinde bir mesleğe sahip olduğunuz için ve her türden insan meselesine iştirak etmek zorunda olduğunuz için, meditasyona oturduğunuzda hiçbir şey hakkında düşünmek istemiyorsunuz, fakat o şeyler [farkında olmadan onları düşündüğünüz noktaya dek] zihninizi etkileyecektir. Dinginliğe ulaşamıyor olmanızın nedeni budur. Xiulian uygulaması içerisinde bizler sürekli olarak kendimizi geliştiriyor ve takıntılarımızı terk ediyoruz. Takıntılarınız giderek azaldığında, doğallıkla, gittikçe daha sakin ve durgun bir hale geldiğinizi göreceksiniz. Bu, sizin seviyenizi yansıtmaktadır. Derhal dinginliğe ulaşmayı ummak, pek de gerçekçi değildir. Hiçbir yöntem bunu başaramaz -son derece nadir durumlar dışında; o gibi kişilerin insan kısımları gerçekten de çok zayıf diğer kısımları ise çok güçlüdür. O kişiler, bir miktar aydınlanmış bir miktar ise aydınlanmamış [bir kısımları aydınlanmış bir kısımları ise aydınlanmamış] gibi bir durumun içerisindedirler. Bu insanlar, belirli bir oranda dinginliğe ulaşabilen son derece özel insanlardır ve esas olarak bunu Tanrısal kısımlarının etkide bulunuyor olmasına borçlulardır -insan kısımlarının değil. Bu gibi durumların dışında, diğerlerinin bir gün içerisinde dinginlik derecesine ulaşabilmeleri olanaksızdır. Dolayısıyla farklı ırklar arasında bir fark yoktur, Avrupalılar için de Asyalılar için de durum aynıdır.

Eğer dinginliğe ulaşamıyorsanız, endişelenmeyin. Egzersizleri yaparken vücudunuz rahat ve sakin olduğu müddetçe, o gibi şeyleri düşünmemek için elinizden geleni yapın. Eğer zihninizi düşünmekten gerçekten de alıkoyamıyor iseniz, o zaman oluruna bırakın ve o dizginsiz düşünceleri bir başkasının düşünceleriymiş gibi kabul edin: "Devam et ve düşün. Senin düşünmeni gözlemliyor olacağım" şeklinde düşünün. Bu da bir yaklaşım tarzıdır aynı zamanda. En azından onun siz olmadığını net olarak ayırt edebiliyorsunuzdur ve bu gerçekten de değerlidir. Ya da onu dizginleyin -ki bu durumda bir uygulayıcının başarabileceği bir şeyi başarmış olursunuz. Vücut rahatladıktan sonra, kişi dönüşüm ve arındırma için en uygun durumun içerisine girer. Fakat eğer zihniniz sakinleşemiyor, dönüşüm ve arındırma için en uygun olan durumun içerisine giremiyorsa ne olacak? Biliyorsunuz, bizim uygulamamız mikroskobik seviyeden başlamaktadır; dolayısıyla, bizim mikroskobik kısmımız dingin durumdadır. Oradan başlayarak -giderek artan şekilde dingin hale geldiğinde ve giderek daha iyi xiulian uyguladığında, yüzeydeki kısım dizginlenecek ve sürekli olarak zayıflayacaktır. Yüzey eskiye nazaran daha kötü fakat daha güçsüzdür. İlişki budur. Çoğunuz uzun zamandır xiulian uyguluyorsunuz ve zihninizde hala kötü düşüncelerin olduğunu görüyorsunuz. Eğer isterseniz onları bastırabilirsiniz. Çünkü onlar her ne kadar giderek kötüleşiyorlar ve yüzeyde daha fazla beliriyor olsalar da, aslında zayıflıyorlar çünkü artık onların kökleri yoktur.

Soru: Biz Batılı uygulayıcılar doğrunun ne olduğunu nasıl söyleyebiliriz ve hayatlarımızı nasıl yaşamamız gerekiyor? Olayların doğal şekilde gelişmesine mi izin vermeliyiz?

Shifu: Sizlere ne düşündüğümü söyleyeyim. Farklı koşullar altında, "olayların doğal akışında gerçekleşmesini sağlamak" hakkında konuşmuştum. Size "her şeyin doğal akışı ile gerçekleşmesine izin verin" dememiştim. Bir şirkette çalışıyorken, patronunuz size para ödemektedir. Eğer işyerinizde sersem bir kafa ile dolanıyor, her şeyi doğal akışına bırakıyor ve çok çalışmıyorsanız, o zaman size ödeme yapılmasını hak etmiyorsunuz demektir. Bizler nerede olursak olalım iyi insanlar olmak zorundayız. Benim bahsettiğim "olayların doğal akışına bırakılması" duruma göre uygulanmalıdır. Xiulian'de bizler olayların doğal akışını takip ederiz, fakat kendimizin kötü kısımlarını bastırmak için hala çaba sarf ediyoruz ve bizler xiulian'de hala çok çabalamak zorundayız -başka türlü davranmak "olayları doğal akışına bırakmak" olarak isimlendirilemez. Aslında bu, hepinizin nasıl xiulian uyguluyor olduğudur. Hepimiz şunu iyi biliyoruz ki, xiulian'de bizler kendimizi aktif olarak geliştirmekteyiz ve bizler günlük yaşantımızda insan toplumuna mümkün olduğunca uyum sağlamak zorundayız. Dolayısıyla, toplum içerisindeki mesleğinizi, uygulamanızdan ayırmak zorundasınız; onlar arasında kesinlikle bir sınır çizmeniz gerekiyor. İş iştir ve xiulian, xiulian'dir. Fakat şöyle bir şey var: Siz bir uygulayıcı olduğunuz için, kendiniz için belirlediğiniz yüksek standartlar işinize, topluma, evinize ve farklı sosyal ortamlarınıza yansıyacaktır. Yani bir başka deyişle, sizler nerede olursanız olun daima iyi insanlarsınız ve herkes sizin iyi bir insan olduğunuzu söyleyecektir. İşte onların ilişkisi bu şekildedir. Olayları doğal akışına bırakmak düşüncesi, geçmişteki insanların söylediği "kişinin artık hiçbir şey hakkında endişelenmemesi ve dünyadan elini eteğini çekmiş vaziyette beklemesi" gibi değildir; bunu yapmış olan kişinin "olayları doğal akışına bıraktığı" düşünülüyordu. Öyle değildir -düşünce kesinlikle bu değildir.

Eğer belirli birtakım problemler ile karşılaşırsanız, bence uygulayıcılar olarak ilk başta kendinizi irdelemelisiniz: "Bunun sebebi bazı konularda birtakım şeyleri iyi yapmamış olmam mı?" Eğer siz uygulayıcılar [her biriniz] bunu yapamazsanız, gelişim göstermenizin hiçbir yolu olmayacaktır. Dolayısıyla herhangi bir problem ile karşılaştığınızda ilk başta kendi içinize bakmalısınız: "Ben pek doğru olmayan bir şey mi yaptım?" şeklinde düşünmelisiniz. Ben sıklıkla bir prensipten bahsederim: Evrendeki her şey uyum içerisindedir; eğer siz yanlış bir şey yaparsanız, bu durum diğer kişiler ile bir bir düğüm oluşmasına sebep olacak ve etrafınızdaki hiçbir şey çözümlenemiyormuş gibi görünecektir. Kişisel ilişkiler gergin bir hale gelecektir. O noktada, sebepler için kendi içinize bakın ve hatanızı düzeltin. Her şeyin uyumlu ve doğru bir hale geldiğini göreceksiniz. Olaylar hakkında diğerleri ile tartışmak zorunda olduğumuzu düşünmüyorum. Eğer başınıza gerçekten bir olay geldiyse ve bir kişi size kötü davranıyor gibi görünüyorsa, muhtemelen bir uygulayıcı olan sizin, o kişiye geçmiş yaşantınızdan gelen bir borcunuz vardır diye düşünüyorum. Buna dayanın ve olmasına izin verin. İki kişi çatıştıktan sonra sinirleri yatışır -bunu sıradan bir insan bile bilir; bir ihtilaf belirir ve o iki kişinin başı birbirleriyle belaya girer. Eğer ihtilaf uzun zaman sürüp giderse çözülmesi giderek zorlaşır ve en sonunda bu iki kişi birbirine düşman olur. Fakat bizler bu durumu hoş görebiliriz, bunu önemsemeyebilir ve geri adım atabiliriz. Çin'de: "Geriye bir adım atın engin denizi ve sınırsız gökyüzünü görün" şeklinde bir deyiş vardır. Eğer dürtmeye ve zorlamaya devam ederseniz, hiçbir çıkış yolunun gerçekten olmadığını göreceksiniz. Fakat geriye bir adım atın, takıntının gitmesine izin verin ve ona aldırmayın -denizin engin ve gökyüzünün sınırsız olduğunu göreceksiniz; o tamamen yeni bir dünyadır. İşte böyledir. Bir uygulayıcı için işte böyle olmalıdır. Eğer bizler aynen sıradan insanlar gibi tartışır ve kavga edersek ve onların yaptığı gibi çatışmalar sırasında etkilenirsek, söyleyeceğim ki o durumda bizler de aynen sıradan insanlar gibi oluruz. Bu doğru değil midir? Aslında, doğrudur.

Soru: Bizler kendi seviyemizi nasıl bilebiliriz?

Shifu: Sübjektif olarak konuşmak gerekirse, başlangıçta seviyenizi bilmeye izin vermek konusunda son derece gönülsüzüm. Bir kişi için böylesi sınırsız bir Fa'nın içerisine karışmak… Size bir örnek vereceğim. Aynen şöyledir; eğer küçük bir tahta parçası ya da ufacık bir talaş parçası bir çelik eritme ocağının içine düşseydi, bir anda göz önünden yok olur giderdi. Böylesine sınırsız bir Fa'nın içerisine girdiğinizde, vücudunuzdaki karma, düşünce karmanız ve her türden şey, bir an içerisinde yok olup giderdi. Eğer biz bunu tamamen bu şekilde yapsaydık, bu durum sizin uygulama yapmıyor olmanız ve benim de o yaşamı yeniden yaratmam anlamına gelirdi. Bu, sizin xiulian uygulamış olmanız olarak kabul edilmezdi. Dolayısıyla, biz bunu bu şekilde yapamayız. Sizin kendi başınıza uygulama yapmanızı ve kendinizi değiştirmenizi sağlamamız gerekiyor. Bu Fa sınırsızdır. Xiulian uygulama süreciniz esnasında, kendinizi bir uygulayıcı olarak gördüğünüz sürece, azimli ve sarsılmaz bir şekilde uygulama yaptığınız müddetçe ve kitabı okumayı sürdürdüğünüz müddetçe, durmadan yükselecek ve gelişeceksiniz. Buna destekleyici yöntem olan egzersizlerin yapılmasını da ekleyin ve gelişim hızınız çok yüksektir. Bu, xiulian uygulamanın en hızlı yoludur.

Eğer başlangıçta seviyenizi bilmenize izin verseydim, kendinizi kontrol edemezdiniz: "Vay canına! Ben ne kadar da sıra dışı biriyim! Xiulian'de bu kadar ileri gidebildim!" şeklinde düşünürdünüz. Vücudunuzun etrafında meydana gelen değişiklikleri görmenize izin verdiğimi farz edelim -bir düşünün: Sizler duygulara, arzulara ve sıradan insanlara ait her tür takıntıya sahip olduğunuz için, kalbiniz oynamaz mıydı? Bunu kısa bir süre içerisinde bilmenize de izin veremem çünkü sıradan insan düşünceleriniz hala oldukça güçlü. Bunun sebebi şudur: ben sizin uygulama içerisinde durmaksızın [en yüksek hızda] yükselmenizi sağlamak istiyorum. Üstün nitelikli bir kişi Tao'yu duyduğunda, sadece aydınlanma yoluyla Tamamlanmaya ulaşacaktır. Bu, en takdire değer şeydir. Ve bu en hızlı olandır -bu gerçekten de en hızlısıdır.

Durumları farklı olan bazı uygulayıcılarımız da var; dolayısıyla bazı kişiler yetenekleri kilitli olarak xiulian uygularlar ve bazıları da yarı kilitli bir durumun içerisinde uygulamaktadır. Onlar görebilirler ve hatta bazıları oldukça net görebilir ve her şeyi bilebilirler. Bunlar istisnai durumlardır. Çoğunluk, yetenekleri kilitli olarak uygulama yapıyor. Sadece kitabı okumaya ve kendinizi geliştirmeye odaklanın; kendinizi durmaksızın geliştirecek ve cennetin sırlarına durmaksızın aydınlanacaksınız. Fa'nın yasaları ve prensipleri başlı başına, sizi güven ile doldurmak için yeterli olacaktır. Elbette, günümüz toplumundaki insanlar her türden sahte ve sözüm ona "gerçeklikler" tarafından derinden aldatılmış durumdalar ve çok güçlü bir şekilde saplanıp kalmışlardır. Bunu kırıp geçmek onlar açısından çok zordur. Fa'yı tercih etmek ile çıkarlarına olan takıntılarını tercih etmek arasında sıklıkla çabalıyorlar. Hatta kişi takıntılarını bırakmak yerine Fa'yı bırakmayı tercih ediyor. Bu gibi şeylere karar vermek zordur çünkü günümüz toplumu şu an içinde bulunduğu aşamaya kadar gelmiştir ve insanlar bu toplum içerisinde, kendi gerçek doğalarını veya insanlar için olan standartları bilmiyor oldukları bir durumdalar.

Hâlbuki kötü olsa bile, bize xiulian için en iyi ortamı sağlamaktadır. Ortam ne kadar karmaşık ise daha yüksek başarıya ulaşmış uygulayıcılar oluşturacağı doğru değil midir? Prensip budur. Çin'de birkaç yıl önce çok sayıda qigong ustası ortaya çıktı. Sıradan insanlar onlara hayranlık besliyorlardı: "Vay canına! Yüce qigong ustası, siz bütün bu muhteşem yeteneklere sahipsiniz!" İnsanların hastalıklarını iyileştirdikleri için, insanlar onlara hediyeler ve hatta paralar verdiler. Bu gibi kişilerin maddi şeylerin peşinde koşma duyguları daha da büyüdü; dolayısıyla birçoğu düştü ve gong'larını kaybettiler. Tamamen mahvoldular ve onların kendi ustaları da onlarla ilgilenmeyi bıraktı. Peki neden? Xiulian, sıradan insanların bilmediği ortamlarda uygulanmaktaydı. Dağlarda, gizli ortamlarda, manastırlarda uygulanan xiulian uygulamalarında veya dini yöntemler ile uygulanan diğer xiulian uygulamalarında, gerçeklerle ve insan toplumunun karmaşık çıkarları ile temas içerisine girmediler, ayrıca bu büyük boya kazanının içerisine de girmediler. Eğer toplum ile temas içerisine girselerdi, karmaşık toplum onları derhal kirletecekti. İnsanlar gibi ün ve kazanç peşinde koşarak bitecek ve sıradan insanlar haline dönüşeceklerdi, çünkü sıradan insanların arasında bulunduklarında, yöntemleri etkisini kaybedecekti. Tam tersi biz ise, tam olarak bu büyük boya kazanının içerisinde xiulian uyguluyoruz ve bizim yüz yüze kaldığımız her şey, bu türden şeylerdir. Eğer bunun üzerine çıkabilirseniz sıra dışı olmaz mısınız? Niçin kendinizi yüksek bir seviyeye kadar geliştirebildiğinizi biliyor musunuz? Uygulamanızın yüksek seviyelere ulaşmasını sağlayan en önemli faktörlerden birisi, buranın çok çürümüş bir halde olmasıdır. Eğer onun üzerine çıkabilirseniz [eğer kalbiniz birazcık bile oynarsa ve bugün xiulian uygulamak isterseniz] siz sıra dışısınız demektir çünkü bu türden bir ortamın içerisindeyken, acının içerisine batmış durumdayken, hala bu isteği taşıyorsunuz.

Yüzeyde görünen acı çok fazla olarak kabul edilmez. Asıl dayanılmaz derecede acı veren şey, takıntılarınızdan ayrıldığınızda ve onları aştığınızda gerçekleşen acıdır; en fazla acıyı o verir. Dolayısıyla bu karmaşık ortam en uygun koşulları sağlamakta ve yüksek seviyelere doğru uygulama yapmanıza olanak tanımaktadır. Öte yandan, bu Dafa'nın gücü, yalnızca bu en kötü durumların altındayken kendisini gösterebilir. Toplumda her şey iyi olsaydı bu Dafa'ya gereksinim olmazdı. İyi bir ortamda Fa-düzeltmesinin yapılması gerekmezdi. İsa'nın ya da Sakyamuni'nin Rulay seviyesine ait olan Fa'sı Dünya'da yeterli olurdu. Peki dinler niçin şu anda Dharma'nın son dönemine girmiş durumdalar ve niçin hiçbiri insanları hala kurtaramıyor? İnsanlar Budalara küfür etmeye dahi cesaret ediyorlar; İsa'nın heykellerinin üzerine basıyor ve üzerine idrarlarını yapıyorlar. Bu çağda, insanlardan o gibi Rulayların Fa'sını öğrenmeyi istemek veya onları o Fa'lar ile kurtarmak, bir işe yaramazdı.

Soru: Ben gerçekten xiulian uygulamak istiyorum fakat Dafa'dan kuşkulanmayı nasıl yok edebilirim?

Shifu: Benim sizlere söylediğim şey şudur: insan toplumundaki herkes, doğumdan sonra, zihninde çok ama çok sayıda fikir ve kanı biçimlendirmiş ve insan toplumunun sahte gerçekliklerinden "bilgi" özümsemiştir; bu durum onu burada daha da kötü bir şekilde aldatmaktadır. Zihninizde biçimlenmiş olan fikir ve düşüncelerin hepsi, Fa'yı edinmenizi engelleyen faktörlerdir. Zihninizde beliren o şüphelere, [Fa'yı, sıradan insanların gerçekliklerinden öğrendiğiniz şeyler ile değerlendirmeniz] sebep olmuyor mu? O şüpheler bu şekilde belirmiyor mu? Kesinlikle öyledir. Bir başka deyişle, Fa'yı, insan bilgi ve düşüncelerinden türeyen fikirler ile değerlendiriyorsunuz. Sıradan insanlar en düşük seviyede değiller midir? İnsanlar bir yanılsamanın içerisinde kaybolmamışlar mıdır? Onların evrenin gerçeği ile mukayese edilebilecek bir şeye sahip olma ihtimalleri var mıdır? Öyle bir şeye sahip değillerdir. Ve yine bize ait olan bu Fa, insan lisanını kullanarak en düşük seviyeli sıradan insan tarzı ile öğretiliyor -en düşük seviyeli anlatım formu ile. Dolayısıyla, Dafa da sanki yüzeyselmiş gibi görünüyor. Fakat onu okumayı sürdürdükçe onun çok daha derinleştiğini göreceksiniz. Onu ne kadar okursanız derinliğini kavramak bir o kadar zor ve ulaşması da bir o kadar zor olacaktır. Öte yandan, sıradan insan bilgisi, o türden derin bir içeriğe sahip değildir. Eğer siz inanmıyor olmanızı ve şüphelerinizi kendi düşüncelerinizmiş gibi kabul ediyorsanız, büyük bir hata yapıyorsunuz demektir. Onlar, doğduktan sonra insanlar arasında biçimlenmiş olan fikir ve kanılardır. Onların siz kendiniz olduğunuzu düşünüyorsunuz fakat onlar siz değilsiniz.

Soru: Benim Göksel Gözüm uygulama yapmaya başlamadan önce açıldı. Geçimimi falcılık yaparak sağlıyorum. Mesleğimi bırakmak mı zorundayım?

Shifu: Eğer xiulian uygulamasaydın ve sıradan bir insan olarak kalsaydın, buna karşı olmazdım. Ben Fa'yı uygulayıcılara xiulian uygulamalarını sağlamaları için öğretiyorum. Ben herkesin gelip Dafa uygulamasına çalışmıyorum. Eğer xiulian uygulayabileceğinizi düşünüyorsanız, o zaman durmayın uygulayın. Aksi takdirde uygulamayın. Belki insanların gelecekteki toplumu içerisinde falcılık, feng-shui ve hatta belirli yöntemleri kullanarak hastalık tedavi etmek gibi yan-yol uygulamaları hala var olmaya devam edecek olabilir. Onların hala var olmaya devam edecek olmaları muhtemeldir. Bu gibi şeyler antik dönemlerden bu yana her zaman için dünya genelinde var olmuşlardır. Fakat önünüzdeki zaman dilimi içerisinde, bir uygulayıcı olarak, siz daha ve daha yüksek seviyeleri göreceksiniz ve cümlelerinizin gücü giderek daha da güçlü bir hale gelecek. İnsanlara geleceklerini söylediğinizde, problemler belirir. Bazen insan dünyasındaki şeyler sabit değillerdir; belirli bir yöne doğru değişebilirler. O durumda, eğer bir kişi sizin söylediklerinize inanırsa [ve sıkıca inanırsa], bunu güçlendirmesi olasıdır. Enerjiye sahip olduğunuz an, cümlelerinizin, sabit olmayan bir elementi somutlaştırması ve orijinalde gerçekleşmemesi gereken bir şeyin gerçekleşmesi ile sonuçlanması muhtemeldir. Gördüğünüz şey gerçek durum değildir; başka karmik nedenler de var olmaktadır. Fakat konuştuğunuz zaman, onu sabitlemiş olacaksınız. Bu olay ile kötü bir şey yapmış olabilirsiniz. Ve bu türden bir karma, uygulamanıza ekstradan eklemiş olduğunuz bir şeydir. Zorluklarınız ve sıkıntılarınız burada gözünüzün önünde duruyor ve sizler onların her birini geçmek zorundasınız. Ekstradan ekleyeceğiniz sıkıntıları geçebilmeniz mümkün olmayacaktır. Eğer büyük bir etki yaratacak olan veya ciddi sonuçlar doğuracak olan bir şeyler yaparsanız, karşılaşacağınız sıkıntıyı aşmayı başaramaz ve xiulian uygulayamazsınız. Dolayısıyla uygulayıcılar konuşma uygulamasına odaklanırlar. Fakat bu gereksinimi karşılama konusunda çok kötü sınıfta kalıyorsunuz. Eğer gördüğünüz şeyi başka insanlara direkt olarak söylerseniz, cennete ait sırları ifşa ediyorsunuz demektir; onları keyfi ve sorumsuz bir şekilde sıradan insanlara anlatıyorsunuz demektir. Bu nasıl olabilir? Bu daha da kabul edilemez olan bir şeydir.

Ayrıca size şunu da söyleyeceğim; falcıların büyük çoğunluğu kendi faktörleri haricinde -dışsal faktörlere sahiplerdir ve bu dışsal faktörler bir rol oynamaktadır. O nedenle, bu çok korkutucu bir şeydir. Bu durum, bir canlı için gerçekten de çok korkutucu bir şeydir! Öyle bir durumda, xiulian uygulayabilmenin herhangi bir yolu kalmaz. Ben sadece insanlara konunun prensibini anlatıyorum -sıradan insanların bunu yapmasına karşı değilim. Eğer xiulian uygulamak istiyorsanız sizlere bunu söylemek ve sizlere karşı sorumlu olmak zorundayım. Eğer bunu yaparsanız, size zarar vermekten başka bir işe yaramayacaktır. Fakat mutlaka şöyle düşüneceksinizdir: "Peki o zaman geçimimi nasıl sağlayacağım?" Ben sadece uygulayıcılara Tao'yu, Fa'yı öğretiyorum. Eğer xiulian uygulayabiliyorsanız, o zaman uygulayın. Bunu sadece bu şekilde ortaya koyabilirim. Sizlere karşı sorumlu olmak zorundayım. Öte yandan, bir Dafa uygulayıcısı olarak, sizin yaşayabilmenizde garanti edilecektir, bu şekilde olması gerekir.

Soru: Korkumu nasıl yenebilirim?

Shifu: Korku da bir takıntıdır. Bu sadece iradenizin güçlü olup olmadığı ile ilgili bir meseledir. Bunun üstesinden gelmeniz gerekiyor. Bazı insanlar şöyle diyorlar: "Egzersizleri ne zaman yapsam uykuya dalıyorum." Bu durum da aynı zamanda kendi iradeniz ile üstesinden gelmek zorunda olduğunuz bir şeydir. O, her ne kadar şeytan olmasa da, uygulayıcılar üzerinde şeytani bir etkiye sahip olabilir. Eğer onu yenmezseniz, sizi etkileyecektir.

Soru: Karın bölgemde Falun'un döndüğünü hiçbir zaman hissedemiyorum.

Shifu: Herkes hissedemez. Bazı insanlar o kadar duyarlıdır ki, enerji hareket etmeye başladığı an hissederler: "Vay canına! Çok güçlü" derler. Bazı insanlar ise, karınlarında dünyayı sarsan olaylar meydana gelse bile hala hissedemezler. Herkesin vücutsal durumu farklıdır. Bir kişinin seviyesini, hissettiği şeylere göre değerlendirmeyin. Bunu hislere göre değerlendirmeyeceğiniz konusunda emin olun.

Soru: Benim Göksel Gözüm hiçbir zaman açılmayacak mı?

Shifu: Onun peşinden mi koşuyorsun? Uygulamanı tamamlamış olduğunda açılmamış olsaydı, bir problem olduğunu düşünürdüm. "Xiulian süreci içerisinde açılmayacak mı?" demek istiyorsun. Eğer onun peşinde olursan, eğer o türden bir düşüncen olursa, -sadece birazcık bile olursa- görmene izin verilmeyecektir. Ve hatta görme yeteneğine sahip olduğunda bile görmene izin verilmeyecektir çünkü sahip olduğun o takıntı henüz terk edilmemiştir. Dolayısıyla o takıntıyı yok etmen ve aldırmaman gerekiyor. O zaman neler olduğunu gör.

Batılı uygulayıcılar Asyalı uygulayıcılardan farklıdır. Bunun sebebi ise, Doğu'nun kültürel orijininin -özellikle de Çin'inkinin- daha derin olmasıdır. Çin sadece 5-6 bin yıllık bir kültüre sahip değildir, aynı zamanda tarih öncesi dönemden kalan miraslara da sahiptir. O yüzden derin kültürel maddeler onun iliklerine kadar işlemiştir. Fakat Batı toplumundaki kültür ise, sadece iki bin yıl civarındadır; dolayısıyla onun sahip olduğu gizem kolaylıkla kırılabilmektedir. O gizem kırılır kırılmaz onu hemen hemen görebilirler. O zaman tam aksine, Çinli insanlar ne şekilde farklılar? Onlara bir şeyin sebebinin ne olduğunu söylediğinizde "Ah evet, peki o nedenin nedeni ne?" derler. Siz de o nedenin nedenini söylediğinizde hala: "O nedenin sebebinin o olması neden?" diye düşünürler. O yüzden onların zihinlerini tamamen açmadan önce, olayları net bir hale getirmeniz gerekir. Birçok Batılı uygulayıcının daha öğrenmeye başlar başlamaz [elde olmadan] görebilmelerinin sebebi budur -sebep budur. Onlar, sıradan insan toplumu içerisindeki yüzeysel olgular tarafından çok az bir derecede mühürlenmişlerdir. Onları bağlayan tek şey, sıradan insanlara ait olan teorilerdir. O teorilerin anlamsızlığı ortaya konduğu an, insanlar arasında onları sınırlayabilecek hiçbir şey kalmaz. Düşünce budur. Elbette daima bu şekilde değildir. Algılayışsal kavrayış ile mantıksal kavrayış iki ayrı şeydir. Eğer bir kişi Fa'yı gerçekten öğrenebilir ve zihninde özümseyebilirse ve xiulian içerisinde Fa'yı gerçek anlamda kavrayabilirse, o durumda bu, başlangıçtaki algılayışsal kavrayıştan farklı bir durum olacaktır. Kişi Fa'yı mantıksal olarak kavradığı noktaya yükselecektir.

Soru: Bir kişi keşişlere ve rahibelere Fa'yı nasıl yaymalıdır?

Shifu: Keşişleri ve rahibeleri sıklıkla düşünüyorum. Onlar hakkında özellikle son birkaç yıldır endişeleniyorum. İster Sakyamuni olsun ister İsa -o aydınlanmış varlıklar [uygulayıcılarının sürdürdüğü] kendi uygulama yöntemlerini oluşturmuşlardı. Netice itibarı ile onlar Buda Okulu sisteminin uygulayıcıları olarak görülürler; o yüzden onları düşünüyorum. Fakat Dharma'nın son dönemi bu noktaya dek ulaşmış durumdadır ve dinler içerisinde gerçek anlamda xiulian uygulamak isteyen çok da fazla sayıda insan yok. Bir problem gördüm: Birçok keşiş ve rahibe Tanrılar ve Budalar yerine dinlere inanıyor. Akılları xiulian'de değil, ondan ziyade dini formaliteler ile dolmuş durumda ve bu takıntı onlar açısından büyük bir engel ile sonuçlanıyor. Ayrıca, bazı insanlar, dini uygulamaların ötesinde herhangi bir Buda Fa olmadığını, sadece kötü uygulamalar ve çarpık yollar olduğunu düşünüyor. Onları Fa'yı edinmekten ciddi şekilde alıkoyan en önemli faktörlerden birisi budur. Fakat hala olayları ciddi bir şekilde düşünen ve her şeyi muhakeme temelinde gerçek anlamda değerlendirebilen kişilerde var ve bu gibi kişiler sıra dışıdır. Onlar kitabımı okudular ve okumalarının ardından ne olduğunu anladılar, çünkü tüm insanlar kendisinde Buda doğası taşımaktadır. Aynen bir elektrik gibi çalışır: iki elektrot temas ettiğinde "Bam" -birbirlerine bağlanırlar. Eğer Buda doğasına sahip olmasalardı bağlanamazlardı, o akımı başlatamazlardı ve elektrik iletilemezdi. O yüzden bazı keşiş ve rahibeler farklılar ve onların gerçekten olağanüstü olduklarını düşünüyorum çünkü dünyevi hayatı terk etmiş olma sebeplerinin xiulian uygulamak için olduğunu biliyorlar. Öte yandan, bazı insanlar o gibi bir doğru zihne sahip değiller. Elbette, dini konular ile ilgili olarak daha fazla bir şey söylemeyeceğim, sadece konu buraya gelmişken bahsettim. Eğer hamisi, arkadaşı ya da akrabası iseniz onlarla konuşabilirsiniz. Eğer xiulian uygulamak isterlerse, uygulayacaklardır. Eğer istemezlerse onları kendi hallerine bırakın. Biz insanları gerçekten de sürükleyemeyiz: "Xiulian uygulamaya gel, eğer uygulamazsan gerçekten de çok yazık olacak! Benimle gelmek zorundasın!" şeklinde davranamayız. Kalp, kişisel ya da duygusal bağlar yoluyla değişemez. İnsanların kalpleri, kendiliğinden kıpırdamalıdır.

Soru: Tapınaklarda yaşamak zorunda olan keşişlerin ne şekilde xiulian uygulamaları gerekiyor? Gündelik insan toplumuna geri mi dönmeleri gerekiyor?

Shifu: Onların kesinlikle sıradan insan yaşantısına dönmeleri gerekmiyor. Peki neden? "Sadece tek bir uygulama yöntemini uygulamak gerekir" meselesi, esas olarak, bizim şu anda uyguladığımız yöntem ile bağlantılıdır. Geçmişte, Budist yazıtlarının her bir kelimesinin ardında, Budaların imgeleri vardı. Fakat şu anda o kutsal yazıtları açtığınız zaman onları göremezsiniz; Sakyamuni'nin ve İsa'nın isimlerinin ardında bile artık imgeleri var olmamaktadır. Yani, o kitaplar artık insanları kurtarabilme gücüne sahip değillerdir, çünkü onlar artık sadece beyaz kâğıt üzerindeki siyah mürekkeptir. Dahası, dini ritüeller sergilemek sadece dinsel bir formalitedir ve ben onları sadece sıradan bir iş olarak görüyorum. Aslında onlar, bu gibi formaliteleri bir meslek gibi yapar hale gelmişlerdir -çalıştıklarını ve maaş aldıklarını düşünüyorlar. Anakara Çin'de bulunan keşişler şube ve bölge seviyesine ayrılmışlar ve buna göre maaş alıyorlar. Büro seviyesi bile olduğunu duydum. Sakyamuni'nin orijinal öğretisini alt üst etmişlerdir. İnsanlar Sakyamuni tarafından öğretilmiş ve yayılmış olan Fa'yı mahvettiklerinin farkında değiller. Şu anda, bu safhaya gelmiş durumdadır ve elbette ki Sakyamuni artık onlarla ilgilenmiyor ve onları gözetmiyor -ve olaylar şu anda olduğu durumundadır. Dolayısıyla ben onu sadece bir meslek olarak görüyorum. İster kutsal yazıtları tekrarlamak olsun ister dini formaliteleri sergilemek, hiçbir etkiye sahip değillerdir. O insanlar Dafa içerisinde xiulian uyguladıkları müddetçe hiçbir forma bağlı olmayacaklardır. Daha önceleri, "Yüce Yol hiçbir biçime sahip değildir" demiştim. Sıradan insanlara ait olan hiçbir form, böylesi yüce bir Fa'ya layık değildir. O yüzden biz işleri gevşek bir şekilde yönetiyor ve sadece insanların zihnine bakıyoruz. Eğer xiulian uygularsanız sizinle ilgilenir ve size göz kulak olurum. Bu türden bir ilgilenme ve göz kulak olma durumu, sıradan insanlar tarafından görülebilen bir şey değildir dolayısıyla sıradan insanlara ait herhangi bir biçime bürünmesi şart değildir. Bizler herhangi bir formaliteye sahip olmadığımız için, ben sıradan insanlar arasında yapılan her şeyi bir meslek olarak kabul ediyorum -buna şu anda sadece bu şekilde bakabilirim. Eğer siz bir keşiş iseniz ve dini ritüeller yapmak istiyorsanız -Dafa içerisinde uygulama yapıyor olduğunuzu bilmeniz koşulu ile- onları yapabilirsiniz. Sağlam adımlarla ilerlemeniz için daha fazla çaba harcamanız gerekiyor -bu meseleyi işte bu şekilde ele almalısınız. Aynı şey diğer dinler için de geçerlidir.

Soru: "Temiz ve saf bir zihne sahip olmak" tüm takıntıların ve ilgilerin yok edilmesi anlamına mı geliyor?

Shifu: Bu aynen bir kişinin temiz ve saf bir duruma girmesi gibidir. Fakat sizler sıradan insanların seviyesinden başlayarak xiulian uyguluyorsunuz. Eğer bu duruma derhal ulaşabilseydiniz hemen bir Buda haline gelirdiniz. Dolayısıyla, bu imkânsızdır. Bir Buda'nın seviyesine ulaşmak için, bir xiulian uygulama sürecinden geçmeniz, derin ve özlü bir zihinsel temele sahip olmanız gerekmektedir. Yani, durmaksızın daha fazla xiulian uyguluyor, bunu durmaksızın derinleştiriyor ve kendinizi durmaksızın daha fazla geliştiriyorsunuz. Bu, yavaş yavaş elde edilen bir şeydir. Eğer o seviyeye gerçekten bir anda ulaştırılsaydınız, çok korkabilir ve artık uygulama yapmaya cesaret edemezdiniz. Çünkü düşünme biçiminiz henüz o yükseklikteki bir seviyede değildir, bunun sebebi sıradan insanların seviyesinden henüz başlamış olmanızdır. Dolayısıyla, buna yavaş yavaş ve doğallıkla ulaşılır ve bu, çok büyük bir çaba sarf etmeden elde edilebilir. Kendinizi geliştirdiğiniz ve kitabı okuduğunuz müddetçe bunu elde edeceksiniz. Fa'nın prensipleri tüm problemlerinizi çözebilir. Bu, zorlama yolu ile yapılmaz. Bunu zorla yapmanın kendisi, niyet ile yapılan bir şey anlamına gelir. Sadece kendinizi bir uygulayıcı olarak görün -bu konuda netsiniz. Herkes kendi kalbini ve zihnini geliştiriyor ve kötü şeyler yapmamak için elinden geleni yapıyor. Bu, niyet dolu bir davranış olarak isimlendirilemez. Buna "doğuştan gelen", "orijinal" doğanıza mümkün olduğunca yaklaşmak denir.

Soru: Bilimin bir din olduğunu söylediniz fakat benim bilimsel araştırma işimde iyi bir performans sergilemem gerekiyor. Bu daima çelişkili bir konu oluyor.

Shifu: Bilimin bir din olduğunu söylemiş ve bunu çok ciddi bir şekilde detaylarıyla ele almıştım. Peki, o niçin bir dindir ve onun geniş kapsamlı bir din olmasının nedeni nedir? Sebep şudur ki, o ne erdeme vurgu yapıyor ne de Tanrıların varlığını kabul ediyor. Tanrıların var olduğunu göremediği için de, insanların kötü şeyler yapmasının cezalandırmaya, iyi şeyler yapmasının ise ödüllendirmeye tâbi olacağını kabul etmiyor. İyi şeyler yapmanın iyilik ile ödüllendirileceği kötülük yapmanın ise cezalandırma ile karşılık bulacağını ve Tanrıların var olduğunu söyleyen kişileri reddetmek ve bu gibi kişilere saldırmak için bilimsel teorileri kullanıyor. O, doğru ve erdemli dinlere bile saldırıyor. İnsan ahlakını baltalıyor. Ahlaki kısıtlamaların noksanlığı ile birlikte, insanlar, her türden kötü şeyi yapma cesaretini taşıyorlar. Sadece bu bakış açısına dayansanız bile, bu bilimin doğru mu olduğunu yoksa kötü mü olduğunu söylersiniz? Çok kötü bir rol oynamıyor mu? Günümüz insanlarının ahlakı niçin böylesi bir noktaya kadar düştü? Bunun tam olarak sebebi, insanların artık doğru ve erdemli inançlara sahip olmamasıdır. Aslında -bu özellikle Batılılar için geçerli- sizin inandığınız şey aslında din değil, sahip olduğunuz bu bilimdir. Zihninizin derinliklerinden başlayarak bir düşünün: en çok inandığınız şey gerçekten bilimdir. Diğer her şey sizin için ikinci plandadır. Bilim daima en öncelikli sıradadır. Size bunu işaret ediyorum çünkü o xiulian içerisindeki bir engeldir.

Eskiden, Roman Katolik Kilisesinin insanların maymunlardan evrimleştiği düşüncesini reddettiği söylenmişti. Onlar, insanoğlunun Tanrı tarafından çamurdan yaratıldığına inanıyorlardı. Şu anda Roman Katolik kilisesinin insanların maymundan evrimleştiğini açıkça kabul ettiğini duydum. Peki, onlar Lordlarını inkâr etmiş olmadılar mı? Bu bilim o kadar güçlüdür ki, günümüzde herkes ona inanmaktadır. Ben, insanoğlu ile ilgili olan her şeyi en önemli konulardan tutun en önemsiz şeylere dek net bir şekilde açıklayabilirim; insan ırkının gelişiminin her bir parçasını antik dönemden başlayıp günümüze dek net bir şekilde açıklayabilirim. Fakat ben bu gibi konular hakkında konuşmuyorum, çünkü bu olaylar sıradan insanlarla ilgili konulardır. Ben sadece sizin uygulamanız ile bağlantılı konular hakkında konuşurum. Bilimdeki neredeyse tüm anlayışların temeli aksamıştır ve buna maddeyi, evreni ve yaşamı anlama temeli de dâhildir. Günümüz bilimi, Avustralya üzerinde bulunan deliğin, yani Antarktika'nın gökyüzünde beliren ozon katmanı bozulmasının endüstriyel gazların yayılmasından dolayı olduğunu söylüyor -klimalarda kullanılan fluorokarbon ve diğer atık gazlardan dolayı olduğunu, ozon tabakasındaki zarara bu gibi şeylerin neden olduğunu söylüyorlar. Aslında sizlere şunu söylemek istiyorum: Bu evrende bulunan her şey bir yaşamdır -her şey canlıdır. Sizin göremediğiniz devasa gaz varlıklar katman-katman, katman-katman ve katman-katmanlardır -onlar o kadar çoklardır ki ne kadar olduklarını sayamazsınız. Onların hepsi birer canlıdır, hepsi Tanrısal yaşamlardır. İnsanoğlunun yaşam alanına ciddi şekilde zarar veren şey ise, insanların sebep olduğu bu sanayidir. Bu, kesinlikle doğrudur. Antartika'nın üzerindeki deliğe sebep olan şey o gazların varlığının verdiği zarar değildir. İnsanlar yüksek seviyeli canlılara zarar veremezler. Niçin sanayisi gelişmiş bir bölge olan Avrupa'nın üzerinde bir delik belirmedi? Bu delik niçin hiç kimsenin yaşamıyor olduğu bir yerde belirmek zorunda idi? Çünkü Tanrılar dünyada çok fazla atık ve toksik gaz olduğunu gördüler, o nedenle de atık gazın dışarı çıkması için bir pencere açtılar ve ardından da kapadılar. Durum kesinlikle modern bilimin düşündüğü gibi değildir.

Günümüzde insanoğlunun gelişimi, bilimin her konuyu kontrol ettiği bir safhaya dek ulaşmış durumdadır. Dolayısıyla insanoğlu artık onu kırıp geçemez, çünkü o insanoğlunun sosyal gelişiminin bir gerçekliği haline gelmiştir. Eğer ona yabancı kalırsanız bir işe yaramaz. Bizler sıradan insanlara mümkün olduğunca uyum sağlayarak hareket ediyoruz. O yüzden, yaptığınız bilimsel araştırmayı iyi bir şekilde yapın. Bu sizin hatanız değildir. Bu durum, bir bireyin, insanların veya bir ulusun kırıp geçebileceği bir şey değildir. Bu bir meslek olduğu için, onu iyi bir şekilde yapmalı, vazifelerinizi yerine getirmeli ve işinizi iyi yapmalısınız. Hepsi bu. Bilim uğruna bir şeyler yapıyor olduğunuzu düşünmeyin. Aslında, bilim insan ırkının her bir alanına ayrılmaz bir şekilde nüfuz etmiş durumdadır. Neredeyse insan ırkına ait olan her şey onun uğruna var oluyor gibidir, dolayısıyla bilim böyle bir şey olduğundan dolayı, her şeyi yapmayı bir kenara koyamazsınız. Uygulayıcılara gelince, ben sadece sizin bir prensibi anlamanızı istiyorum. Sizlerden toplumu adeta kelepçelemiş olan bu gerçeklikten kendinizi soyutlamanızı istemiyorum. Ben sizlerden mesleğinizi bırakmanızı istemiyorum.

Sizlere daha önce bilimin bir din olduğunu ve bütünsel bir din olduğunu söylemiştim. O, öncelikle olayları materyal olarak anlamanızı sağlar ve bu da ona spritüel olarak inanmanızı sağlar. Öte yandan, gerçek dinler ise, öncelikle prensipleri anlamanızı sağlar -zihninizde her şeyi gerçek anlamda kavrarsınız. Anlayışınız dokunulamayandan başlayarak, sonunda dokunulabilir olana doğru gelişir. En sonunda da materyal anlamda kavrayabilirsiniz ve Tamamlanmaya ulaşmanızın ardından, göksel cennetinize geri dönebilirsiniz. Bu, işte bu türden bir süreçtir. Bilim süreci tersine çevirmektedir. İşe, insanların inancını yönlendiren materyal unsurlardan başlar. Öte yandan dinler ise, materyal değişimleri sağlayan spritüel anlayıştan işe başlar. Bu prensibi açıklıyorum ve böylelikle bunu anlayabilirsiniz. Bilim toplumun bir gerçekliği haline gelmiş olduğu için ben ona karşı değilim -o, insan var oluşunun bel bağlamış olduğu bir şeydir. Ben sadece günümüz biliminin gerçek durumu hakkında koşuyorum.

Soru: Shifu "nedenli ilişkiler" ile "merhametli bir kalp" arasındaki ilişkiden bahsedebilir mi lütfen?

Shifu: Merhametten bahsettiğinize göre, düşünme biçiminizi düzeltmem gerekiyor. Sizlere merhametin ne olduğunu söyleyeyim. Toplum içerisinde yaşayan insanlar, hiçbir sıkıntı veya zorluk olmadan oldukça rahat bir şekilde yaşarlarsa, eğer her gün güzel ve kaygısız geçerse, eğer paraları azalmaz ve ihtiyaç duydukları her şeye sahip olurlarsa, o durumda Tanrı'nın kendilerine karşı merhametli olduğunu ve kendilerine gerçekten çok iyi davrandığını düşünürler. Fakat sizlere şunu söyleyeyim ki, o Tanrı öyle değildir. Eğer O, gerçekten öyle olsaydı, insanlara karşı korkunç olmuş olurdu. Bunun sebebi, insan mantığının tamamen tersine dönmüş olmasıdır. Biliyorsunuz ki, bu dünyada yaşayan insanların sosyal ilişkilere sahip olması kaçınılmazdır; dolayısıyla karmaları fazlalaşacaktır. İsa, insanların günahlara sahip olduğunu söylemişti. Günahlara sahip oldukları için sıradan insanların yaşadığı bu boyuta düşmüşlerdir. Bu boyutta karmalarını arttıracak ve bir yaşamdan diğerine günahlar işleyeceklerdir. Rahat olmayı isteyerek karmanızı ödeme konusunda gönülsüz davranmış olmuyor musunuz? Eğer karmanızı ödemez ve bu yaşam içerisinde onu daha da fazlalaştırırsanız, bir diğer yaşantınızda bir insan vücuduna bile sahip olmazsınız -çok daha kötü bir şey olarak reenkarne olabilirsiniz. Ve karma yaratmaya devam etmeniz durumunda ise, sadece cehenneme düşebilirsiniz. Eğer daha da düşmeye devam ederseniz, yok edilirsiniz. O durumda, konuya bu prensibin ışığı altında baktığınız zaman, söyleyin bana, eğer Onun size karşı iyi olduğu düşünülürse, Tanrı'nın size ne şekilde davranması gerekiyor? Nedensel ilişki tam olarak budur.

Peki, o zaman ben gerçek merhameti nasıl görüyorum? Eğer bir kişi gerçekten iyi bir insan ise, bu yaşam içerisinde birçok ama birçok sıkıntı ile karşılaşacaktır. Bundaki amaç, bu zorlukların ortasında, kişinin karmasını ödemesini sağlamaktır; insan bedenine sahip olduğu bu yaşam süresinden istifade etmesi ve hepsini bir an önce hızla ödemesidir. Bütün borçlar geri ödendikten sonra, kişi sonsuza dek sürecek olan mutluluğun keyfini çıkarmak için göksel bir cennete gidebilir. Dolayısıyla, sıradan insanların arasındayken zorluklar çekecektir. O zaman bir düşünün: Gerçek merhamet nedir? Budalar her şeyi, insanların düşündüğünden tamamen farklı şekillerde düşünürler. Sıradan insanlar, Budalar ve Tanrılar, insani zenginliğin keyfini sürmelerine izin verdiklerinde, onların insanlara karşı merhametli olduklarını düşünüyorlar. Sıkıntı çektiklerinde ise cennet ve dünyadan: "Oh, Tanrım, neden beni terk ettin? Ben yapayalnız bir ruhum!" şeklinde yakınıyorlar. Tanrı, karmanızı ödemenizi sağlayarak, sizinle ilgilenmektedir -ve siz böylece geri dönebilirsiniz. Doğumun, yok oluşun veya aşağılara doğru düşmenin olmadığı bir yere geri dönmek ne kadar da muhteşem bir şeydir. Gerçek merhamet işte budur. Biliyorsunuz ki, sizler xiulian uyguluyorsunuz. Peki, ben niçin sizin bütün zorluklarınızı yok etmiyorum? Sizler açısından sıkıntılardan geçmek gereksiz olurdu, sizi hemencecik oraya götürürdüm ve her şey tamam olurdu, öyle değil mi -ve bu ne kadar da merhametli olurdu! Fakat böyle bir şey yapılamaz! Borçlu olduğunuz şeyleri siz kendi başınıza geri ödemek zorundasınız. Acele edin ve borcunuzu geri ödeyin! Acele edin ve borcunuzu geri ödeyin ve ben sadece bu şekilde sizi mümkün olduğunca çabuk kurtarabilirim. Prensip bu değil midir? Merhamet hakkında ve merhametin ne olduğu hakkında başka bir perspektiften konuşuyorum. Fa sizlere öğretiliyor, sıradan insanlara değil. Bunu sakın unutmayın. Sıradan insanlar yanılsamanın ortasında sonsuza dek kaybolmuşlardır. Onların bu prensipleri bilmelerine izin verilmez. İnsanlar insandır; siz uygulayıcılar ise uygulayıcılarsınız. Uygulayıcılar ve sıradan insanlar daima birbirlerinden farklı olacaklardır.

Sizlere söyleyebileceğim bir şey var: Bu dünyadaki hiçbir şey tesadüfî değildir; Tanrılar izlemektedir. Bu boyut içerisinde, reenkarnasyonları ayarlayanlar vardır, toplum düzeninden sorumlu olanlar vardır, sosyal sistemleri ayarlayanlar vardır, dünyanın düzenini kontrol edenler vardır, havadan ve havanın çeşitli bileşenlerinden sorumlu olanlar vardır ve farklı türlerdeki Tanrıların dünyada neler yapıyor olduklarını yukarıdan gözlemleyenler de vardır. Bu boyut içerisinde her türden Tanrı var olmaktadır. Onlar nasıl olur da bu gibi şeyleri yönetmiyor olabilirler? İnsan toplumundaki olaylar, sadece insanların isteklerini takip ediyor olabilir mi? Bu kesinlikle imkânsızdır.

Soru: Karşılıklı-üretim karşılıklı-engelleme ilkesine gelince, bu iki maddeden birinin yüksek seviyelerde Zhen-Shan-Ren'e diğerinden daha yakın olduğu doğru mudur?

Shifu: Bu, böyle anlaşılmamalıdır. Tüm evren Zhen-Shan-Ren'den meydana gelmiştir. Bunu şu şekilde ortaya koyayım: Bahsettiğiniz bu iki maddenin her ikisi de evren içerisinde Zhen-Shan-Ren tarafından yaratılmıştır. Eğer bu evren içerisinde sadece pozitif kısım var olsaydı, bu durum canlılar açısından son derece acınacak bir durum olacaktı. Ne mutluluğa sahip olacaklardı ne de acıya -ve yaşam sıkıcı bir şey olacaktı. Tam olarak zorluk ve acı olduğundan dolayı insanlar mutluluğa sahip olduklarında ona değer vermeyi ve ona kıymet vermeyi bilmektedir; sadece bu şekilde yaşamın ilginç olduğunu hissedeceklerdir. Dolayısıyla, evrende pozitif kısım var olduğu için negatif kısmın var olması da canlılar için ayarlanmıştır ve o, onlar için karmayı yok edebilmektedir.

Soru: Ben sorunumu kökünden çözmüş olduğumdan, bir kişi Dafa'yı korumaktan bahseder bahsetmez kanımın kaynadığını hissediyorum. Shifu, bu doğru bir durum mudur?

Shifu: Hayır, doğru değildir. Doğru değildir. Herkes buna dikkat göstersin! Daha az önce hem pozitif kısmın hem de negatif kısmın var olduğundan bahsettim. Negatif olan kısım aşağıdaki bu seviyeye gelince kötü kısım haline dönüşür; pozitif kısım ise bu aşağı seviyeye gelince iyi olan kısma dönüşür. O yüzden sizlere şunu söyleyeceğim ki bizler insan toplumunda hiçbir şeyi normal insanların yaptığı gibi yapamayız. Bizler daima iyi kısmımızın kontrolü elinde bulundurmasını sağlamalıyız. Buda Sakyamuni, tüm canlıların Buda doğasına sahip olduğunu söylemişti. Aslında sizlere şunu söyleyeyim: bütün canlılar aynı zamanda şeytan doğasına da sahiptir. Yani, şeytan doğası ve Buda doğası her bir canlıda eş zamanlı bir şekilde var olmaktadır. Kişinin kendisini kaybettiği, kötü olduğu veya mantıksız olduğu durumlarda, şeytan doğası iş başındadır. Mantıklı, nazik ve merhametli olduğu durumlarda ise Buda doğası iş başındadır. Birbirlerinden farklı olan bu iki doğa, kendilerini farklı durumlar altındayken gösterirler. O yüzden bizler daima iyi olan kısmı kullanırız. Çok da uzun olmayan bir zaman önce, bir televizyon programı bizimle ilgili asılsız bir haber yayınladığında ve bizler de oraya gittiğimizde, herkes onlarla mantıklı bir şekilde ve de iyi niyetle konuşmuştu. O dönem çok sayıda insan oraya gitmişti, fakat çok sayıda insanın olması onu ille de kötü bir hadise haline getirmiyordu. İnsanların tutum ve yaklaşımları iyi veya kötü olabilir. Olayları mantıklı ve tamamen nazikçe açıkladılar. İşin içine o ulusun politik meselelerini karıştırmadılar; ayrıca kamu malına da zarar vermediler. Herkes bir uygulayıcı gibi davranabildi ve bizim nedenlerimizi açıkladılar. O kanalda bulunan insanlar bu durumdan etkilendiler çünkü daha önce bu gibi insanlarla hiç karşılaşmamışlardı. Diğer taraftan, insan toplumunda niçin şiddet bulunuyor? Sıradan insanlar birtakım olaylara karşı durmak veya birini ikna etmek istedikleri zaman gösteriler yapar ve protestolar düzenlerler. Şiddet ve çığlık vardır ve hatta silahlar bile kullanılır. Bunun sebebi insanların şeytan doğasına sahip olmaları ve onların sıradan insanlar olmalarıdır. Bizler ise uygulayıcılarız ve bizler sadece iyi kısmı kullanmak zorundayız, kötü kısmı değil. Sıradan insanlar hem iyi kısmı hem de kötü kısmı kullanırlar; sıradan insanlar hem mantığı hem de şiddeti kullanırlar. Bir tartışmada üstün taraf olmadıkları zaman küfreder ve etrafa saldırırlar. İnsanlar hem iyi kısma hem de kötü kısma sahiplerdir.

Soru: Shifu bir keresinde evren temizlendiği zaman kaçıp dünyaya gelmiş olan uzaylı canlıların olduğunu söylemişti. Bunlar futi şeklinde mi var oluyorlar yoksa başka formlara mı sahipler?

Shifu: Öncelikle sizlere uzaylı varlıkların ne olduğunu anlatayım. Biliyorsunuz ki, bu dünya, üzerinde canlı bulunduran evrendeki tek gezegen değildir ve bu Yerküre de sadece bu defa var olmadı. Yani, Dünya'nın konumunda daha önceleri başka dünyalar bulunuyordu. O eski Dünyalar elden çıkarıldılar. Bazıları patlatıldı. Bu, birçok kereler gerçekleşti -sayı oldukça fazladır. Dünya'nın en final aşaması, daima, üzerindeki yaşamların en bozulmuş ve en saf olmayan durumda oldukları zaman idi; dolayısıyla Dünya artık daha fazla elde tutulamıyordu. Tüm küre tamamen bir karma topuna dönüştüğünden dolayı, yok edilirdi. Bundaki sebep, yaşamların reenkarne olmasıdır. Yaşamlar toprağın içine reenkarne olurlar, kayaların, bitkilerin veya maddenin içine reenkarne olurlar ve ne olarak doğarlarsa doğsunlar kendilerinde karma taşırlar. Karma her yere yayıldığında, Dünya bir karma topu haline geliyordu, dolayısıyla o noktada yok edilirdi. Dünya üzerinde nispeten iyi olan bazı insanlar kalmaya devam ederlerdi ve son derece az sayıda ya da aşırı derecede az sayıda olanlar alınarak Üç Diyar içersindeki başka bir gezegene yerleştiriliyorlardı. Fakat çağlar boyunca, bu Dünya sayısız kereler değiştirildi ve her seferinde geride kalan insanlar bulunuyordu. O nedenle zamanın geçmesiyle birlikte, geride kalan bu yaşamların sayısı artmaya başladı. Her bir zaman periyodundaki Tanrılar insanları farklı görünümlerde yarattılar, dolayısıyla aradaki farklılıklar oldukça esaslıydı -diğer başka gezegenlerde yaratılmış olanları da vardı. Bunlar uzaylı yaşamlardır.

Onlar, tarihin bir kaydı haline gelmiş ve tarihten geriye kalan bir sayfa gibi oralara yerleştirilmişlerdir. Onların fonksiyonu budur -küçük bir fonksiyonları vardır. O zamanların final aşamalarından geriye bırakıldılar ve o zamanlar sahip oldukları teknolojiyi kendileri ile birlikte o diğer gezegenlere götürdüler. Bu sebepten dolayı, başlangıç noktaları daha ileri bir düzeydeydi. Uzun bir zaman periyodunun geçmesi ile birlikte, evren hakkında kavradıkları bilgiler günümüz Dünyasında yaşayan insanların sahip olduğu bilgiyi fazlasıyla aştı. Vücutları diğer boyutlara girebiliyor ve içinde bulundukları boyutların modunu ayarlayabiliyorlar; bu safhaya kadar gelişim göstermişlerdir. Kullandıkları şeyler -insanların uzay gemisi olarak isimlendirdiği o şeyler- diğer boyutlara girebiliyor ve diğer zaman-alanlarının içerisinde uçabiliyorlar. Eğer hızlı bir zaman-alanının içerisinde yolculuk ederlerse çok kısa bir zaman içerisinde uzun bir mesafe kat ederler. Dolayısıyla bu hız insanlar açısından kavranılamaz bir hızdır. Kullandıkları yakıt türü, bilimsel teknoloji tarafından, bilimsel teoriler ya da kavramlar tarafından kesinlikle anlaşılabilecek türden maddeler değildir.

Çağlar boyunca, bu uzaylılar durmaksızın gelişim gösterdiler ve değişimlerden geçtiler. O nedenle, bu evrende, bu türden canlılara ait gerçekten de anormal sosyal ilişkiler belirdi. Hırs ve şehvet, bu gibi canlıların yaşadığı yerlerde yıldız savaşlarına benzer olayların gerçekten yaşanmasına sebep oldu. Henüz insanlara tehdit oluşturmadılar, çünkü insanlar onlara tehdit oluşturabilecek bir yeteneğe sahip değiller. Bu nedenle de insanlara herhangi bir saldırıda bulunmuyorlar. Eğer onlar için bir tehdit oluştursaydınız, insanoğluna saldırırlardı. Her ne kadar insanlara saldırmamış olsalar da, insan vücudunun olabilecek en kusursuz vücut olduğunu biliyorlar. O nedenle insan vücuduna karşı bir heves taşıyor ve onu çalmak istiyorlar. İnsanların bilime sıkıca inanmalarını sağlamak ve ona bel bağlamalarını sağlamak için insanlara ait tüm meseleleri bilim ile doldurdular. İnsanoğlunun sahip olduğu düşünceler ve varoluş şekilleri onlarınkine tamamen asimile edildiğinde, derhal insanların ruhunu ele geçirecek, insanlar onlar haline dönüşmüş olacak ve en sonunda da insan ırkının yerine geçeceklerdir.

Bu uzun bir hikâyedir. Batıdaki Sanayi devriminin başlangıcından bu yana durmaksızın Dünyaya geliyorlar. O dönemden önce de geliyorlardı fakat o dönemlerde insanları kontrol etmiyorlardı. Tam anlamıyla gelmeleri beyaz ırkın sanayi çağına girmesiyle birlikte başladı. Bu Dünyayı işgal etmek için eksiksiz hazırlıklar ve sistematik düzenlemeler yaptılar. İnsanlar için bilimi yaratanlar onlardır. Dolayısıyla, bu bilim uzaylı varlıklar tarafından düzenlenmiştir. Amaçları insanları aynı hale getirmek ve insanların düşüncelerini makineler gibi tekdüze bir noktaya varana dek basitleştirmek idi. Sonraları insanları kontrol etmeyi ve onların yerine geçmeyi kolaylaştırmak için bilgiyi aynılaştırdılar. Dahası, kendi geleceklerinin öncüsü olarak birkaç ulus seçtiler -insanları tamamen kontrol etmek için. Japonya, bu teknolojiyi yönlendiren öncüdür. ABD dünyadaki tüm antik kültürleri uzaklaştıran öncüdür. Hatta en antik ve kapalı ulusların kültürleri bile bundan kurtulamamışlardır. Tüm dünya Amerikan modern kültürü tarafından etki altına alındı. İngiltere ilk safhalarda, makine imal etme konusundaki öncü idi. İspanya ise insan ırkının karışması rolünü üstlenmiş olan öncü idi. İnsanları Tanrılardan koparmak için uzaylı canlıların kullandığı yöntem, insan ırkının birbirine karışmasını sağlamak, insanları kökleri olmayan kişiler haline getirmek idi, aynen günümüzdeki insanların yaptığı melez bitkiler gibi. Güney Amerikalılar, Orta Amerikalılar, Meksikalılar ve Güneydoğu Asya'daki bazı insanlar -tüm bu ırklar birbirine karıştırılmıştır. Bunların hiçbiri Tanrıların gözünden kaçamaz. Uzaylı varlıklar, insanları bastırmak için çok daha geniş çaplı hazırlıklar da yapmışlardır.

Bir bilgisayarın nasıl kullanıldığını bilen herkes kayıt altına alındı. Elbette, bizim uygulayıcılarımız bu probleme sahip değildir. Siz Fa'yı elde ettiğiniz an, vücudunuzun onlar tarafından zapt edilmiş olan o katmanını temizliyorum. Onlar, insan vücudunun içerisinde kendi vücutlarının bir katmanını oluşturdular. Bu inanılmaz derecede korkutucu bir şeydir! İnsanların ilkokuldan başlayıp üniversiteye kadar öğrendiği her şeyi bilim yaratmıştır ve günümüzde insanların kullandığı her şey, her yere tamamen nüfuz etmiş olan bu bilimin ürünüdür. İnsanların bilgisayarlar yapmak ve teknoloji üretmek için olan düşünceleri niçin bu denli inanılmaz bir hızla gelişti? Bu durum, insan ırkını kontrol etmek için, uzaylı canlıların oluşturduğu o vücut katmanı tarafından gerçekleştirildi. Onlara ait olan ve insanların vücutları içerisinde biçimlenmiş olan teknoloji ve bilim sistemi, insanların zihnine yapılması gerekenleri söylemektedir -durum kesinlikle budur. Günümüzde bilgisayarlar inanılmaz derecede gelişmiş durumda. Fakat bu bir insan teknolojisi değildir. Eğer bu durum uzun bir süre daha devam ederse insan ırkı uzaylılar ile yer değiştirecektir. Fakat hepiniz bir düşünün: Bu uzaylı canlılar, netice itibarı ile insanoğlunun da içinde yaşadığı Üç Diyarın içerisinde bulunan canlılardır. Bu gibi bir olayı yapma cesaretine sahip olmalarının başka sebepleri de bulunuyor. Bunun gerçekleşmesinin sebebi, evrenin Fa'sının sapmış olması ve Tanrıların artık olaylar ile ilgilenmiyor olmasıdır. Dolayısıyla bu durumun yüksek seviyeli varlıklar ile de ilgisi bulunuyor. Eğer bu durum tersine döndürülecek ise, buna yüksek seviyelerden başlanması gerekmektedir. Çünkü onlar insanların artık iyi olmadığını düşünüyorlar, insanların ahlakının yozlaştığını ve her şeyin sapkın bir hale geldiğini düşünüyorlar. O yüzden onlarla sadece yer değiştirecek olmalarının çok da sorun olmadığını, zaten aynı şekilde yok edileceklerini düşünüyorlar. Budalar insanlara karşı merhamet beslerler çünkü Rulaylar ve Pusalar insanlara en yakında bulunanlardır -onlar en düşük seviyeli Budalardır. O seviyedeki Budalardan daha yüksek seviyelerde bulunan Tanrılar durup arkalarına baktıklarında, Rulayları aynen sıradan insanlarmış gibi görürler. Peki, o durumda insanlar onlar için ne ifade ediyor olabilir ki? İnsanoğlu bir hiç bile değildir. İnsanların iyi olmadıklarını gördükleri zaman onları derhal yok eder ve yeni baştan başlatırlar. Onların düşünceleri böyledir. Duyulan merhamet insanlara doğru değil Budalara karşı olan merhamettir. Daha da yüksek seviyelerde bulunan Tanrılar ise durup geriye baktıklarında insanoğlu onlara hiçbir şey ifade etmez ve mikroorganizmadan daha da önemsiz görünürler. Buradaki düşünceyi anlıyorsunuz, değil mi? Bazı insanlar: "Shifu siz bizi şu şekilde veya bu şekilde kurtarmalısınız" bile diyorlar. Ben de: "Yani bir Buda sizi kurtarmazsa, onun terk etme acısı yaşayacağını düşünüyorsunuz, sanki o bunu yapmaya bağımlıymış gibi, öyle mi?" diye cevaplıyorum. Öyle değildir. Budalar insanları, sizleri, sadece merhametlerinden dolayı kurtarırlar. İnsanlar seçim yapmak istiyorlar, belirli birtakım yollarla kurtarılmak istiyor ve belirli yollarla uygulama yapmak istiyorlar. Ne konuştuklarını bilmiyorlar.

Uzaylı varlıklara gelince, durum işte budur. Onlar orada temizleniyorlar ve temizlendiklerini anladılar, dolayısıyla da hızla buraya kaçtılar, özellikle de son yıllarda çok sayıda gelen oldu. Fakat benim yapmakta olduğum şeyin sistematik olarak ayarlanmış bir şey olduğunu bilmiyorlar; dolayısıyla nereye kaçarlarsa kaçsınlar bundan kurtulamazlar. Yaptıkları kötü şeylerin tamamının bedelini ödemek zorundalar, buna hiç şüphe yok. Bu evrene ait olan prensipler tüm canlılara karşı kesinlikle makuldür. Bu nedenle yaptıkları her şeyin cevabını vermek zorundalar. Hayatlarının en nihayetinde nasıl ele alınacağına gelince ise, uzaylı varlıklar kesinlikle gelecekte var olmayacaklar. Eğer bu uzaylı varlıkların arasında gerçekten iyi olanlar var ise, o durumda başka yaşamlar olarak reenkarne olabilirler. Kötü yaşamlar yok edilecekler. Dolayısıyla, her bir canlının yaptığı her bir şey kendisini gelecek için konumlandırıyor. Ve bu durum tüm insanlar için de geçerlidir. Bir kişinin yaptığı her şey kendisini konumlandırmaktadır.

Şu ana gelince, buraya gelmiş olan uzaylı yaşamların büyük çoğunluğu, hayatları için bir kaçış içerisindeydiler. En sonunda, kaçmalarının kendileri için zor olacağını biliyorlardı, o yüzden de bazı uzaylı varlıklar, Dünya insanları ile evlendiler. Fakat yasal bir şekilde evlenmediler, çünkü onlarla hiç kimse evlenmezdi. Döllemek için kırsal kesimden köylü bir kadın yakalıyorlardı. Ve sıradan insanlar arasında saklananları da var. Ne kadar saklanırlarsa saklansınlar, o örtünün altında yaşayamazlar. Sınırsız büyüklükteki gong, mikroskobik seviyeden başlayarak gelmektedir. Çelik olsun, demir olsun, tahta, insan vücudu, su, taş, hava, bitkiler, hayvanlar, maddeler vs... ne olursa olsun, her şeyin mikroskobik seviyesinden başlayarak yüzeye doğru geliyor. Söyleyin bana, nereye kaçabilirler? Gong, her yere nüfus ediyor ve yüzeye doğru ilerliyor. O nedenle ondan kurtulmanın veya ondan saklanmanın hiçbir yolunun olmadığını gördüler. Peki, onlar nasıl var oluyorlar? Onlar aslında futi değillerdir. Fakat bazıları insan görünümüne girdiler ve sokaklarda yürüyorlar. Onların kim olduğu konusunda hiçbir fikriniz yok. Bazıları saklanmış ve dışarı çıkmıyor. Fakat sayı şu anda küçük -çok küçük. Geçmişte saklanabiliyorlardı; uzay gemileri havalanabiliyor ve diğer boyutlara gidebiliyorlardı. Fakat diğer boyutların hepsi temizleniyor. Sınırsız büyüklükteki gong buraya doğru geliyor ve artık daha fazla saklanamazlar. Bu boyut içerisinde, sadece bir mağarada ya da denizin altında saklanabilirler. Buna rağmen, artık gizlenmiş bir şekilde kalamazlar. Her neyse, onların yüz yüze kaldığı sorun budur. Tüm yaşamlar bu olay içerisinde kendisini konumlandırmaktadır.

Soru: Sıradan insanlara ait olan bilim yanlış; peki o zaman sıradan insan bilgilerini öğrenmeden doğrudan xiulian uygulamasına girebilir miyiz?

Shifu: Başka bir perspektiften bakıldığında, bizler bilimi çalışarak bilgimizi hala arttırabiliriz. Ben Fa'yı öğretirken, Fa'yı açıklamak için günümüz modern insanlarının sahip olduğu kavramları da kullandım -insanlar bu suretle Fa'yı anlayabileceklerdi. Bilgi zihninizi açabilir, dolayısıyla Fa'yı edinmek açısından faydalıdır. Eğer bir kişinin eğitim seviyesi gerçekten düşük ise, kullanmakta olduğum modern terminolojiyi anlamak konusunda zorluk yaşayacaktır. Fakat bu olmadan kişi yapamaz diye bir şey de yoktur. Eğer kültür, şu anda olduğu gibi bilim tarafından oluşturulmuş bir kültür olmasaydı, bugün öğrettiğim yöntemden ziyade, antik bir dilde de öğretebilirdim. Yine de, toplum şu anda içinde bulunduğu duruma gelmiştir, dolayısıyla sıradan insan toplumunun düzenine uyum sağlamanızda herhangi bir sorun yoktur. Şu anda sadece bu şekilde olabilir. İster bir yetişkin olun ister bir çocuk, bir uygulayıcı olarak, konumunuz ne olursa olsun, onu iyi bir şekilde yapmanız gerektiğini düşünüyorum. Eğer bir öğrenci iseniz Okul dersinizi iyi öğrenmelisiniz; eğer çalışıyorsanız işinizi iyi yapın. Eğer bir takım özel yaklaşımlar benimserseniz, uygulamanız da buna paralel olarak değişebilir; hayatınıza ve uygulamanıza zorluklar getirebilir. Şunu bilmelisiniz: uzaylı varlıklar kendi amaçlarına ulaşmak için bilimi insanoğluna getirmiş olsalar da, her şeyi yönetenler Tanrılardır ve onları geri dönüp kullananlar da Tanrılardır.

Soru: Sıradan insanların arasında, uygulamamıza daha fazla zaman ayırıp işimize daha az bir zaman mı harcamalıyız?

Shifu: Düşünce bu değildir. İnsanların çalışma saatleri içerisindeyken, işinizi tamamlamak için elinizden gelenin en iyisini yapmalısınız. Ne kadar meşgul olursanız olun egzersizleri yapmak ve kitabı okumak için zamanınızın olacağını düşünüyorum. İşte böyledir. Bence, azimli bir uygulayıcı olarak, xiulian uygulamak için boş zamanınızı kullanmak istemeyi kalbinizde daha fazla istemelisiniz.

Soru: Xiulian uygulamak için özellikle karmaşık bir ortamın peşine düşmeli miyiz?

Shifu: Böyle bir zorunluluk yoktur. Daima bir şeyleri kendi istekleriniz doğrultusunda yapamazsınız; ayrıca kendi uygulama yolunuzu da siz kendiniz düzenleyemezsiniz. Bir şeyler yapma konusundaki istekleriniz için kendi iradeniz doğrultusunda hareket etmeyin; sizin yolunuzu ben düzenliyorum. Eğer xiulian uygulamak istiyorsanız, yolu budur. Sizler sadece yapmanız gereken şeyleri yapın. Çin'de, uygulama yapmaya başlar başlamaz kılık kıyafetine dikkat etmeyi bir anda kesen bazı insanlar var. Söylemeye bile gerek yok ki, bir insan şık giyinmeli ve kendisine temiz bir şekilde çeki düzen vermelidir -insanoğlunun yapması gerektiği gibi. Fakat bu kişiler pasaklı ve paçoz bir hale geldiler -neredeyse utanmaz bir noktaya ulaşana dek. Bu, kabul edilemez bir şeydir. Bizim uyguladığımız yöntem Zhang Sanfeng'in yıllar önce uygulamış olduğu Tao yöntemi değildir. Sizler sıradan insan toplumunun içerisinde xiulian uyguluyorsunuz. En azından, doğru, düzgün bir insan gibi görünmelisiniz. Tanrılar insanlardan daha yüksek seviyelidir ve onlar daha iyi davranmak zorundadırlar -her anlamda daha iyi davranmaları gerekir. Falun Gong uygulamaya başlar başlamaz her şeyi bir kenara koymayacağınızdan ve pasaklı, dağınık ve kirli bir hale gelmeyeceğinizden emin olun -bu kabul edilemezdir. Belirli bir perspektiften bakıldığı zaman, bu durum, Dafa'nın imajına zarar vermektir. Durum bu değil midir? Dolayısıyla bu konferansta herkese ve de sorumluluk üstlenmiş olan kişilere şunu söylüyorum ki, herkes temiz giyinmeli ve diğer insanlara uygunsuz görünmemelidir, tamam mı? Çin ekonomisi bu yıllarda iyi, o nedenle kişi için düzgün bir malzeme bulup giymek gerçekten çok da büyük bir problem değil. Ben size pahalı elbiseler giymek zorundasınız demiyorum, fakat en azından çeki düzen vermenizi ve biraz daha temiz giyinmenizi söylüyorum. Şunu unutmayın, bizler insan toplumu içerisinde xiulian uyguluyoruz. Bu bir problem olmamalıdır. Dolayısıyla, xiulian uygulaması devam ettiği müddetçe, kendiniz için bir uygulama ortamı yaratmak gibi bir şey yapmamalısınız.

Soru: 4 yaşındaki bir çocuğun göksel gözü açıldı. Falun'un ve Shifu'nun isminin ışıklar saçtığını görüyor. Fakat bazen çok inatçı oluyor, eğer yetişkinler onun dediklerini yapmazsa ağlıyor ve sinirleniyor. Bu sıkıntı beni altüst ediyor.

Shifu: "Bu sıkıntı beni altüst ediyor." Konuya sen daha şu anda dikkat çekmedin mi? Sinirleniyorsun ve altüst olduğun zaman zihnin de kaygılı oluyor. Çocuk, gelişmen konusunda sana yardımcı olmuyor mu?

Soru: 2 yaşındaki çocuk Falun gördüğü zaman heyecanlanarak "Falun" diyor. Shifu'nun fotoğrafını gördüğü zaman "Shifu" diyor. Sıklıkla yerde elleri Heshi pozisyonunda oturarak: "Egzersiz yapmak" diyor. Bazen Shifu'nun ses kaydını dinlediğimiz zamanlarda ise "Shifu'yu dinlemek" diyor.

Shifu: O zaman o çocuk gerçekten de özel bir çocuk olmalı, çünkü daha sadece 2 yaşında. Bu gibi çocuklar muhtemelen Fa'yı edinmek için buraya gelmişlerdir. 4-5 yaşındaki uygulayıcılarımızın, 5-6 yaşındaki uygulayıcılarımızın ve küçük uygulayıcılarımızın arasında, kendisini çok iyi geliştirmiş olan çok fazla sayıda kişi var. Onlar gerçekten de muhteşemler. Bazıları oldukça fazla sıra dışı yetenekler taşıyorlar. Bu gibi çok fazla sayıda insan bulunuyor. Yukarıdaki Tanrılar hangi ailenin gelecekte Fa'yı edineceğini net bir şekilde görebiliyorlar: "Evet, bu aile Fa'yı elde edecek" Belki de o zaman oraya reenkarne olmaları için düzenlemeler yapıyorlar, çünkü onlar Fa'yı bu şekilde edinebilmektedir.

Soru: Hastanelerde, diğer yerlere göre daha fazla mı karma bulunuyor?

Shifu: Sıradan insan toplumunda bulunan bir hastane hastalıkları iyileştiren bir enstitüdür ve birazcık daha fazla hastalıklı qi'ye sahipmiş gibi görünmektedir. Peki, o zaman bir uygulayıcı olarak neden korkuyorsunuz? Bunun biz uygulayıcılar ile herhangi bir ilgisi yoktur. Bu gibi şeyler bize zarar veremez.

Soru: Hastanede yapılan otopsi işleminin Dafa uygulayıcılarının üzerinde herhangi bir etkisi var mıdır?

Shifu: Eğer bu senin mesleğin ise sadece işini yap. O kişiler ölmüş olduğundan dolayı, herhangi bir sorun yoktur. Bizler xiulian içerisinde insan toplumuna mümkün olduğunca uyum sağlanmasını istiyoruz. Şu anda xiulian uyguluyor olduğunuz için sıradan insan toplumunun yaşama biçimini değiştirmeye kalkışmayın. Öyle olmaz.

Soru: Eğer bir kişi sözlü olarak küfür etmiyor fakat zihninden küfrediyorsa, bu kişi De kaybeder mi?

Shifu: Bazı kişiler "Ben kendimi iyi geliştirdim ve iyi bir şekilde davranabiliyorum" diyor -fakat kalplerinde taşıdıkları takıntılar hiçbir şekilde terk edilmemiştir. Bu, xiulian olarak kabul edilebilir mi? Sahte değil midir? Dolayısıyla, sadece temel değişimler gerçek değişikliklerdir. Yüzeyde bulunanların hepsi sadece dış görünüştür. Sözlü olarak küfretmeniz ya da etmemeniz sadece bir formalitedir. Gerçek olan şey ise, kalbinizin ve zihninizin değişip değişmediğidir. Eğer zihninizden küfrediyorsanız, o zaman elbette ki zihniniz değişmemiş demektir. Erdem kaybedip kaybetmediğiniz önemsizdir. Dafa, sıradan insanların de'sını korumak için öğretilmiyor.

Soru: Bazı uygulayıcılar hayvanları ve diğer yaratıkları zehirlemekten korkuyor. Eğer bu gibi korkular terk edilmezse kişi Tamamlanmaya ulaşabilir mi?

Shifu: Bu ikisi birbirinden ayrı konulardır. Sadece korku takıntısını terk edin ve iyi olacaksınız. Birçoğunuzun onlardan korkması gerekmiyor, fakat pis olduklarından dolayı onlardan hoşlanmıyorsunuz. Bu durum, kişi bir dışkı gördüğü zaman hissettiği türden bir kirlilik değildir, ondan ziyade, o hayvanların kötü olduğunu düşündüğü zaman hissettiği türden bir kirliliktir. Geleceğin dünyasında, geleceğin evreninde, bu gibi yaratıklar olmayacak. Sizlere şunu söyleyeceğim: evrende ilk başlarda bu gibi zehirli, pis şeyler yoktu. Peki, niçin daha sonraları ortaya çıktılar? Çünkü yaşamların sahip olduğu karma giderek büyüdü ve de büyüdü; yaşamlar giderek daha kötü ve de daha kötü bir hale geldiler ve evren giderek daha da saf olmayan bir hale geldi. Dolayısıyla, giderek daha fazla sayıda kötü şey ortaya çıktı ve yavaş yavaş daha da zehirli bir hale geldiler. İşte böyle bir evrim geçirdiler.

Soru: "Aydınlanma" jingweninde, "liang liang xiang ji er lai" (ikişer ikişer devamlı geliyorlar) deniyor. "Liang liang"i (Çift çift) nasıl anlamamız gerekir?

Shifu: Bu antik bir Çin deyişidir. Antik Çin deyişleri, olayları net bir şekilde açıklayabilir. Dil kısa ve özlü olmasına rağmen taşıdığı anlam derin ve kapsadığı içsel boyutlar geniştir. O, en iyi yazılı dildir. Geçmişte insanlar ona cennetin dili, cennetin yazılı dili demişlerdir. Günümüzde insan ahlakı yozlaşmıştır ve artık iyi değildir, dolayısıyla konuşma dili [argo] kullanılmaktadır. Eğer bu "çift çift devamlı gelmek" ifadesi açıklanacak ise "üç kişi bir grupta, iki kişi beraber" anlamına gelir; bir kişi bir başka kişi ile konuştuğunda ve: "Bu Fa çok iyi, hadi gel onu uygulayalım' dediğinde diğer kişi de onun çok iyi olduğunu düşünür, dolayısıyla o da gelir. Ardından o da aile üyelerine söyler ve onları getirir ve insanlar ikişer-üçer gelirler. Ben günümüz konuşma dilini kullanıyorken, çok fazla kelime kullanmak zorunda kalmıştım. "liang liang xiang ji" (çift çift devamlı olarak) gelmek ifadesinde, sadece bu 4 kelime ile her şey ifade edilir. İşte bu anlama gelir. Ardı ardına gelmek ifadesine gelince, farklı zamanlarda gelmek, ardı ardına durmadan, durmaksızın gelmek anlamı taşır. "Xiang ji" ifadesini açıklamak için de çok sayıda kelime gerekir.

Soru: Kitap ve dergi işi yapan Dafa uygulayıcıları indirimli fiyattan Dafa kitaplarını alıp perakende fiyatına satabilirler mi?

Shifu: Çok da uzun olmayan bir zaman önce, kendi kendime bir şey düşündüm: son zamanlarda Çin'de daha fazla sayıda işçi görevinden ayrılmak zorunda kaldığı için [aslında işsiz kaldılar] -ve aralarından az sayıda kişi de uygulayıcılarımız olduğu için, onların Dafa kitapları satmalarına izin verip vermemeyi düşündüm. Bu şekilde, sadece geçimlerini sağlamakla kalmayacak uygulayıcıların kitap alma konusundaki zorluklarını da hafifleteceklerdi. Ve bazı uygulayıcılar bunu yapmışlardı. Sonra bu konuyu daha detaylı bir şekilde düşündüm -ve doğru görünmüyordu. Peki, hangi yönlerden yanlış idi? Bir düşünün: Dafa [bu kutsallıktaki Yüce Yol] bizi kurtarabiliyor, fakat biz onu para kazanmak için kullanıyoruz. Kendimizi nereye konumlandıracağız? Dafa'yı nereye konumlandıracağız? Bu, gerçekten de yapılmaması gereken bir şey. O yüzden böyle bir şeye izin vermedim. Peki, bu iş, toplum içerisinde sıradan insanlar tarafından niçin yapılabiliyor? Bunun sebebi benim Fa'yı yaymak için sıradan insan toplumundan istifade ediyor olmamdır. İnsan toplumu aynı zamanda Fa'nın en düşük seviyesindeki bir tezahür formudur, dolayısıyla ona ait olan çeşitli ticaret biçimleri ve meslekler, sadece bu şekilde var olmaktadır ve bu yanlış değildir. Eğer bizim kitaplarımız ardında boyutlar barındırmıyor olsaydı, sadece beyaz kâğıt üzerine yazılmış siyah mürekkep olsaydı, sadece bir kitap olurdu. O, ardında boyutlar barındırdığı için Fa'nın etkisine sahip olmaktadır. Toplumdaki kitapevlerinin ve kitap satıcılarının onları satmasında herhangi bir sorun yoktur. Yani bu durum, insan toplumunun Fa'sı ile uyum sağlayan bir durumdur. Fakat konu bizim uygulayıcılarımıza gelince, anlatmış olduğum türden bir problem aslında var olmaktadır. Eğer bizler Fa'yı para kazanmak için kullansaydık [ve kitapları alanların çoğu bizim uygulayıcılarımız olacağı için], o parayı nasıl olurdu da harcayabilirdik?

Eğer kendinize ait bir kitapeviniz var ise ve Dafa kitaplarını satmak için o uygun koşulları kullanmak istiyorsanız ve eğer kitapevi özellikle Dafa için kurulmamış ise ve o kitapevine daha önceden sahip iseniz, o durumda bunu yapmanıza karşı olmam, çünkü netice itibarı ile daha önce de kitap satmaktaydınız. Fakat yine de, Fa konusundaki anlayışınızı derinleştirmeye devam ettikçe, bu konunun üstesinden yeni bir anlayış ile geleceğinizi düşünüyorum.

Soru: Ben Shifu'yu görmek için hiçbir şeyi umursamadım ve aile üyelerimle bozuştum. Bu yanlış mıydı yoksa doğru muydu?

Shifu: Eğer anakara Çin'den geldiysen, muhtemelen gelmene izin verilmemiştir. Veya Fa bedenlerim gelmeni istememişler ve zihninin uygulamana odaklanmış şekilde kalmasını istemişlerdir. Eğer anakara Çin'den değilsen, o durumda belki de senin tarafında başka sebepler vardır. Belki de kararlı olup olmadığını görmek içindi. Her şey mümkündür. Bunu kendi başına anlamalısın.

Soru: Xiulian uygulamak için zamanımı iyi değerlendirmek zorunda olduğumu biliyorum, fakat aynı zamanda çocuklarım da olsun istiyorum. Bu bir takıntı olarak kabul edilebilir mi?

Shifu: Daha önce, sıradan insanlara mümkün olduğunca uyum sağlarken xiulian uygulamalıyız demiştik. Şu anda xiulian uygulamakta olan on milyonlarca genç uygulayıcı bulunuyor. Eğer onların hiçbiri evlenmeseydi veya hiçbirinin çocukları olmasaydı, bu durum sıradan insan toplumuna zarar veren bir form olmaz mıydı? En azından, sizlere şunu söyleyebilirim ki, uygulamanızda sıradan insan toplumuna uyum sağlamamış olurdunuz. Ve ardından bazı insanlar: "Ben bu yaşam süresinde kesinlikle evlenmek istemiyorum. Kararımı verdim." diyorlar. Ben buna da karşı değilim. O şekilde de xiulian uygulayabilirsiniz. Eğer bu durum hayatınızda birtakım ek yüklere ya da sorunlara sebebiyet vermiyorsa ya da başka anlamlarda sorunlara neden olmuyorsa, bununla ilgili bir şey yapmayacağım. İnsan dünyasındaki meselelere sizler karar veriyorsunuz ve onları sizler yapıyorsunuz. Eğer çocuklara sahip olmanın kişinin uygulamasını etkileyeceğini söylüyorsanız, ben durumun bu olduğunu düşünmüyorum. Böyle bir şey gerçekleşmeyecektir.

Soru: Tamamlanma formları nelerdir? Hepsi kişinin benti'sini götürmeyi gerektiriyor mu?

Shifu: Bunu daha önce konuşmuştum. Sadece Falun Cennetine gidenler bedenlerini götürebilirler. Diğer yerlere giden kişilere gelince, birçoğunuz buraya Fa'yı edinmek için farklı seviyelerden ve farklı âlemlerden geldiğiniz için, [oradaki canlıların perspektifinden bakıldığında] oraya bir beden götürseydiniz, orada bulunan Tanrılar ve Budalar oraya garip ve tuhaf bir şey getirmiş olduğunuzu düşünürlerdi. Dolayısıyla onlar orada bedenlere sahip değillerdir ve ayrıca istemezler de. Eğer o şey geri götürülseydi, onların tüm xiulian sistemlerini altüst ederdi. Lütfen şuna dikkat gösterin: nereden gelmiş olursanız olun, ben sadece, sizlere ait orijinal unsurları yeni ve en erdemli olan Fa'ya asimile ediyorum. Uygulamanıza ait yüzeydeki şeylere gelince, onların hiçbirine dokunmuyorum -orijinal yerlerinize geri dönmenizi sağlamak için. Yani bir başka deyişle, eğer siz Buda idiyseniz, bir Buda olacaksınız: eğer bir Tao idiyseniz bir Tao olacaksınız ve eğer bir Tanrı idiyseniz bir Tanrı olacaksınız. Görünümünüz ve önceden sahip olduğunuz hiçbir şey değişmeyecek. Daha önceden Doğru Meyve konumuna sahip olmayanların bu xiulian döngüsü içerisinde bir Meyve Konumu elde etmeyi başarabilmesi olasıdır ve ardından da nereye gitmeniz gerekiyorsa oraya gitmeniz ayarlanacaktır.

Soru: Ben ne zaman egzersizleri yapsam kulağımda sürekli Dafa müziği olmayan bir müzik duyuyorum -hep o aynı müziği duyuyorum. Bunun diğer boyutların enerjisinden gelen bir engelleme olmasından korkuyorum.

Shifu: Diğer boyutlardaki müzikler bizim uygulamamız için olan müzikten farklıdır. Fakat diğer boyutlarda, gerçekten de harika müzikler bulunmaktadır. Duyarsanız önemli değil, kendi haline bırakın -o durum için endişelenmeyin. Onlar, diğer boyutlardaki seslerdir. Ve endişelenmeyin: Müzik kendi başına xiulian'i temsil edemez. Sizler Dafa içerisinde xiulian uyguluyorken, müzik ile egzersiz yapmanıza izin veriyorum. Bunun amacı, zihninizin neredeyse dinginlik durumuna ulaşabildiği ana kadar bir düşünceniz ile binlerce düşüncenizin yer değiştirmesini sağlamaktır. Yani, müziği dinlediğiniz zaman zihniniz alt üst olmayacak sadece müziği dinleyecektir. Bu, egzersizleri yapmanız açısından faydalıdır. Fakat kullandığınız müzik, egzersizlerimizi yaptığımız müziklerden biri olmalıdır.

Soru: Benim vücudum kelimeler ve resimler içeren bir tür engelleme ile karşılaştı. Yaklaşık yarım yıl oldu ve bunun üstesinden hala gelemedim.

Shifu: Eğer siz gerçek bir uygulayıcı iseniz, Dafa'ya ilk başladığınızdaki niyetiniz ne olursa olsun, artık onu bir kenara bırakmalı ve artık hiçbir şey için canınızı sıkmamalısınız. Şu konuda net olmalısınız: birtakım meseleleri çözmek için xiulian uygulamaya gelmediniz. Benim bu Fa'yı yayma amacım yaşamları kurtarmaktır, insanların xiulian uygulamalarını ve geri dönmelerini sağlamaktır. Sıradan insan vücudunun birtakım problemlerini çözüme kavuşturmak için değildir. Ciddi bir meseledir. Gerçek anlamda xiulian uyguluyor olduğunuz konusunda emin olmanız gerekiyor ve bunun ardından herhangi bir problem sizin için çözüme kavuşturulabilir. Fakat siz sadece birtakım sıradan insan problemlerini çözüme kavuşturmak istiyorsanız, o durumda onların hiçbirini sizler için çözüme kavuşturamayız. Tek bir kelime ile özetlemek gerekirse: Fa, xiulian içindir. Örneğin, bazı insanlar hastalık iyileştirmenin Falun Gong'un amacı olmadığını biliyorlar, o yüzden de: "Ben onu iyileşmek için uygulamayacağım. Amacın benim hastalığımı iyileştirmek olmadığını anlıyorum ve ayrıca hastalık kelimesini telaffuz bile etmeyeceğim. Hastalığımın iyileştirilmesini de istemeyeceğim" Fakat zihinlerinde hala: "Egzersizleri yaptığım müddetçe Shifu elbette ki benim hastalıklarımı iyileştirecektir." şeklinde düşünmeye devam ederler. Görüyorsunuz, zihinlerinde hala: "Egzersizleri yaptığım müddetçe, Shifu elbette ki hastalıklarımı iyileştirecek." şeklinde düşünürler. Bu bir miktar düşünce hala orada durmaktadır, zihinlerinin derinliklerine gizlenmiştir. Benden hala sağlık problemlerini çözmemi istiyorlar ve bu durum, hastalıklarına hala takıntılı oldukları anlamına geliyor. Eğer onu gerçekten terk eder, bunları hiçbir şekilde düşünmez ve bunlar konusunda endişeli olmazlar ise, o zaman bir görün bakalım neler oluyor. Buna "peşinde koşmaksızın doğal bir şekilde elde etmek" denir. Tüm uygulama yöntemleri ve metotları bu şekilde çalışır. İnsan toplumunda istiyor olduğunuz şey ne olursa olsun, o şeyi, uğruna mücadele ederek elde edebilirsiniz veya azimle onun peşinde koşarak elde edersiniz. Fakat diğer boyutlardaki prensipler tam olarak bunun tersidir, onlar tersine çevrilmiştir. Bir şeyleri elde etmek için takıntılarla dolu bir şekilde çabaladığınızda, hiçbir şey elde edemezsiniz. Sadece daha fazla terk ettikçe ve onunla ilgili daha az kaygı duydukça o şeyi elde edebilirsiniz. Dolayısıyla buna "peşinde koşmadan doğallıkla elde etmek" denir.

Soru: Shifu Singapur Fa Konferansında büyük el işaretlerini yaparken bazı insanlar kendilerini çok rahat hissettiler, bazı insanlar işaretlerin muhteşem olduğunu, bazı insanlar ise kendilerini kalbi kırık, üzgün ve gözyaşı dökmüş gibi hissettiler. Bu durum xiulian seviyeleri ile mi bağlantılıdır?

Shifu: Aşağı yukarı doğru -esas olarak buna yakındır. Her bir kişinin hissettikleri ve anlayışı farklıdır.

Soru: Xiulian uygulamasında Tamamlanmaya ulaşmak için herkes "bencillikten yoksun" olma ve "egoya sahip olmama" seviyesine ulaşmak zorunda. Peki, o zaman insanların Tamamlanmaya ulaşma seviyelerinde farklılıklar neden hala bulunuyor?

Shifu: Şöyle söyleyeyim: Bir kişi başlangıç seviyesi olan Luohan statüsünde de Tamamlanmaya ulaşabilir -kişisel özgürlük kazanmak yeterlidir. Tüm yaşamları kurtarmayı düşünmek gerekmez ve kişi diğer kişiler ile ilgilenmek gibi bir ihtiyaç hissetmez -uygulayıcılar sadece kendilerini [özgür kılmak] ve buna ulaşmak için çalışırlar. Bu, başlangıç-seviyesi Luohan Meyve Konumudur. Eğer Pusa Meyve Konumunu elde etmek istiyorsanız -hatta bu Pusa Meyve Konumunun en başlangıç seviyesi bile olsa- xiulian uygularken büyük bir merhametli kalp geliştirmeniz ve öyle bir kalp oluşturmanız gerekir -ve kişisel özgürlüğü elde etmenin yanı sıra, aynı zamanda başka kişilerin de özgürlüğü elde etmesine yardım etmek zorundasınızdır. Bunu başarıp başaramayacağınız fark etmez, o merhamete sahip olursunuz, tüm canlı varlıkların gerçekten acı çekmekte olduğunu görür ve onları görür görmez gözyaşları dökersiniz. Bu, yapmacık değildir -gerçektir. Bu, istediğinizde olacak bir şey değildir. Elbette, xiulian uygulaması içerisinde bu durum daima gerçekleşmeyecektir -fakat gerçekleşecektir. Eğer kendinizi bir Buda seviyesine kadar geliştirirseniz, sahip olacağınız merhamet farklı olacaktır. Canlılara baktığınız zaman, kesinlikle bir Pusa gibi gözyaşı dökmezsiniz. Merhamete sahip olursunuz, canlılar arasındaki karmik ilişkileri daha net anlar ve her şeyi muazzam bir bilgelik ile görürsünüz. Rulay seviyesinden daha yükseğe doğru kendisini geliştirmiş olan Budalar durup arkalarına baktıklarında: "Bu ne türden bir merhamet ki?" diye düşünürler. Budaların sıradan insanlara karşı besledikleri merhametin de bir takıntı olduğunu düşünürler. Onlar sadece kendilerinden daha aşağı seviyelerde bulunan Tanrılara, Budalara karşı ve o Budaların cennetlerinde bulunan canlılara karşı merhamet beslerler -insanoğluna karşı herhangi bir merhamet beslemezler. Bu, onların merhametsiz oldukları anlamına gelmiyor, ondan ziyade, onların seviyelerinin çok yüksek olduğu anlamına geliyor. Onlara göre, burada bulunan canlılar o kadar önemsizdirler ki, mikro-organizmalardan bile daha düşük seviyelidirler. Yetersiz olan bu insanoğlunun, herhangi bir faydalı yaşam formu olduğunu düşünmezler. Daha da yüksek seviyelere ulaşmış olan Budalar ise geriye dönüp baktıklarında: "Bu Rulaylar da sıradan insanlar; o insanlar aşağıda neler yapıyorlar öyle?" diye düşünürler. Peki, insanlar onlara nasıl görünürler? İnsanlar bir hiçtir; onlar aynen aşırı derecede küçük mikro-organizmalar gibi bir kirin içerisinde saklanmaktadır. Peki, o zaman daha da yüksek seviyelerdeki Budalara ne demeli? Daha da yüksek seviyelerdeki Budalara ne demeli? Eğer o duruma ulaşmak istiyorsanız, o seviyeye kadar xiulian uygulamak zorundasınız. Ben burada size onun neye benzediği ile ilgili sadece basit bir düşünce aktarıyorum. Sadece bununla sınırlı değildir.

Gerçek Fa'nın insanlar tarafından bilinmesi sağlanamaz, bunun sebebi sizlerin hala insan zihni taşıyor olmanızdır. Farklı seviyelerde bulunan canlılar, farklı varoluş durumlarına sahiplerdir. Aynı zamanda, bu tarafta bulunan canlıların fiziksel vücutları durmaksızın değişmektedir. Eğer bir Buda'nın vücudu atomlardan oluşmuş ise, o durumda daha yüksek seviyelerde bulunan Budaların vücutları ve Budalardan daha da yüksek seviyelerde bulunan Tanrıların vücutları nötronlara denk gelen parçacıklardan oluşuyor olabilir. Daha da ileri gidildiğinde, nötronlardan ve quarklardan oluşuyor olabilirler. Ve bu sadece insanoğlunun anlayabildiği mikroskobik çaptır. Daha da mikroskobik parçacıklardan, çok daha mikroskobik maddelerden oluşanlara ne demeli? Onların enerjisi gözle görülür bir şekilde daha büyüktür. Bir maddenin parçacıkları ne kadar küçük ise, yoğunluğu bir o kadar büyüktür. Bu nedenle onların görüntüsü aşırı derecede mükemmel ve parlaktır. İnsan vücudunda gözeneklerin olduğunu görebiliyoruz, fakat eğer bir Tanrı'nın vücuduna bakarsanız herhangi bir gözenek yoktur. Eğer Üç Diyar içerisinde bedenlere sahip olan ve insanlardan sadece tek bir seviye yukarıda bulunan canlılara bakarsanız, [yani, Üç Diyar içerisindeki farklı seviyelerde bulunan göksel canlılara bakarsanız] onların vücutlarının insan gözüne pürüzsüz, güzel ve tek kelimeyle mükemmel göründüğünü anlarsınız. Çünkü onları oluşturan parçacıklar, bu dünyevi ortamda yaşayan insanları oluşturan parçacıklardan daha küçük ve daha yoğundur. Bir başka deyişle, bir canlı durmaksızın yükseldikçe, yüzeyde bulunan form da yükselir; fakat bunun için gerekli olan şey, seviyelerin yükselmesidir. Tamamlanmaya farklı seviyelerde ulaşılabilir. Xiulian'de hangi seviyeye ulaşırsanız ulaşın, altınızda bulunan seviye sizin için bir bilinmeyen olmaktan artık çıkar. Altınızda bulunan her şey gözlerinizin önünde sergilenir ve her şeyi olduğu gibi görürsünüz. Fakat sizin seviyenizin üzerinde bulunan her şey sizin için sonsuza dek bir bilinmeyen olarak kalacaktır. Onların ne olduğunu asla bilemezsiniz çünkü [bulunduğunuz yer] aydınlanmış olduğunuz Meyve Konumudur. Ne kadar çabalarsanız ve kendinizi ne kadar geliştirirseniz, o kadar elde edeceksiniz.

Soru: Xiulian'in çok ciddi bir mesele olduğunun farkına vardım. Fakat öte yandan, zorluk içerisinde neşe bulmak ve keyifli bir şekilde xiulian uygulamakta yanlış olan bir şey var mı?

Shifu: Bunda yanlış olan bir şey yok. Eğer uygulamanız içerisinde daima neşeli kalabiliyorsanız ve ne tür bir problemle karşılaşırsanız karşılaşın bunu yapabiliyorsanız, o durumda sizin gerçekten olağanüstü olduğunuzu söylerim. Herkes size gerçek anlamda hayranlık besleyecek ve herkes size büyük bir saygı duyacaktır çünkü söylediğiniz şeyi yapmak zordur. Herhangi bir zorluk karşısında zihninizi sarsılmaz tutmanız ve olayları neşeyle ele almanız zordur. Fakat iyimser bir yapıyı ve merhametli bir kalbi daima sürdürebilmek, bir uygulayıcının normalde yapması gereken şeydir -sıkıntılarla karşılaşmayıp testlerle yüz yüze gelmezsek bile. Bu, en iyi zihinsel durumdur.

Soru: Uygulayıcılar evlilikleri içerisinde cinsel ilişki yaşayabilirler mi?

Shifu: Size daha önce şunu söylemiştik: sizler sıradan insanlar arasında xiulian uyguluyorsunuz ve kendisini xiulian uygulamasına adayarak dünyevi yaşamı terk etmiş olan uygulayıcılar değilsiniz. Dolayısıyla, yaşam biçiminizin sıradan insanlara uyum göstermesi gerekiyor. Bizler sıradan insanlar arasında var olan fiziki biçimleri önemli görmüyoruz. Peki neden? Değişime uğrayan şey, insanın kalbi ve zihnidir. Eğer bir kişinin kalbi ve zihni değişmez ise, hepsi anlamsızdır. Konu bu insani şeylere geldiğinde, yüzeyde hiçbir şeye sahip olmadığınızı söylüyor fakat kalbinizin derinliklerinde bir şeyleri terk edemiyor ve bu gibi konularda yerinizde duramıyorsanız, boşunadır. Eğer: "Kalbimin derinliklerinde bu şeylere takıntılı değilim ve onları sadece bizi insan durumunda tutan şeyler olarak görüyorum" diyorsanız, o durumda oldukça iyi iş çıkarıyor olduğunuzu söylerim. Elbette, bütün bu şeyler, xiulian uygulamasında yüksek ve derin bir seviyeye ulaştığınızda geride kalacaklardır. Bu zaman dönemi içerisinde yaptığınız şeyler yanlış olarak kabul edilmez. Bu konuyu Zhuan Falun'da net bir şekilde açıklamıştım -bu durum hakkında konuşmuştum.

Uygulamanız esnasında bu şekilde olmasına izin veriliyor olmasının sebebi nedir? Sebep şudur: bizim uygulama yöntemimizin, bugün öğretmekte olduğum bu Dafa'nın, karmaşık insan toplumu içerisinde uygulanması, bilerek ortaya çıkarılmıştır -ve yüksek seviyelere ait olan insanlar sadece bu şekilde geri dönebilirler. Eğer insan toplumu yeterince karmaşık olmasaydı -yani, eğer bu gibi büyük sıkıntılara ve engellemelere sahip olmasaydınız- yüksek seviyelerden gelmiş olanlarınız asla geri dönmeyi başaramazdınız. Fa çok yüce olduğu ve insan toplumu içerisinde yayıldığı için, sıradan insan toplumu içerisinde yaşamanıza olanak tanımaktadır. Vücudunuzun dönüşümü mikroskobik bir seviyeden, varlığınızın orijinden, [varlığınızı oluşturan en temel parçacıklardan] başlar ve içeriden dışarıya doğru genişler; aynen bir ağacın halkaları gibi. Xiulian uyguladığınız müddetçe ve standardı karşıladığınız an, o hemen bir ağacın halkaları gibi dışarı doğru genişleyecektir. Yüzeye kadar genişlediğinde, [aynen ağaç halkasının kabuğa ulaşması gibi bir duruma geldiğinde] dönüşüm tamamlanır ve Tamamlanmaya ulaşırsınız. Kabuğa ulaşmadan önce, yani, fiziksel vücudunuzun en dış katmanına ulaşmadan önce, yüzeyde bulunan fiziksel vücudunuz aynen sıradan insanlarınki gibi düşüncelere sahip olur -şehvet, duygular ve her tür takıntı gibi çeşitli insan arzularına sahip olacağınız kaçınılmazdır. O gibi düşünceler sıradan insanlarınki kadar güçlü olmayacaktır fakat oradadırlar ve xiulian uyguluyorken insan toplumunun ortamına uyum sağlamanızı garantilemek için bilerek orada bırakılırlar. Fakat uygulamayı bitiren kısım, insan meselelerine iştirak etmesi için sıradan insan yüzey vücudu tarafından yönlendirilmez. Uygulamayı tamamlayan kısım standardı karşılar karşılamaz, sizden ayrılması sağlanır.

Peki, onun sizden ayrılmasının ne gibi bir faydası bulunuyor? Yüzeyde bulunan bu insan yüzeyi, insanlar arasında ne gibi bir aktivite yaparsa yapsın, ne yaparsa yapsın, uygulamayı bitiren kısım orada oturur ve hiçbir şekilde etkilenmez; hiçbir zihinsel aktivitesi veya düşüncesi yoktur. O vücut etkilenmez ve hiçbir şeye bulaşmaz. O zaman bu durum, kişi insani bir şeyler yaptığında onun Tanrısal kısmının o gibi şeyleri yapmamasına olanak tanır; o gibi şeyleri yapmakta olan kısım henüz geliştirilmemiş olan insan kısmıdır. O halde bu durum, kendinizi geliştirdikçe sadece yükselmeyi sürdürmenizi ve aşağı düşmemenizi sağlayacaktır. Fakat eğer biz bunun yerine dönüşümün yüzeyden başlamasını ve derine doğru gitmesi yolunu seçseydik ve bunu toplum içerisinde yapsaydık, o durumda kesinlikle o toplum içerisinde uygulama yapamazdınız. İnsanların arasında yapmış olduğunuz her şey onu bir Tanrı'nın yapmış olması ile aynı anlama gelirdi, çünkü dönüştürülmüş olan vücut bir Tanrı'nın vücudu ile aynı şeydir. Dolayısıyla o, insan işleri yapmak gibi kabul edilirdi ve kesinlikle xiulian uygulayamazdınız. Tanrıların sıradan insan işleri yapmasına izin verilir mi? Tanrıların, sıradan insan duygularına sahip olması kesinlikle yasaktır. Dolayısıyla, biz bunu tersine çevirdik: Sizleri yaşamın orijininden başlayarak dönüştürmeye başlıyoruz. Bu yolla, yüzeye doğru giderek artan bir şekilde genişlemektedir. Tamamlanmaya ulaşmadan önce, yüzey seviyesi içerisinde, sıradan insanların yaşam biçimini daima sürdürebiliyorsunuz. Sadece, gittikçe artan bir şekilde takıntılardan muaf bir hale geliyorsunuz -ta ki en sonunda her şeyi hafife alabildiğiniz ve her şeyi terk edebildiğiniz noktaya ulaşana dek. O durumda Tamamlanmaya yakınsınızdır. Bir bütün olarak, yüzeye kadar tamamen genişlediğiniz zaman, Tamamlanmayı tam anlamıyla başarmış olacaksınız. O anda her şey doğaldır ve herhangi bir sarsıntı yoktur. Geçmişte, bir kişinin Tamamlanması şok dalgaları yayardı. Kişi Tamamlanmaya ulaştığında, büyük bir alan boyunca toprak kaymaları, sismik deniz dalgaları ve depremler meydana gelirdi. Fakat bizim Tamamlanma formumuz şok dalgaları yaymaz. O nedenle, daha fazla sayıda insanın toplum içerisinde uygulama yapması için uygundur, çünkü onu etki altında bırakmamaktadır. Çok sayıda insanın Tamamlanmayı elde etmesi ile birlikte, sanırım Dünya'nın bunu kaldırabilmesi mümkün olmazdı. Dolayısıyla sıradan insan toplumunda uygulama yapmak için uygun olan tüm yönlerin ayarlamasını yaptık.

Henüz tamamen kendisini geliştirmemiş olan kısım yüzeye ulaşmadan önce "benim hiçbir insani takıntım yok" derseniz, ben buna inanmam. Buna ulaşmak için kendinizi zorlayacaksınız. Kendinizi sıkıca yüksek standartlarda tutabilir ve bir uygulayıcı gibi davranabilirsiniz. Aynı zamanda da, insan toplumunun işleyiş biçimine mümkün olduğunca uyum sağlayabilirsiniz. Fakat sözünü ettiğim şey bu tek konudan daha fazlasını içerir. Karı koca arasında kesin bir şekilde cinsel ilişkiye girmek şart değildir, durum öyle değildir. Kendiniz için bu konuda en uygun olan yaklaşımı seçebilirsiniz. Hangi yolun en iyisi olduğunu hissediyorsanız, sorun değildir. Eğer hala sıradan insan düşüncelerine sahip olduğunuzu, onların hala çok güçlü olduklarını hissediyorsanız; eğer hala evlenmek istiyor, bir erkek veya kız arkadaş bulmak istiyor, genç bir kızdan ya da genç bir erkekten hoşlanıyorsanız. Eğer bu gibi arzulara sahipseniz ve bu gibi şeyler yapıyorsanız, o durumda bu sizin uygulamanızın henüz o noktaya ulaşmamış olduğunun göstergesidir, dolayısıyla bu gibi şeyleri yapabilirsiniz. Her şeyi bugün terk edebileceğinizi, bunu derhal yapabileceğinizi ve bir Buda haline geleceğinizi iddia etmeyin. Eğer durum bu olsaydı xiulian uygulamanıza gerek olmazdı -zaten bir Buda olmuş olurdunuz. O nedenle xiulian yavaş yavaş gerçekleştirilir -o, aşamalı bir süreçtir. Ben bunu söylüyor olsam da eğer: "Ah evet, Shifu uygulamamda başarıya ulaşmadan önce, yüzey kısımda her türden sıradan insan duygu ve arzusuna sahip olacağımı söyledi. O zaman bu gibi bir şey yapabilirim" şeklinde düşünürseniz, o zaman yanlıştır! Sizler her ne kadar bu gibi şeylere sahip olsanız da ve ben sizlere insan toplumuna mümkün olduğunca uyum sağlayın diyor olsam da, eğer kendinizi bir uygulayıcının standartlarında sıkı sıkıya tutmazsanız, uygulama yapmayan sıradan bir insan ile tamamen aynı olursunuz. Mantıksal ilişki budur.

Soru: Batılı uygulayıcılar vakitlerinin tamamını Fa'yı dinlemek için kullanmak istiyorlar, fakat eşzamanlı çeviriye sahip olan bir ses kaydı henüz yok. Zhuan Falun'u kendi başlarına okuyup kayıt ederek onu dinleyebilirler mi?

Shifu: Sonuç pek de iyi olmayabilir. Peki neden? Çünkü benim sesimdeki Fa bir güce sahiptir. Siz bir uygulayıcı olduğunuz için, Tamamlanmaya ulaşmadan önce, söylediğiniz her şey, her türden sıradan insan mesajı taşımaktadır. Dolayısıyla onu banttan çaldığınız zaman, onları tekrar kendinize geri çekersiniz. Tekrarlanan ve karşılıklı bu kirletme durumu, iyi değildir. Kitabı okuduğunuz anlar ise farklıdır. Şu anda eş zamanlı bir çevriyi hazırlıyoruz. Bunu yapma hızımızı yükseltiyoruz; yakın bir zaman içerisinde ulaşılabilir olmalıdır ve bu problem yakında çözülmüş olacak. Neyse, size şu prensibi söylüyorum: Söylediğiniz şeyler, bütün o insan takıntılarını ve sahip olduğunuz düşünce ve kanılarınızı taşıyor. Fa'nın iş başında olması gerekmektedir. Bir kişi sadece yüzeydeki prensipleri dinleyerek çok fazla bir şey elde edemez. Ağzınızdan çıkanlar sizin kendi seviyenizde anlamış olduğunuz şeylerdir. Geri dönüp onu tekrar dinlediğinizde, anlayışınız daima aynı seviyede kalacaktır. Eş zamanlı çeviri ise farklıdır, çünkü orada benim sesim var olmaktadır. Her ne kadar benim sesimin yüksekliği düşük çevirmenin sesi daha yüksek olsa da, gerçekte, o kişi çeviri yapmaktadır ve öğretmekte olan kişi gerçek anlamda benim. Ben Fa'yı öğretiyorken uygulayıcılar beni anlayabilir; ayrıca taşımakta olduğum her şeyi de alırlar. Anlamı işte budur.

Soru: Ben üç kere 3-5 yaşlarında bir kız ile karşılaştım. Yarı uykulu yarı uyanık bir durumdayken yastığıma çıktı, zıplıyor ve gülüyordu. Falun'un içinden çıkan o şey acaba geliştirilmiş bebek (yinghai) miydi?

Shifu: Bunlar genelde iyi durumlardır, fakat her zaman da değil. Geliştirilmiş bebekler (yinghai) küçüklerdir. Herkesin altyapısı karmaşıktır, o nedenle bu gibi şeylere dikkatinizi vermeyin. O, geçmişten getirdiğiniz bir kişi olabilir, ya da başka nedenler de olabilir. Neyse, netice itibarı ile o küçük bir kızdır. Bu iyi bir şey olabilir. Ona dikkatini verme. Aklını sadece uygulamana ver.

Net bir şekilde açıklamadım gibi görünüyor çünkü bazı insanlar bunu henüz kavramadılar. Bunu betimlemek için bir örnek kullanacağım, fakat durum ile ille de ilgisi olmayabilir. Bazı insanlar aşağı geldiklerinde ve reenkarne olduklarında, geçmişteki çocukları onları takip eder. Fakat çocuk henüz reenkarne olmamıştır ve sadece diğer taraftan takip etmektedir. Ayrıca, geçmiş yaşantılarında çocukları olan bazı başka insanlar da vardır. Reenkarne oldukları dönemde, o çocuk reenkarne olmamıştır. Fakat çocuğun sezgileri umulmadık şekilde güçlüdür ve sürekli olarak onu takip eder. Bu gibi bir durum da vardır. Her türden durum vardır. Sizler doğru ve erdemli bir Fa'yı elde ettiğiniz için, eğer çocuğun sizinle karmik bir ilişkisi varsa, bütün bunları sizin için düzenleyeceğiz. Bütün bunlar sizler için uygun bir şekilde düzenlenecek, dolayısıyla bu konu hakkında artık endişelenmeniz gerekmiyor.

Soru: Beynimi paralamama rağmen bir sorunun üstesinden hala gelemedim. Bunun sebebi kendimi çok iyi geliştirememiş...

Shifu: Bizim kendisini iyi geliştirmiş olan bazı eski uygulayıcılarımız benimle karşılaştıkları zaman hiçbir şey söyleyemiyorlar. Gerçekten çok çabalamalarına rağmen bir şey söyleyemediklerinde kendilerini rahatsız hissettiklerini biliyorum. Benimle buluşmadan önce, bana sormak istedikleri ve yakındıkları şeylerle dolular, fakat benimle buluştukları an dillerini yutmuş gibi oluyorlar. Bunun sebebinin ne olduğunu hepinize söyleyeyim. Benimle buluştuğunuz an söyleyecek hiçbir şeyinizin olmamasının sebebi şudur: kendinizi geliştirmeye devam ettikçe, uygulama yoluyla aydınlanmaya ulaşan kısım [kendisini tam olarak geliştirmiş olan kısım] sizden ayrılmıştır. Kendisini henüz tam anlamıyla geliştirmemiş olan kısımdan ayrılmıştır. Dolayısıyla, kendisini henüz tamamen geliştirmemiş olan kısım kendisini daima kafası karışık hissedecektir, bu nedenle de soruları olacak ve hatta onları sormak isteyecektir. Fakat benimle buluştuğunuzda Shifu'yu gördüğünüz için, kendisini tam olarak geliştirmiş olan kısmınız da -aynen yüzey kısmınız gibi- dikkat keser ve dikkat keser kesmez, sıradan insan kısmınız tamamen onun kontrolü altına girer. Burada otururken niçin hiçbir kötü düşünce taşımıyor ve çok sevecensiniz? Çünkü kendisini tam olarak geliştirmiş kısmınız dikkat keser bir hale gelmekte ve tüm vücudunuz onun kontrolü altına girmektedir. Söyleyin bana eğer kendisini tamamen geliştirmiş olan kısım yetersiz olsa idi, uygulamasını bitirmiş olabilir miydi? Yani bir başka deyişle, o her şeyi bilmektedir. Sadece, kendisini tam olarak geliştirmemiş kısım bir şey bilmez. Yani bu şu anlama geliyor: o noktada artık hiçbir şey sormak istemezsiniz ve soracak hiçbir şey yoktur çünkü her şeyi zaten net bir şekilde bilmektesinizdir. Benim yanımdan ayrıldıktan sonra artık fazla dikkat kesmez ve hareketsiz bir durumda kalır, dolayısıyla burada bulunan kısmınız tekrar olaylar hakkında net olmadığı duruma geri döner: "Nasıl olur da Shifu'ya hemen şimdi sormadım?" diye düşünürler. Böyle değil midir? Aslında, işte böyledir.

Hepinize şunu söyleyeceğim, kitabı daha fazla ve daha fazla okumalısınız -kitabı arka arkaya tekrar tekrar okumalısınız. Bu öğretiler kozmosun Fa'sıdır. Antik zamanlardan beri, sıradan insan toplumuna aktarılan Fa'lar, Rulay seviyesindeki ya da Rulay seviyesinin altındaki Fa'lar idi. Böylesine sınırsız bir Fa, kozmostaki farklı canlılar için farklı yaşam ortamları yaratmıştır. O, tüm kozmosu yaratmış olan yüce Fa'dır. Sadece olan şudur ki, sizler onun yüksek seviyelerdeki içeriğini, o seviyelere kadar yükselmeyene dek göremiyorsunuz. Fakat onun içerisinde, Meyve Konumunu elde etmeniz ve Tamamlanmaya ulaşmanız için bilmeniz gereken her şey var olmaktadır. O nedenle kitabı daha fazla okumalısınız -kitabı tekrar tekrar okumalısınız. Elbette, eski uygulayıcılarımız, eğer kafalarında bir soru var ise, sadece kitabı okumaları gerektiğini ve onun çözüme kavuşacağının kesin olduğunu biliyorlar. Daha sonra ise, yeni seviyelere girmeniz üzerine, yeni ve daha yüksek seviyeli sorular belirecektir. Kitabı tekrar okuduğunuz zaman, o soru sizin için tekrar cevaplanacaktır. Bunun ardından bir başka seviyede tekrar birtakım farklı sorularınız olacaktır ve kitabı tekrar birazcık okuduğunuz zaman tekrar cevaplanacaklardır. Bu yolla xiulian uygulamaya devam eder ve durmaksızın yükselirsiniz. Bu Fa, sorulara sahip olduğunuz zaman onları cevaplandıracaktır. Ve kendinizi günlük yaşam içerisinde yüksek standartlarda tuttukça ve durmaksızın yükseldikçe, azimli bir şekilde hızla gelişirsiniz.

Soru: Bencillik, kişisel çıkarın, arzunun ve isim yapmaya olan arzunun kökü müdür?

Shifu: Kişisel menfaat ve isim yapmaya olan arzunun her ikisi de bencildir. Arzuya gelince, onun ne olduğunu daha önceki Fa konuşmalarında açığa vurmuştum: o hem Üç Diyarın içerisine hem de insanların yaşadığı bu boyutun içerisine yayılmıştır. Üç Diyarın içerisinde yaşayan hiçbir canlı ondan kaçamaz -onların hepsi onun kontrolü altındadır. İnsanoğlu tam olarak bu duygunun ortasında var olmaktadır. Ona ne kadar takılıp kalırsanız, gücü bir o kadar artar ve bu yüzden de üzerinizde bir o kadar etkiye sahip olur. Özellikle, insanlar çok sevdikleri kişileri kaybettiklerinde veya genç insanların kalpleri kırıldığında, [duygu üzerinde ne kadar yoğunlaşırlarsa] duygunun sahip olduğu güç de daha fazla büyür. Duygu, Üç Diyarın içerisinde var olmaktadır, o yüzden siz, bir uygulayıcı olan siz, kendinizi ondan kurtarmak zorundasınız. Bu duygudan sıyrılmak ve onun ötesine geçmek zorundasınız. Kişisel menfaat ve isim yapmaya gelince, bu gibi şeyler insanların çok önem verdiği şeylerdir. Fakat aslında onların kaynağı da duygulardır. İsim yapmak ile onun getirdiği mutluluğun ve güzel talihin keyfini çıkarmaz mısınız? O durumda gerçekten çok memnun olursunuz. Bir kişi ün ve kişisel menfaat peşinden tatmin olmak için koşmuyor mu? Eğer bir kişi tatmin olmuş ise, o durumda memnun değil midir? Hissettiğiniz bu memnuniyet de aynı zamanda duygu değil midir? İsim yapmak size mutluluk ve unvan sağlayabilir ve onlar da duygudur, değil mi? Eğer kişisel menfaat konusunda tatmin elde etmişseniz, tekrar memnun olmadınız mı? Bu, yine duygudur. Dolayısıyla, insanoğlu sadece bu duygu için yaşamaktadır. Sıradan insanlar arasında ister mutlu olun ister mutsuz, ister bir şeylere karşı olun ister olmayın, ister bir şeyler isteyin ister istemeyin veya belirli bir konum isteyin veya istemeyin, iyi ya da kötü olduğunu düşündüğünüz şeyler, yaptığınız şeyler veya yapmak istemediğiniz şeyler -hepsi duygudur. Daha önce insanoğlunun sadece duygular için yaşadığını söylemiştim. İnsan toplumunda duygunun var olmaması gibi bir şey olabilir mi? Eğer insan toplumunda duygu diye bir şey olmasaydı, insanlar yaşamayı ilginç bulmazlardı -gerçekten de olmazdı. İnsanlar sadece bu şekilde yaşamak zorundadır.

Bencilliğe gelince, sizlere daha önce bir prensipten bahsetmiştim ve hepiniz bunu büyük bir memnuniyetle alkışlamıştınız. Geleceğin evreninin yok olmayacağından bahsetmiştim, hepiniz bundan memnuniyet duymuştunuz. Peki, niçin bu şekilde olabileceğini biliyor musunuz? Bazı insanlar: "Eğer bir kişi kendi çıkarını düşünmüyorsa cennetler tarafından lanetlenir" diyorlar. Bazıları bunu bir slogan haline dönüştürmüş. Aslında, bu bencilliğin çok yüksek seviyelere dek ulaşmış olduğunu henüz bilmiyorsunuz. İşin aslı, geçmişteki uygulayıcıların "ben şunu şunu yapıyorum", "Ben şunu şunu yapmak istiyorum", "Ben şunu şunu elde etmek istiyorum", "Ben xiulian uyguluyorum", "Ben bir Buda haline gelmek istiyorum" veya "Ben şunu şunu edinmek istiyorum" demeleri -bu ifadelerin hiçbiri bencillikten başka bir şey değildi. Fakat benim sizlerden yapmanızı istediğim şey, gerçekten, saf bir şekilde ve bencillikten muaf bir biçimde, gerçek erdemli bir Fa ile ve erdemli bir Aydınlanma ile Tamamlanmaya ulaşmanızdır; sadece o zaman sonsuza dek yok olmayacaktır. İşte o nedenle "sizler yaptığınız her şeyde ilk önce diğer insanları göz önünde bulundurmalısınız" diyorum. Eğer birileri kendilerine para verirse bundan mutluluk duyan bazı insanlar var. Birisi onlara para verdiğinde, bu durumun diğer kişiye sorun yaratıp yaratmayacağını, ya da o kişinin maddi durumunun iyi olup olmadığını ya da bunun gibi şeyleri göz önünde bulundurmuyorlar. "Birileri bana bir şeyler verdiği müddetçe mutlu olur, diğer kişileri düşünmem. Başkaları bana karşı iyi olduğu müddetçe memnun olur diğerleri hakkında endişelenmem." gibi düşünüyorlar. Bazen, bazı insanlar aşırı derecede üzgün olduğunda ve sizi memnun etmek için size bir şeyler söylemekten başka bir seçenekleri olmadığında bile, onları anlamıyorsunuz. Her türden durum bulunuyor. Yani bir başka deyişle, şu andan itibaren uygulamanız içerisinde, yaptığınız her şeyde, diğer insanları düşünmek zorundasınız.

Soru: Zhuan Falun II'de okyanusta insanlar olduğundan bahsediliyor ve birkaç farklı türde insanların var olduğundan da bahsediliyor.

Shifu: Evet. Bazıları bizim bu boyutumuzda yaşıyorlar, bazıları ise burada yaşamıyor. Sadece okyanusta yaşayanlarla sınırlı değildir; bizim boyutumuz ile aynı seviyede var olan boyutların içerisinde de başka insanlar var olmaktadır -sizinle aynı olan ve sizinle aynı olmayan insanlar. Onları insan olarak isimlendirebilirsiniz -öyle isimlendirmeyebilirsiniz de. Onlar birtakım belirli duygulara sahip oldukları, fakat sıradan insanların sahip olduğu cinsel arzuya sahip olmadıkları için, vücutlarının alt yarısı birtakım maddi formlara sahiptir; sadece vücutlarının üst kısmı insan biçimine sahiptir. Dolayısıyla havada süzülebilir ve etrafta uçabilirler. Okyanustaki insanların büyük bölümü, farklı zaman dönemlerinde dünyadan ayıklanmış olan insan ırklarına aitlerdir. Ve sadece okyanusun dibine ait olan bazı insanlar da var: İnsanlara benzeyenler var, vücudunun üst kısmı insan gibi alt kısmı ise balık gibi olanlar var ve vücudunun üst kısmı balık alt tarafı ise insan gibi olanlar da var. Ayrıca, kıtaların altında da geçmiş dönemlere ait olan insanlar vardır -yani, geçmişte yok edilmiş olan insan ırklarına ait insanlar. Onlar tekrar yukarı çıkamazlar çünkü insan dünyasından ayıklanmışlardır -yani Dünya'dan. Dolayısıyla, çok fazla karmaya ve çok fazla günaha sahip olmayan kısımları Dünyada saklanmıştır. İşte böylelerdir ve dışarı çıkmazlar; sadece orada yaşamaktadırlar. Sayıları oldukça azdır. Sıklıkla, insanlardan biraz daha yeteneklidirler ve o kadar kaybolmamışlardır. Pekâlâ, bu gibi şeylere merak salmayın ya da bu gibi şeylerle ilgilenmeyin, çünkü onların sizin uygulamanız ile bir ilgileri yoktur.

Soru: Gelecekte, Dafa'nın Japonca versiyonu resmi olarak yayınlandıktan sonra, çeviri hatalarına sahip olan eski versiyonları nasıl elden çıkaracağız?

Shifu: Onların hatalara sahip oldukları söylenemez. Sadece çeviri yetersizdir ya da seçilmiş kelimeler hatalıdır. Bu durumu sadece bu şekilde tanımlayabiliriz. Peki, onların nasıl elden çıkarılması gerekiyor? Onları yok etmeyin, sadece oluruna bırakın. Hiçbir yabancı dil çevirisinin orijinal versiyonundan az çok hata olmadan tercüme edilmesi olanaklı değildir. Hatta aslında daha fazla sayıda çeviri versiyonunun olmasının daha iyi olduğunu tavsiye edeceğim. İnsanlar okudukları zaman farkına varacak ve: "Ah evet, işte bu anlama da sahip. Demek ki böyleymiş." diyeceklerdir. O nedenle, bana soracak olursanız, aslında birtakım faydaları vardır. Onları sadece oldukları gibi bırakın.

Soru: Ürkeklik, bir takıntı mıdır yoksa psikolojik bir faktör müdür?

Shifu: Ürkekliğe, "korkaklık" olarak isimlendirilen ve evrende var olan bir faktör sebep olmaktadır. Sizin korkmanıza sebebiyet verir. Ne kadar korkarsanız, üzerinizde bir o kadar etkiye sahip olur. Bunu iradenizle yenmelisiniz; bu bir irade meselesidir. Uygulamanız içerisinde [bu da] başarılması gereken bir şeydir.

Soru: Egzersizleri yaparken sıklıkla xiulian meseleleri ile Fa'yı yaymak ile ve Shifu'nun cümleleri ile bağlantılı şeyler düşünüyorum. Bu doğru mudur?

Shifu: Bu, belirli bir zaman sürecindeki durumdur. Gelecekte bu bir problem olmayacaktır.

Soru: Eğer birisi benim adıma bir can alırsa, o karma hala benim tarafımdan mı edinilmiş oluyor?

Shifu: Eğer bu tür bir iş yapıyorsanız. Bu meseleyi bu türden bir ortam içerisinde konuşmak istemiyorum. Bunu anlatan ve açıklayan iki makale yazdım, fakat bazı insanlar öyle görünüyor ki ne söylediğimi anlayamıyorlar. Şu şekilde ortaya koyayım: Tüm yaşam süreleriniz boyunca hangi sayıda canlıya zarar verdiğinizi biliyor musunuz? Herkes, çok sayıda canlıya zarar verdi. Daha düşük seviyeli bir Fa ile bu yaşam sürenizde xiulian'de başarılı olamaz ve her bir yaşam sürenizde zarar verdiğiniz o yaşamlara olan borcunuzu ödemek zorunda olurdunuz. Budizm'de xiulian uygulamasının bir yaşam süresi içerisinde tamamlanamayacağına inanılır. Dolayısıyla onlar da öldürülen yaşamların bedelinin ödenmesi gerektiğini biliyorlar. Fakat bugün biz sizlerin Tamamlanmaya ulaşmanızı sağlıyoruz, dolayısıyla geriye kalan çok fazla zaman yok. Peki, o zaman almış olduğunuz o yaşamlar konusunda ne yapılabilir? Onlara borçlu olduğunuz acı çekme kısmı dışında -karmayı ödediğiniz ve acı çekerek ödediğiniz kısım dışında- sizler için, onun çok büyük bir kısmını yok etmek zorundayım. Geriye kalan kısım sizin ödemeniz içindir ve bu durum sizin bu sıkıntının üstesinden gelmenizi sağlar. Aynı zamanda da, zarar vermiş olduğunuz yaşamların bir kısmı, Tamamlanmaya ulaşmanızın ardından, sizin cennetlerinizdeki yaşamlar haline gelecekler ve dolayısıyla da bu iyi bir şey haline dönüşmüş olacak. Eğer kendisine zarar verilmiş olan bir canlı bunu bilseydi ve "Vay canına, gelecekte bir Buda'nın cennetine gideceğim" fikrine sahip olsaydı, kendisini öldürmeniz için boynunu size doğru uzatırdı. Mutlulukla, neşeyle onu öldürmenizi sağlardı. Elbette o, herhangi bir Meyve Konumuna sahip olmayacak. Sadece o belirli cennete gidecek ve oradaki bir canlı haline gelecek, normal bir vatandaş olmak, bir çiçek olmak veya kuş gibi bir hayvan olmak için sizin Buda cennetinize gidecek. Her neyse, her bir canlı için farklı bir ayarlama vardır.

Fakat bu şekilde konuşmamın ardından, bazı insanlar bunu tam tersi şekilde anlayabiliyor ve: "A evet, o durumda bir yaşam öldürmek benim açımdan sorun değil" diye düşünüyorlar. Eğer Tamamlanmaya ulaşamazsanız, öldürmüş olduğunuz yaşamlara olan borcunuzun bedelini -ödemek zorunda olsanız da- asla ve de asla ödeyemeyeceksiniz. Biriktirmiş olduğunuz karma işte o denli fazladır. Yani bir başka deyişle, geri ödeme süreciniz korkunç derecede ıstıraplı ve neredeyse sonsuz olacaktır. O nedenle, bu durum gerçekten de dehşete düşürücüdür. Dün bir uygulayıcı: "Shifu cehennem hakkında konuşmuyor" demişti. Onun hakkında konuşamayacağımı söyleyeyim. Bizim bu ortamımız çok kutsaldır ve o konu hakkında konuşmak çok korkutucudur. Elbette, benim için korkutucu değildir, fakat bazı insanlar için gerçekten de çok korkutucudur. Dolayısıyla, her ne kadar şu anda sorunuzu direkt olarak cevaplamamış olsam da, bunu net bir şekilde açıklamış oldum.

Çin'de bir uygulayıcı vardı ve bu uygulayıcı, tıp biliminde doktora adayı idi. Tahlil deneyleri yapıyordu. Deneylerini tamamladıktan sonra mezuniyet sertifikasını alacaktı. Yani, tüm sınavlarından geçmişti, fakat hala birtakım deneyler yapması ve bin tane ya da beş yüz tane fareyi kesip incelemesi gerekiyordu -sadece bunun ardından doktora derecesini alabilecekti. Daha sonra, öğretmenine bunu yapamayacağını söyledi: "Ben şu anda Falun Dafa uyguluyorum ve canlı öldürmenin karma yarattığını biliyorum" dedi. Sonra da akademik danışman olan öğretmenine: "Ben canlıları öldüremem -bunun yerine o unvanı bırakmayı tercih ederim" dedi. Bir düşünün. Eğer bir kişi ölüm ve yaşam testini geçemezse, Tamamlanmaya ulaşamaz. Fakat hayatınızı bırakabilmiş olarak sayılmanız için, kesinlikle ve de kesinlikle o gibi bir durumdan geçmeniz gerektiği anlamına gelmiyor; bu sadece, onun formudur. Ben bunu o kadar da dikkate almıyorum. Benim baktığım şey, zihninizin bunu gerçek anlamda başarıp başaramadığıdır. Hepiniz bir düşünün: İnsanoğlu bu dünyada sadece isim ve şahsi menfaat için yaşamaktadır. Eğer o, doktora derecesini alsaydı, iyi bir işe ve önünde duran güzel bir geleceğe sahip olabilirdi. Ve doğal olarak, alacağı maaş yüksek olacaktı -buna hiç şüphe yok. Normal bir insanın maaşından ve ya da sıradan bir insanınkinden daha yüksek olacaktı. İnsanlar sadece bu gibi şeyler için yaşamıyorlar mı? O, bu gibi şeyleri bile ardından bırakabilmişti. Dolayısıyla, bir düşünün: Bundan bile vazgeçme cesaretini göstermişti. Genç bir insan olarak bu gibi şeylerden vazgeçmeyi başarabilmişti, dolayısıyla herhangi bir şeyi de bırakamaz mıydı? Hayatını bir kenara koyma cesaretini göstermemiş miydi? İnsanlar sadece bu gibi şeyler için yaşamıyorlar mı? Bunu yapabilen kişilerin uygulama seviyeleri yukarıdadır aslında. Bu gibi insanlara ve bu gibi durumlara gelince, bu gibi kişiler duygularını, şöhretlerini ve kişisel menfaatlerini terk edebildiklerine göre, en büyük korku olan yaşamın alınmasının kendisini neden bırakamasınlar ki? Demiştim. Bu, en nihai takıntının terk edilmesi olmaz mıydı? Sadece bir noktayı belirtmekteyim. Eğer o seviyeye ulaşamamış, yaşam ve ölüm testini aşmayı başaramamış, bütün bu şeyleri terk edememiş ve bu şekilde yapmış olsaydınız, farklı olurdu. Almış olduğunuz tüm yaşamların bedelini kendi başınıza, sonsuz bir süreç içerisinde ödemek zorunda kalırdınız; işte bu denli korkunçtur. Fa'nın prensiplerini ve belli başlı yasaları ayrıntılı olarak açıklamaktayım. Fakat nasıl davranmanız gerektiği konusuna gelince, buna hala kendi başınıza karar vermeniz gerekiyor. Dafa'nın prensipleri, bir canlıyı öldüremeyeceğinizi öğretiyor. Fakat daha yüksek bir seviyede, Dafa her şeyi kuşatmaktadır ve Fa, bir Buda'nın seviyesindeki prensipleri sergilemektedir. Zarar vermiş olduğunuz canlıların ilerde Tamamlanmaya ulaşacağını ve onların sizin gelecekteki cennetinizdeki bir canlı haline dönüşeceklerini söyledim, fakat eğer Tamamlanmaya ulaşamazsanız her şey boşa olacaktır! Tüm karmanızı siz kendi başınıza ödemek zorunda kalacaksınız. İlişki budur. Yüksek seviyelerdeki Fa'yı konuşup anlatmak istemiyorum, bunun tam olarak sebebi şudur ki, onu açıklamış olmama rağmen, çok sayıda insan konuşacağım prensipleri hala gerçek anlamda kavrayamayacaktır.

Elbette Fa, sıradan insanların arasındaki prensiplerden daha yüksek seviyelidir. Tüm kitapları didik didik arasaydınız bile onu bulamazdınız -antik kitapları, modern kitapları, Çin kitaplarını, yabancı kitapları- ve diğer kutsal yazıtlarda bile bulamazdınız. İşte bu yüzden herkes onu duymayı seviyor. Fakat onu bir bilgi olarak görmeyin -ben burada sizin bilgi peşinde olma takıntınızı tatmin etmek için bulunmuyorum. Ben Fa'yı, sizi kurtarmak için öğretiyorum.

Soru: Shifu sıklıkla "biz" kelimesini kullanıyor? Bunu nasıl anlamalıyız?

Shifu: Modern Çin'de kullanılan bir tabiri kullanıyorum. Hepinizin Dafa'nın bir üyesi olduğunuzu hissediyorum ve dolayısıyla da Dafa'nın bir parçası olduğunuzu hissediyorum, o nedenle "siz"den "biz" olarak bahsediyorum. Bunu duyduğunuz zaman, muhtemelen, kendinizi gerçek xiulian'in içerisine yerleştireceğinizi hissediyorum. Bunun ardındaki düşünce budur.

Soru: Bir insanın akıl hastalığına yakalandığı ne zaman düşünülebilir?

Shifu: Akıl hastalığı, tam olarak, kişinin kendi vücudunu kontrol edemediği ve çok güçsüz olduğu bir durumdur. Bu tür bir kişi zorluklarla karşılaşır karşılaşmaz, hiçbirinin üstesinden gelmek istemez. Ana ruhu, sanki uykuda gibidir; hiçbir şeye dikkatini veremez ve bir anda bu vücudu bırakmıştır. O noktada o kişi sıradan insanların akıl hastalığı olarak isimlendirdiği durumun içerisindedir. Peki, bunun sebebi nedir? O kişinin ana ruhu kendi vücudunu kontrol edemediği zaman -yani, mantıklı olmadığı zaman- karma tarafından üretilen çeşitli türlerde düşünceler ve doğumdan sonra biçimlendirmiş olduğu fikirler onu kontrol etmeye başlar -ağzını, gözlerini ve o kişiye ait olan her şeyi kontrol etmeye başlar. Bu yüzden de saçma sapan konuşur; hiçbir sorumluluk göstermeden, normal bir şekilde davranmadan, delice davranır ve insanlar da onun deli olduğunu söylerler. Daha önce akıl hastalığının bir hastalık olmadığını söylemiştim. Herhangi patolojik bir durumu yoktur; durum sadece kişinin ana ruhunun çok zayıf olmasıdır. Ayrıca kişinin ana ruhunun doğuştan zayıf olduğu ve vücudunun sürekli olarak başka varlıklar tarafından kontrol edildiği hastalıklar da vardır, kontrolü sürekli olarak başkalarının eline vermektedir. Diğer boyutlardan gelen mesajların güçlü engellemeleri ile beraber bu kişi her şeyi yapacaktır. Beyin işlemeye hazır bir makinedir ve onu herkes yönetebilir. Eğer onu siz yönetemez ve onu tersine çevirirseniz, yönetmek için başkaları gelir ve o durumda da insan standartlarını takip etmez. Dolayısıyla kişi güçlü bir iradeye sahip olmak zorundadır. İrade, sağlam olmak zorundadır.

Soru: Tamamlanma zamanı geldiğinde, ne Benti'yi ne de Ölümsüz Bebeği (yuanying) dönüştürmemiş insanlar olacak mı?

Shifu: Daha önce birçok Dafa uygulayıcımızın farklı seviyelerden gelmiş olduklarını, dolayısıyla farklı durumların olabileceğini söylemiştim. Ne olursa olsun, siz kendi durumunuzun ne olduğu konusunda endişeli olmayın. Şunu garanti ediyorum ki, xiulian uygulayıp kendinizi geliştirdiğiniz müddetçe, en tatmin olacağınız duruma ulaşmanızı sağlayacağım. Bu, herkes için geçerlidir. Sizlere verdiğim en iyi şeyler, bu kozmos için yarattığım en iyi şeyler değil midir? (Alkış)

Soru: Zhuan Falun'u okurken Budaların, Taoların ve Tanrıların bana bazı şeyleri net bir şekilde işaret ettiklerini çok nadiren hissediyorum. Fakat gündelik yaşam içerisindeki uygulamamda Fa prensiplerine aydınlanıyorum.

Shifu: Kendi başına aydınlanabiliyorsun, dolayısıyla sana bir şeyleri işaret etmek ille de şart değil. Bunu kendi başına yapabiliyor olmak, Tao'ya kendi başına aydınlanmak demektir ve bu mükemmel bir şey. Bazı insanlar bir şeylere gerçekten de aydınlanamıyorlar, fakat biz onların iyi olduklarını görüyoruz. Peki, o durumda ne yapılması gerekiyor? Onlara ipucu veririz.

Soru: Son zamanlarda sıklıkla çok kötü bir zihinsel duruma sahibim, düşüncelerim iyi değil ve düşünce biçimim karmakarışık. Gerçekten de o kadar düştüm mü?

Shifu: İşi gevşettiğiniz zaman karma deli gibi saldırıya geçer. Eğer bu tarafta güçlü olursanız, onu bastırabilirsiniz. Onu bastırdığınız ve kontrol ettiğinizde, eğer sizin gerçekten iyi olduğunuzu ve gerçek bir uygulayıcı olduğunuzu görürsem, sizinle ilgilenmek zorunda olur ve o şeyleri sizin için yok ederim. Bu şekilde işlemektedir. Eğer durumun üstesinden kendi başınıza gelmezseniz bir işe yaramayacaktır. "Ah evet, o zaman onu bastırabildiğim sürece Shifu onu benim için yok edecek. O zaman onu bastırmaya başlayacağım" şeklinde düşünebilirsiniz. Bu durum daha önce hastalığa sahip olan insanların düşündükleri ile ilgili söylediklerime benziyor: eğer sadece karmanızı yok etmem için uygulama yapıyorsanız bir işe yaramayacaktır! Temel nokta, hiçbir şeye takıntılı olmamanız gerektiğidir. Doğru düşüncelere sahip olmanız gerekiyor.

Soru: Parkta grup egzersizi yaparken Shifu'nun egzersizleri gösterdiği videoları gösterebilir miyiz?

Shifu: Eğer ortam buna müsaade ediyor ve hükümet buna müdahale etmiyorsa bir sorun yoktur. Videoyu oynatıp oynatmama, duruma ve bölgeye bağlıdır.

Soru: Bir yıldan fazla bir zamandır uygulama yapıyorum ve daha fazla uygulama yaptıkça bir o kadar kırılgan hale geliyormuşum gibi geliyor. En ufak bir takıntı bile kalbimi çok rahatsız edebiliyor.

Shifu: Giderek daha hassas bir hale geliyor olman ve uygulamanda iyi olmadığın korkusuna kapılmış olman da olasıdır. Bu takıntıyı geliştirme. İçtenlikle ve ağırbaşlı bir şekilde xiulian uygula. Öte yandan, kendini sıkı gereksinimlerde tutmak zorundasın. Her biriniz, xiulian uygulama yolunda hatalar yapacaksınız ve geçemeyeceğiniz sıkıntılar olacak. Eğer her bir zorluğun üstesinden kolayca gelseydiniz, o zaman ben, sizin Shifu'nuz olan ben, onu iyi bir şekilde ayarlamamış olurdum. Dolayısıyla, her bir test geçmesi zor olan bir şeydir. Onu geçeceksiniz, ya da geçemeyeceksiniz ve onu iyi bir şekilde ya da zayıf bir biçimde geçeceksiniz. Fakat onu zayıf bir şekilde geçtiğinizde, o konu hakkında ıstırap çeker, kendinizi iyi geliştirmediğinizi bilir ve büyük bir üzüntü yaşarsınız. Bir dahaki sefere kendinizi iyi geliştirmek için zihninizi toparlarsınız. Sonra bir dahaki sefere onu geçmeyi tekrar denersiniz. Tam olarak bunu geçebildiğiniz, geçemediğiniz, kendinizi irdelediğiniz ve bunu sürekli olarak yaptığınız bir durumun içerisinde xiulian uygulamaktasınız. Eğer her bir testi iyi geçebilseydiniz, xiulian uygulamaya ihtiyacınız olmazdı. Eğer hiçbir zorluk sizi durduramasaydı, Tamamlanmaya ulaşmak üzere olurdunuz. Fakat öte yandan: "Shifu bize sıkıntıyı iyi bir şekilde geçip geçemediğiniz önemli değil, xiulian uyguladığımız sürece sorun yok dedi" şeklinde düşünür ve buradan gevşemiş bir şekilde çıkarsanız ve sıkıntıları iyi bir şekilde aşamadığınızda bunu önemsemezseniz, o durumda xiulian uygulamıyorsunuz demektir. Bu konular işte bu şekilde işlemektedir. Eğer kendinizi sıkı gereksinimlerde tutmazsanız, bir işe yaramayacaktır.

Soru: Tamamlanma nedir? Sıradan bir insan gibi ölmek demek midir? Yoksa Shifu tarafından mı ayarlanıyor?

Shifu: Tamamlanmanın birçok farklı biçimi vardır. Sizin de biliyor olabileceğiniz gibi, Sakyamuni insan takıntılarının mümkün olabildiğince terk edilmesi için, Nirvana'yı öğretmişti. Ona ait olan uygulama yönteminde, insan bedenini bile istemiyorlardı. Dolayısıyla, onun uygulamasını yapan bir kişi insan bedenine takıntılı olmamalıydı ve sadece o şekilde uygulama yapmak zorundaydı. Tibet Lamaizm'i Işık-Dönüşümünü öğretir. Yani Tamamlanma anı geldiğinde, kişi orada oturup bekler ve eğer vücudunun tamamı başarılı bir şekilde geliştirilmiş ise, Tamamlanma anında, vücudu kırmızı bir ışık haline dönüşür ve ruhu başarılı bir şekilde geliştirilmiş olan Buda Bedeni ile birlikte kendisinden ayrılır. Başarı ile geliştirilmiş olan Buda Bedeni, [sıradan insan kısmındaki madde tarafından kirletilmediğinden], insanlar onu göremez; sadece ışık ve havaya doğru yükselen ışıktan bir gölge görürler. Kendisini pekiyi geliştirmemiş olan kişiler de vardır ve o kişiler, tüm vücudun Işık-Dönüşümünden geçemezler. Dolayısıyla, Işık-Dönüşümü zamanı geldiğinde, vücudu bir anda "Bam" diye küçülür; normal ebatlardaki bir kişi kısacık hale gelir. Aynen onun gibi görünmektedir, fakat bir karış boyundadır, orantılı bir vücudu vardır. Bunun sebebi, kendisini yeterince geliştirmemiş olması ve Işık Dönüşümünü tam olarak gerçekleştirememiş olmasıdır.

Başka senaryolar da vardır. Çin'deki Tao sisteminde, Tamamlanmaya ulaştıklarında "cesetten kurtuluş" formunu benimserler. Peki, "cesetten kurtulmak" ne demektir? Antik Çin'de çok sayıda insan "Yüce Tao" uygulamıştı. Yüce Tao xiulian uygulaması şunu gerektirirdi: bir kişi uygulamasında başarıya ulaştığında, vücudunu kendisi ile birlikte götürürdü -onların yolu vücudu bile isterdi. Fakat bu gibi bir kişinin fiziksel vücudu artık sıradan bir vücut değildir, çünkü tamamen yüksek enerji maddesine dönüşmüş ve o kişinin Tao vücudu haline gelmiştir. Onlara ait olan bu cesetten kurtulma yöntemi şöyledir. Kişi Tamamlanmaya ulaştığını ve tüm vücudunun tamamen geliştirilmiş olduğunu bilmektedir. Peki, o kişi bu fiziki dünyayı nasıl terk edebilir? Taoistlerin büyük kısmı Tamamlanmaya ulaştıktan sonra, dünyada gerçekleştirememiş oldukları bazı isteklerini çözüme kavuşturamamışlardır. Fakat Buda sistemi öyle değildir, çünkü olaylar kişinin Tamamlanmasının ortasında çözüme kavuşturulur.

"Cesetten kurtulma" yöntemi, kişinin ayrılmasının ardından, insanların o kişiyi aramasını durduracaktı. Sahte bir ölüm yaşayacaktı, fakat aslında o an, cennetlere gidebilme veya dünyaya girebilme yeteneğine sahip idi. Gitmek üzereyken ailesine: "Ben öleceğim. Uygulamamda başarıya ulaştım ve buradan ayrılmak üzereyim. Benim için bir mezar hazırlayın." der. Tam olarak önceden haber verdiği an içerisinde yatağa uzanır ve bir dakika sonra nefes almayı durdurur. Aile üyeleri onun öldüğünü görürler; böylece onu bir mezara koyar ve gömerler. Fakat aslında o kişi "gizleme" yeteneğini kullanmaktadır -olağanüstü bir yeteneği kullanmaktadır. Ailesinin o gün gördüğü şey, onun gerçek bedeni değildi. Peki neydi? İşaretlemiş olduğu bir obje, sihre maruz kalmıştı. Bir ayakkabı, süpürge, ahşap bir sopa veya bir kılıç kullanmış ve onu kendi görüntüsü haline getirmiştir. Bir objeyi işaretlemiş ve onu kendi görüntüsüne dönüştürmüştür. O obje, ne söylenmesi gerektiğini bilmektedir ve o kişinin ailesine: "Ben burada uzanacağım ve bir dakika içerisinde her şey bitecek. Beni sadece bir mezara koyun, hepsi bu" der. O nedenle, aslında orada yatmakta olan şey, bir tahta parçası, bir süpürge veya belki de bir ayakkabıdır. Gerçek kişi gitmiş uzaklaşmıştır, uzağa gitmiştir. O nedenle ailesi onu gömer. O obje gömüldükten sonra birkaç saat içerisinde yeniden kendi orijinal haline dönüşür; bir ayakkabı, bir bambu kamış veya bir tahta parçasına dönüşür. Buna "cesetten kurtulma" denir. Bazen bir kişi bir yerlerden gelir ve: "Ailenizden şu-şu kişiyi çok uzak bir yerde gördüm. Oraya iş için gittiğim zaman birbirimizle konuştuk bile" der. O kişinin ailesi ise: "Bu olamaz, o öldü." der. O zaman o kişi de: "Ben onu gördüm. O ölmemiş. Ben onu gerçekten gördüm. Hatta onunla konuştum ve yemek yedim" der. Ailesi ise: "Bu çok tuhaf bir şey. O gerçekten öldü." Ailesi onun bir Taoist olduğunu bilmektedir: "O zaman onu topraktan geri çıkaralım ve bir bakalım." Mezar açılıp bakıldığında orada bir ayakkabı olduğunu görürler.

Ayrıca Tao sisteminde "Gün Işığında Yükselmek" denen bir form da vardır. "Gün Işığında Yükselmek" ismindeki form, kişinin vücudu tamamen geliştirildiğinde ve kişi Tamamlanmaya ulaşmadan önce insan dünyasındaki isteklerini gerçekleştirmiş olduğunda kullanılır. Onun için ayrılma vaktidir çünkü geriye yapacak bir şey kalmamıştır. O noktada, "Cennetsel kapının açılması" denen bir olay gerçekleşir; yani bir başka deyişle, Üç Diyarın kapısı açılır. Ardından göksel bir Tanrı onu almak için gelir veya bir ejderha, bir turna veya birinin sürdüğü ya da uçan belirsiz bir şey gelir, ya da onu taşımak için cennetsel iki tekerlekli bir araba gelir. Antik dönemlerde bu gibi olaylar çok olmuştur. Bu türden bir "Gün Işığında Yükselme" durumu var olmaktadır. Bizim uygulama sistemimizde, Falun Cennetine gidenler için Günışığında Havaya Yükselme Yöntemini kullanırım. Bazı uygulama yöntemlerinde, vücudu istemeyen insanlar vardır. Eğer o kişiye bir vücut verilseydi, o kişinin cennetindeki her şey karışıklığa sürüklenirdi. Aynen Sakyamuni'nin Nirvana'sı gibi: Eğer ona bir vücut verseydiniz, o artık Nirvana olmazdı -bütün uygulama berbat olmuş olmaz mıydı? Onun cenneti "Temel Prensipler, Transta Meditasyon ve Bilgelik" elementlerinden meydana gelmiştir, dolayısıyla da vücut istemez. Birçoğunuz: "Vay canına, Günışığında Yükselmek inanılmaz bir şey. İnsanlar beni uçarken görecekler" gibi insani bir zihniyet ile düşünüyor olabilir. Tanrısal olayları insani bir zihniyet ile düşünüyorsunuz ve bu gerçekten de uygun olmayan bir şeydir. Başka bir şekilde ortaya koyacak olursak, Tamamlanma anı geldiğinde, onunla ilgili olarak doğallıkla bir form olacaktır. Fakat sizlere şunu söyleyebilirim ki, bu zaman diliminde çok sayıda insanın Tamamlanmaya ulaşması ile birlikte, inanmayan insanlara hakikaten derin bir ders bırakacağım. Dolayısıyla, benim uygulayıcılarım gelecekte Tamamlanmaya ulaştıklarında, muhtemelen göz kamaştırıcı bir sahne olacak -insanların asla unutamayacakları bir sahne. (Alkış)

Bu kadar söylemişken, sizin hala tüm takıntılarınızı terk etmeniz gerekiyor ve bunlar hakkında endişelenmemelisiniz. Sadece uygulamanızı yapıp kendinizi geliştirin. Eğer uygulamanız başarısız olursa, her şey boşunadır.

Soru: Zhuan Falun'da farklı kelimelerin ardında farklı Budalar, Taolar ve Tanrılar mı bulunuyor?

Shifu: Evet, tabii ki. Hepinize kitabı okumanızı işte bu yüzden söylüyorum. Bazı kişiler "Ah evet" diye reaksiyon vererek bir şeyler anlarlar ve o anda vücutlarında ani bir ürperti olur ve sıcak bir akım hissederler. Bu her ne kadar zayıf bir his olsa da, o an içerisinde, vücuttaki değişim aslında inanılmaz derecede esaslıdır ve diğer tarafta, her yer çalkalanmaktadır. Bunun sebebi, bir diğer seviyeye yükselmiş olmanızdır ve vücut, farklı seviyelerde farklı değişim biçimleri yaşamaktadır. Bildiğiniz gibi, Çin tapınaklarında bazı Buda heykellerinin kafasının üzerinde bir başka 4 kafa daha vardır veya o 4 kafanın üzerinde bir başka 3 kafa daha vardır ve o üç kafanın üzerinden bir kafa daha yükselmektedir. Aslında bu durum, Buda'nın Fa görüntüsünün farklı seviyelerdeki görünüm biçimidir. Yani şu anlama geliyor: farklı seviyelerde, vücutsal durumdaki değişimler oldukça esaslıdır. Sadece görkemli değil aynı zamanda kutsal, haşmetli ve inanılmaz derecede muhteşemdir. Dolayısıyla, onu görmenize niçin izin verilmediğinin ardında bir neden bulunmaktadır. Sizler sıradan insan düşünme biçimine sahip olduğunuz için, bunu insan düşüncesi ile anlar ve bunun neticesi olarak ta, anlamsızca hareket edebilirsiniz. Böyle bir şeyin gerçekleşmesine izin veremeyiz.

Soru: El sıkışmak ve vücutsal temas, karmanın geçmesine sebep oluyor mu?

Shifu: Eğer siz gerçek bir uygulayıcı iseniz, bu durum size zarar vermez -ne kadar hassas olursanız olun. Sizin geliştirmiş olduğunuz vücut gong'a sahiptir: gong'dan daha düşük olan bir şeyden nasıl olur da korkar ki? İkisi arasında âlem ve seviye anlamında büyük bir boşluk vardır, dolayısıyla bundan korkmamanız gerekir. İnsanlar arasındaki el sıkışma, yani, sıradan insanlar arasındaki kontak ve el sıkışması, gerçekten de karmayı diğer kişiye geçirebilir. En azından, bir kirlilik oluşturmaktadır. Buna hiç şüphe yok. Günümüzde herkes birbirinin elini sıkıyor. El sıkışması, Batı'dan, Beyazların toplumundan gelmiştir. Geçmişte Asyalı insanlar el sıkışmazlardı. Birbirleriyle karşılaştıkları zaman yumruklarını, diğer elleri ile [bir çanak gibi] kavrarlardı. Bu oldukça güzeldi. Fakat kadınlar yumruklarını çanak gibi kavramazlardı çünkü kötü görünürdü. Onlar ellerini karınlarının sağ tarafında kavrarlardı; insanlarla karşılaştıkları zaman yumruklarını vücudun yan tarafında kavrar ve bacaklarını hafifçe kırarlardı. Öyle görünüyor ki, el sıkışma olayı sadece Rönesans'ın gerçekleşmesinin ardından ortaya çıktı, daha önceleri onlar da el sıkışmıyorlardı. Farklı bir selamlaşma etiğine sahiplerdi -bazılarının bir türlü, diğerleri ise başka türlü selamlaşma yöntemleri vardı. Her neyse, farklı türlerde olanları vardı, her türden olanları vardı. El sıkışması daha sonraları ortaya çıktı. Biz Heshi'ye sahip değil miyiz? O, Buda sisteminin geleneğidir.

Soru: Bir yıldan fazla bir zamandan bu yana xiulian uyguladıktan sonra insanlar benim için nadiren sorunlar yaratmaya başladı. Eğer bu şekilde devam ederse sahip olduğum çok sayıda takıntımı nasıl terk edebileceğim?

Shifu: Öyle değildir. Herkesin durumu farklıdır. Belki o şekildedir, belki başka şekildedir, belki de. Her tür faktör var olmaktadır. O yüzden burada bu gibi şeylere takıntı yapmayacağınızdan emin olun. Zorluk gerçek anlamda geldiği gün, onu geçmenin zor olduğunu göreceksiniz, fakat zorluk olmadığında da onu istiyorsunuz. Her şeyin bir sebebi vardır. Aslında, bazı insanların gerçekten de pek fazla bir zorluğu yok. Bu da doğrudur.

Soru: Egzersiz alanımızda çok sayıda insan var, onların büyük çoğunluğu kötü bir cilt rengine sahip. Bunun sebebi bizim azimli bir şekilde uygulama yapmıyor olmamız mı?

Shifu: Gerçekten doğru olmayan çok az sayıda egzersiz alanı bulunuyor, bu alanlarda uygulayıcılar arasında dedikodu dolaşıyor ve olaylara gelişigüzel bir şekilde "aydınlanıyorlar". Bazı insanlar olaylara benim öğretmiş olduğum Fa ile gerçekten hiçbir ilgisi olmayan bir şekilde "aydınlanıyor" ve hatta uygulayıcıların çeşitli şekillerde düşünmelerine sebebiyet veriyorlar ve onların zihinlerinin karmakarışık olmasına neden oluyorlar. Hatta Fa'yı yorumluyorlar bile; Fa'nın nasıl bir şey olduğunu, belirli bir bölümün nasıl olduğunu söylüyorlar. İnsanoğlu Fa'yı yorumlamaya layık mıdır? En azından, sizler hala insan zihinleri taşımaktasınız, dolayısıyla böyle bir şey yapmanız doğru değildir. Sadece kendinizi geliştirmeniz gerekiyor, Dafa'ya uygun bir şekilde okuyun, çalışın ve egzersizlerinizi gruplar halinde yapın. Zamanınızı Fa'yı okumaya ve çalışmaya daha fazla ayırın; kendi deneyimleriniz ve görüşleriniz hakkında konuşmaya ise daha az vakit ayırın. Veya egzersizleri yapmayı bitirdikten sonra, olayları birlikte ele alıp tartışabilirsiniz -bunda da bir sorun yoktur. Eğer uygulama ve Fa'yı okuma için olan zamanınızı deneyimlerinizi konuşmak için kullanıyorsanız, sanırım bu iyi değildir. Bazı insanların konuştuğu şeyler çeşitli bencil düşünceler ve duygular taşıyor ve hatta Fa ile bir ilgisi bile bulunmuyor. O gibi bir durumda, uygulayıcıları sapmaya yönlendirebilir ve hatta konu dışı düşünceler geliştirmelerine sebebiyet verebilirler. İnsanların hepsi, sıradan insan zihin yapısına sahiptir. Bizim uygulayıcılarımızın, ister eski olsunlar ister yeni -kelimelerin yüzey anlamlarından fazlasını konuşmalarına ya da bilmelerine izin vermek, olanak dâhilinde değildir. Netice itibarı ile konuştuğunuz şeyler kelimelerin yüzeydeki kelime anlamlarıdır ve yüzeydeki prensiplerdir, çünkü "Cennetin Fa'sı" sıradan insanlar arasında konuşulup tartışılamaz. Bazı insanlara neler olmuş olduğunu bilmiyorum. O saçma sapan fikirlere nasıl "aydınlanmış" olduklarını da bilmiyorum. Buna dikkat etmek zorundasınız.

Soru: Jieyin'in "yin"inin çevirisi nedir? Kişinin niçin "Jieyin" yapması gerekiyor?

Shifu: Budalar onu "yin" olarak isimlendirmezler. O, Buda Fa'nın yüceliğinin bir tezahürüdür. O, antik Hindistan'dan olan bir terimdir; direkt olarak tercüme edilmiş ve yin olarak isimlendirilmiştir. "Jieyin", "büyük shouyin" ve "küçük shouyin" [hepsi], Fa'nın görkeminin tezahür ve lisanının diğer ifadeleridir.

Soru: Neredeyse bir yıldır xiulian uyguluyorum. Fakat şu ana kadar hiç Falun görmedim?

Shifu: Şöyle söyleyeyim. Eğer kendinizde hiçbir değişiklik olmadığını, Fa'nın sizin üzerinde yarattığı hiçbir değişiklik deneyimlemediğinizi veya sıradan insanların nasıl olduğunu aşan hiçbir şey bilmediğinizi yâda bu konuda hiçbir şeye aydınlanmadığınızı söylüyorsanız, sizin bir uygulayıcı olmadığınızdan başka bir şeye inanmam. Eğer bir şeyleri görmeniz gerekiyorsa, onun kendisini göstermesine ihtiyaç duyuyorsanız veya bir kişi sıradan insanlara baktığı zamanki gibi net görünmesi ihtiyacı hissediyorsanız, o durumda bunun bir işe yarayacağını düşünmüyorum. Bundaki sebep şudur: her bir kişiyi ele almak için, o kişinin kendi durumuna, insanlar arasındaki zihinsel durumuna ve gelecekte Tamamlanmaya ulaşmasının ardından nelere sahip olacağına göre farklı yollar var olmaktadır. Bu görevin gerçekleştirilmesinde, her bir durum içerisindeki olayları kesinlikle birbirleriyle aynı şekilde yapmayacağım. Falun görme peşinde olabilirsiniz, fakat eğer takıntı terk edilmemiş ise onu göremezsiniz.

Soru: Yüksek seviyelerde bulunan Budalar insanları bir hiç olarak gördüklerine göre, lütfen söyler misiniz Shifu bizi kurtarmaya niçin geldi?

Shifu: Kozmosun Fa'sı, farklı seviyelerde, kozmosun tüm farklı seviyelerindeki canlılar için yaşam ortamları yaratmıştır. O yüzden bu yaşam ortamlarında canlılar var olmak zorundadır. Sıradan insanlar, bu Fa tarafından yaratılmış olan tüm kozmosun farklı seviyelerinin en altında bulunuyorlar. Dolayısıyla, benim bakış açımdan bakıldığında, tüm Fa'yı ve tüm kozmosu göz önünde bulundurmam gerekiyor. Bunu net bir şekilde açıklamış oldum mu? (Alkış) O yüzden benim bakış açımdan bakıldığında ben yaşamları -hem pozitif hem de negatif yaşamları- sizden daha farklı şekilde görüyorum. Bu, sizin anlayabileceğiniz bir şey değildir.

Soru: Fa'yı çalışmaya devam ettikçe, hakkında düşündüğüm şeyler giderek azalıyor ve bu bazen öyle bir noktaya dek ulaşıyor ki, hiçbir şey hakkında düşünmek istemiyorum. Bunun sebebi, benim ana ruhumun zayıf olması mı? Uygulamam saptı mı?

Shifu: Hayır, öyle değildir. Ve hatta sana bunun güzel bir şey olduğunu bile söyleyebilirim. Peki, niçin bunun iyi bir şey olduğunu söylüyorum? Anlatayım. Bir insanın beyni sıradan insanlar arasındayken hakikaten çok kurnaz çalışır. Kişinin düşünme biçimi, kaybetmemek için, [bu anlamda], aşırı derecede hızlıdır ve zekâsı keskindir. Söylediğim şey şudur: beyninizi bu şekilde kullanmanız iyi değildir çünkü karma yaratırsınız. Beyniniz bu şekilde çok geliştiğinde, uygulamanıza engelleme yaratır. Peki, ne yapılması gerekiyor? Biz öncelikle, zihninizin o bölümünün bastırılması yaklaşımını kullanıyoruz. Yani bir başka deyişle, öncelikle o kısmı kilitliyoruz, düzeltiyoruz; o kısmın bir uygulayıcı gibi düşünebilen kısım ile yer değiştirmesini sağlıyor ve düşünme biçiminizin o kısmının gelişmesini sağlıyoruz. Ardından kurnaz olan kısım düzenleniyor ve dizginlemeyi yavaş yavaş gevşetiyoruz. O noktada kendinizi uygun şekilde kontrol edebileceksiniz. O kötü düşüncelerinizin farkına bile varamadığınızda, [bunun sebebi beyninizin o kısmının çok iyi gelişmiş olmasıdır], bir şeyler hakkında düşündüğünüz an, beyninizin o kısmının içine saklanırsınız. Beyninizin o kısmı uygulamanızı şiddetli bir şekilde engeller. Dolayısıyla, çok sayıda insan şu anda anlatmış olduğum şeyi yaşayacaktır. Bu geçici bir durumdur. Kişisel menfaatlerinizi korumak için sıklıkla kullanmayı sevdiğiniz düşünceler, başkalarını üzebilen düşünceler ve çok gelişmiş olan beyin hücrelerinizin hepsi mühürlenir ve ayarlanır. Dolayısıyla, bu durum gerçekleşecektir, fakat geçicidir. Mühürlenmelerinin ardından sizler için göz kulak olunmaları gerekir; böylelikle çok fazla gelişmeyecek ve sadece normal kullanım için yeterli kalacaklardır. Doğru düşüncelerinize sahip oluruz ve hücreler gelişir. İşte böyle yürür. Aksi takdirde… Bunu daha uygun bir şekilde açıklamak için günlük konuşma dili ile bir örnek vereyim: Sizler Budalığı geliştirmekte olan erdemli ve muhteşem bir kişisiniz, o nedenle zihniniz kurnaz, tilki gibi, kaypak ve sinsi olamaz!

Soru: Başkalarının deneyimlerini dinlemek bana ilham veriyor ve bir şeylere aydınlanmamı sağlıyor, fakat kendi başıma aydınlandığım şeyler kadar sağlam gelmiyorlar.

Shifu: Bu doğru. Elbette öyledir. Kendi başınıza aydınlandığınız şeyler [ki onlar esasen kendi uygulamanız yoluyladır] en sağlam olan şeydir. Öte yandan, diğer kişilerin söylediği şeylerden hakikaten dersler çıkarabilirsiniz. Bu da sizin gelişiminizi sağlayabilir, dolayısıyla faydalıdır. Fa konferansları sıklıkla düzenlenmeyecek. Bizim konferanslarımız faydalıdır. Fakat deneyimlerinizi çok sık paylaşmayın. Enerjinizi Fa'yı çalışmaya ve kitabı okumaya odaklamalısınız.

Sorulmuş olan bazı sorular çıkarıldı, çünkü nispeten düşük seviyeli ve tekrarlayıcı nitelikteydiler veya kitabı okuyarak çözümlenebilirlerdi. Zaman sınırlamasından dolayı soruları cevaplamayı burada bitiriyoruz. (Alkış)